Bazı kendini çok bilmiş ve ileri görüşlü olduğunu sananlar, ileri çok fazla baktıklarından, burnunun ucunu, hatta bastığı yeri bile göremez hale gelmişler. Sürekli bazı ergümanlara takılıp, etrafında dönüp duruyorlar. Ülkenin içinde olup bitenden ve olacaklardan o kadar uzaklar ki; Hak yetire. Bir gün Allah için çıkıp ta ülkenin faydasına katkı sunacak bir söz ve mesajlarını duyamassın. Sürekli karalama ve gerçeklerden saptırma planları, ülke battı, batıyor teraneleri almış başını gidiyor. Hele bir de siyasetçi olarak ülkenin menfaatine çalışmaz isen; senin vatan severliğin ve ülke severliğin kaç para eder. Öyle eylem ve söylemleri dillerine dolamışlar ki; Avrupannın salyalı ağzının aynısı ile sanki birlik olmuşlar, söylemleri hemen, hemen aynı. Adamlar bu ülkenin vatandaşımı yoksa, Avrupanın mı seç seçe bilirsen. Zaten ülkenin altını oymaya çalışan bir sürü hain var. Sende onların ekmeğine yağ sürersen, peki, o zaman farkın ne olacak ? Bu ülke, bütün etnik yapıları ile bizimdir. Hiç bir ayırım yapmadan bir bütün olarak düşünmek lazım. Kimsenin kimseden üstünlüğü de yoktur. Parçalayıcı ve bölücü söylemlerden kesinlikle kaçınmak lazım. Dıştan ve içten ülke böyle kuşatılmışken, bir de bizim sıkıntı olmamamız elzem hale gelmiştir. Pusuda bekleyen bir sürü çakal olduğunu unutmayalım. Bu ülkenin havasını, soluyan, ekmeğini yiyen kim olursa olsun yamuk yaparsa er geç gözüne, dizine duracaktır. Siyaset öyle bir hale gelmiş ki, adama şeytan gelip yandaş olsa nerdeyse ona rahmet okuyacak. Karşıda ki ne kadar dürüst olsa ona da lanet edecek hale gelmiş. Nasıl bulacaksın orta yolu. İslam da da esas olan orta yoldur. Aşırı gidenler mutlaka yanlış yapar, hataya sapar. Bu ülkeyi seven her kez, karalama yerine, bir işin ucundan tutması lazım. Samimi olması lazım. Bize bizden başka dost olmadığını aklının cebine koymasını bilmelidir. Burası İslam’ın kelesidir. Burası zarar görürse, diğerleri zaten garip kalır, sahipsiz kalır, şamar oğlanına döner. Bazılarını görüyorum, güya bu ülkede siyaset yapıyor. sürekli, dikkatleri dışarı yönlendirerek içteki tehlikeleri ört bas etmeye çalışıyorlar. Bunu bilerek veya görmekten aciz olduklarından yapıyorlar. Onlara diyorum; siyasi hastalık yüzünden bu vatana zarar vermeye çalışmayın. Güçlü olursak içerde de güçlü oluruz, dışarda da elimiz, kolumuz uzun olur. Bize niye bu kadar dıştan ve içten saldırıyorlar. Türkiye kendine gelmeye başladı. Onlara boyun eğmemeye başladı. Onlar geçmişte yediği Osmanlı tokatını iyi bilirler. Gene güçlenir de bizi dinlemez hale gelirler diye ötleri kopuyor. Bize saldırmalarının esas sebebi bu. Onlar güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Oyun büyük ve tehlikeli uyanık olma ve birlik olma lazımdır. Yoksa bunun kazananı biz olmayız. Kesinlikle; Hıristiyanlar ve Yahudiler; kendilerinden olmadıkça bize dost olmazlar. Bizim ezeli ve ebedi ; diğerlerinden çok daha tehlikeli iki düşmanımız var. İngilizler ( Amerikalıların aslı da İngiliz dir) , ikincisi de , Yahudilerdir. Hamasetli sözlerle bunlarla baş edilmez. Birlikte ve güçlü olmakla ( Ekonomi de, Sanayi de, Eğitimde vs.) yoksa toplantı ile, yürüyüş yapmakla , nutuk atmakla peynir gemisi yürümüyor. Geçmişte de Osmanlıyı yıkıma götüren; O zamanda içimşizde ki hainlarle iş birliği yapan İngilizlerdir. Arapları parçalayıp yıllarca bize düşman yapan yine İngilizlerdir. Afrika yı sömürüp perişan eden yine İngilizlerdir. Yahudiler onların elinde bir oyuncaktır. Onların veled-i zinalarıdır. Akif’in Bir uyarısı ile bitirelim. “ Ey koca şark ! ebedi meskenet. Sende kımıldanmaya bir niyet et. Yoksa korkuyorum, garbın elinden kalmayacak çekmediğin mel a net.” Şimdi içimizde de garp ile birlikte el sıkışanlar olduğuna göre işimiz daha da vahim hale gelmiştir. Kesinlikle meskenet kabul etmez. Ayık olalım ve birlikte olalım yoksa toptan kaybedebiliriz. Hafiz olan Rabbim bizleri her türlü fitne ve fesat oyunlarından muhafaza eyleye. Bu ümmete birlik beraberlik ihsan eylesin inşallah. Kainat’ın sahip ve yaratıcısına emanet olun. Ahmet OĞUZ