Bu gün size tanıştıracağım kitabın adı Mıchıavellı Hükümdar. Dünya klasikleri içine girmiş bu kitap 1498 yılında Floransa’da dünyaya gelen Niccolo Machıavvelli tarafından kaleme alınmış. Kendi döneminde yaşamış hükümdar ve kralların hayatını incelemiş, onların aşkları, savaşları, dost ve düşmanlarına karşı doğru ve yanlışları v.b kaleme almış.

Yabancı yazarları pek okumam ama bu batılıların dünyaya bakış açılarını  ve geçmiş hükümdarlıkları tanıttığı için dikkatimi çekti ve  iki defa okudum.

Bana göre bugünün hükümdarları(muhtardan tutunda, tüm hüküm veren idareciler de okumalı ve kendince dersler çıkartmalı) da okumalı.

Yazara 1550 yılında Floransa Tarihini yazma görevi verilmiş, derlemeleri ve araştırmaları da bu süreçte kitaplaştırmış.

Kitap 150 sayfa bu makelemde bir bölümüne yer vermek istiyorum ancak kitaptaki paralı askerlik bölümünü de bir gün paylaşmak isterim…

İNSANLARIN, ÖZELLİKLE DE HÜKÜMDARLARIN

METHEDİLMELERİNE VE YERİLMELERİNE DAİR

Sizinle paylaşacağım kısımda insanların, özellikle de hükümdarların methedilmelerine ve yerilmelerine dair bölümde altını çizdiğim cümle aynen şöyle: “ Pek çok insan, gerçekte asla var olmamış cumhuriyetler ve hükümdarları hayal etmişlerdir. Kişinin nasıl yaşaması gerektiği ile yaşaması arasında uçurum o kadar büyüktür ki, yapılması gereken şey için yapılmakta olanı yadsıyan kişi kendini korumaktan  ziyade yok etmeye çalışmaktadır. Keza her yerde erdemli yaşamayı arzulayan kişi, erdemli olmayan pek çok insan arasında üzüntüye gark olur. Bununla beraber, hükümdar, hükümdar yönetimini devam ettirmeyi isterse nasıl erdemli olunacağı öğrenmek zorundadır.

Hükümdar hakkında hayali şeyler bir tarafa bırakarak sadece gerçekleri dikkate alırsak, bütün insan söz konusu edildiğinde(konumlarından dolayı özellikle de hükümdarlar) ya övgü ya da lanet kazandıran değişik nitelikleri ortaya konur. Örneğin kendine göre kişi bir hükümdarı cömert ya da cimri olarak değerlendirir…

Kişiye göre imanlı veya imansız, birine göre gözükara diğerine göre cesaretlidir. Kimine göre nazik, kimine göre kibirli ve gururludur, kimine göre düzenbaz, diğerine göre samimi…

Hükümdarların saydığım niteliklerinden sadece olumlularına sahip olması  elbette çok güzel olurdu; fakat insan doğası bu niteliklerin hepsine birden sahip olmamıza izin vermiyor.

O halde hükümdar o öylesine sağduyulu olmalıdır ki, ülkesini kaybetmesine yol açabilecek kütü ünden veya ahlak bozukluklarından nasıl sakınacağını bilmeli. (S. 83-84)

VATAN BİRİNCİ PLANDA TUTULMALI

Şimdi gelelim günümüze, inanın dostlar insan dün ne ise bugün de aynıdır. Gerek milletler tarihini ve gerekse bizim tarihimizi inceleyenler geçmişde yaşamış yöneticilerin çok farklı üstünlükleri veya zaafları olduğunu görür.

Başarılı muhtar vardır, ilgisizi vardır. Aynı şekilde belediye başkanlarından başlayan aşağıdan yukarıya bütün hükümdarlar(yöneticiler) başarıları ve başarısızlıkları söz konusudur. Olabilir de, her alanda bir yönetici başarılı olamaz,  çünkü çalıştığı iş arkadaşları, kurumsallaşma, dış ve iç etkenler o yöneticinin başarısını olumlu ve olumsuz etkilemektedir.

Bizim yöneticilerde aramamız gereken birici unsur, vatanını ne kadar seviyor, bunun için ne yapıyor? Bunu sorgulamamız gerekiyor.

Bakalım şöyle geriye, hatırladığımız belediye başkanlarını ya da valileri için halk ne diyor. Unutulmayanlar var değil mi? Neden, çünkü kendine emanet edilene sahip çıktı. Öz kaynakları çar-çur etmedi. Yani yönetiminden memnun olduk.

Şunu söylemek istiyorum, bir yöneticiyi eleştirirken insaflı olmak gerek. En küçük bir hatası üzerinde durup, büyük hizmetlerini göz ardı etmemek gerekiyor…

Onda arayacağımız birinci unsur ise vatan sevgisi olmasıdır.(Devam edeceğim)Peki kalın sağlıcakla.