“Batı zannetmiştir ki, akıl her şeyden üstündür. Oysa, bu düşünce eksiktir. Neden? Çünkü akıl bir uzuvdur. Nasıl insanın bacağı yürümeye yararsa, akıl, beyin de biyolojik bilgisayar gibi bir şeyleri hesap etmeye yarar.
Mesela, Kastamonu’ya gitmeye karar verseniz, oraya giderken en kestirme kaç kilometre, ne kadar engebelidir, haritalara bakarak öğrenebilir, bunu bilgisayarda yapar gibi saptayabilirsiniz. Bu işin bilgisayarıdır. Ama bilgisayar Kastamonu’ya gitmek için bir karar verdirmez. Nereye gitmek istediğini sana söyleyen içindeki sestir. Yani, gönüldür. İşin manevi tarafı bir takım önemli kararları aldırır. Onsan sonra işin ayrıntısıhı, nasılını akıl bulur.
Azıcık açalım.
“Gönül. çok eski Türkçe bir kelimedir. 5-10 bin seneliktir. Vicdan, maneviyat, kalbin tamamını içerir. Çok köklü bir kelimedir ve Batı dillerinde karşılığı yoktur.
Gönül terbiyesi görmemiş insanlar, evrenkentlerde (üniversitelerde) insanlığın hayrına bir takım araştırmalarla uğraşacaklarana hep milletlerin aleyhine, birbirlerinin kuyusunu kazma, fitne, fesat, dedikodu gibi işlerle uğraşırlar. Çünkü gönül yok ki, o akla faydalı bir şey yapmasını emretsin.
MEDENİYET MANİVİYATLA ZENGİNLEŞMİŞTİR
Bu tespitler Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’na ait, kitabını okurken paylaşmak istedim. Sonra devam ediyor: Batılaradna Pax Ottomana dediği barış dönemine yaşatan Osmanlılardır. Batı tarihçilerinin yazdıklarını iki tane barış dönemi vardır. Birisi Octavius(Ağustos döneminde, Roma İmparatorluğunun büyük barışı ki(Pat Romana) 100-150 sene sürdü. Diğeri, Osmanlı’nın ki 600 yıl sürmüştür. Bundan daha uzun bir barış dönemi yoktur. Osmanlı çekildi, her tarafta kan gövdeyi götürüyor. Osmanlı döneminde herkes birlikte, barış içinde yaşamıştır…”(Kay. Ozetkitap)
Neden derseniz cevabı hem çok hemde azdır. Ben az olanı veriyem, ‘adalet’ tecelli etmiştir Osmanlı’da.
Bu adalet konusunu açmak gerek ancak yine bu sayfalara sığmayak kadar büyük bir kelimedir adalet.
Öncelikle Hak’kın esmasıdır, Cenab-ı Allah’a yakarırken: “ Ya Adil” diye yakarırız.
Mutlak Âdil. Tam ve sonsuz adalet Sahibi.
Her şeyi yerli yerinde yapan. Allah'ın (azze ve celle) herkese hakkını veren, koyduğu âdil hükümleriyle zulme razı olmayan, zulmü ve zalimi sevmeyen anlamına gelen sıfatının İsmidir. Allah (azze ve celle) dil'di, zalimleri sevmez. Zalimlerle düşüp kalkanları ve hatta sadece uzaktan onlara imrenenleri ve sevenleri de sevmez. Adalet, zulmün zıddıdır. Zulüm kelimesinde; incitme, can yakma manası vardır. Zulmetmeyerek herkese hakkını vermek ve her şey'i akıl ve mantığa, hikmet ve maslahata uygun olarak yapmak da adalet demektir.
Allah (azze ve celle) mutlak Adildir ve insanlara adalet duygusunu veren de Yüce Allah'tır.
"... Allah hüküm verenlerin en iyisidir." (Yusuf Suresi 80. Âyet Meali)
KALP PADİŞAH OLMALI Kİ HÜKÜM TAM ÇIKSIN
İnsanda kalp padişah hükmünde olmalı ki kararlar adil olsun. Akıl tek başına adaleti sağlayamaz. Çünkü vicdan devreye girmedikçe hüküm topaldır.
Mevlana bunun için derki, kalp padişah olduğunda akıl vezir, bu durumda nefis asker olur insana.
Bunları şunun için anlatıyorum, yer yüzünde huzur ve barış istiyorsak, kimsenin olmadığı yerde bile beni Rabbim(cc) görür diyen nesillere ihtiyaç vardır.
Batı toplumu akıl ile teknolojiyi yakalamış, bilmin ışığında sosyal sorumluluklarını yerine getirerek belli bir mesafe almıştır, kabul ediyorum. Ancak maneviyatı(kalbi) yok saydıkları için, nüfus artışı başta olmak üzeri ciddi sorunlar ile karşılaşmışlardır. Çözümü İslam’da aramak yerine, İslam ile mücadele etme yoluna girmiş, İslam korkusu üzerinde bir süre daha yoluna devam edeceğini zannediyor. Bir süre giderlerdi ancak, bir yerde topallayıp çökeceklerdir.
Bizimi ise aslımıza, öz kültürümüze dönmekten başka çare yoktur.
Peki kalın sağlıcakla.