Değerli dostlar;

Kurban Bayramı vesilesiyle bir haftalıkzorunlu aranın ardından bizileri yeniden buluşturan Rabbime sonsuz şükürler olsun

Bu haftaki sohbetimizin konuğu MevlanaCelaleddini Rumi.

Biz Müslüman ve evli erkeklerindünyadaki en büyük imtihanı kadınlardır. Hem nikahlı eşlerimiz hem degözlerimizi sakınmamız emredilen diğer kadınlar.

Bugün Mesneviden Ebul Hasan El HarakaniHazretlerin bahsedildiği bölümden bazı alıntılar yapacağız.

Şöyle ki:

Dervişin biri çok uzak diyarlardanismini duyduğu El Harakani Hazretlerini görmek amacıyla yola çıkar. Aylar sürenzahmetli yolculuğun ardından şeyhin evini bulur.

Edebiyle kapıyı çalar.

Kapıyı açan kadın,

-Buyur bakalım efendi ne istersin ?

-Şeyhimi ziyarete geldim.

Kadın kahkahayı patlatır ve,

-Şu sakalına bak, nice yollar tepip buhazır lokmacıyı mı görmeye geldin, senin yurdunda hiç mi işin gücün yoktu,birahmağı görme hevesinden mi, yoksa yurdundan yuvandan mı usandın.

Kadın daha bir çok kötü söz söyledialaycı kahkahlar attı.

-Yol yakınken dön yurduna bu hazır lokmacıdansana bir hayır gelmez.

Derviş kadının bu hakaretlerine dahafazla tahammül edemedi.

-Bak bana kadın, senin gibi kötü bir kadıno makbul ruha eş olmuş, Nuh’un nikahındaki gibi, bu yurda mensup olmasaydınşimdi seni paramparça ederdim. O mübarek kişiyi de böylece senden kurtarmış olurdum.Bende kısasa uğrar şeyhimin yolunda ölmek şerefiyle yücelirdim. Fakat zamanınpadişahlar padişahının evinde bu çeşit küstahlıkta bulunamam. Yürü, dua et kibu yurdun köpeğisin, yoksa şimdi yapacağımı yapardım sana.

Daha bir çok şey söyledi, ancakkarşısındakinde onun dediklerini anlayacak anlayış yoktu

Hani Mevlana ne demişti:

 “Sene söylersen söyle kişi ancak  anlayışımiktarınca anlar”

Şeyhin kapısından ayrılan dervişkarşılaştığı herkese şeyhi sordu. Sonunda odun getirmek üzere ormana gittiğiniöğrendi.

Aşık maşukuna kavuştuğunda nasıl sevinir,dervişte şeyhini görme ümidiyle öyle sevinçliydi..Ormanın yolunu tuttu. Yalnızşeytan sürekli vesvese veriyordu kalbine. Böyle bir kadının şeyhin kapısında neişi vardı, Şeyh böyle bir kadını niçin hala evinde barındırıyordu Daha bir çokdüşünce içinde çırpınıp dururken şeyh bir aslan’a binmiş olarak karşısınaçıktı. Kükremiş aslan şeyhin denkleştirdiği odun şeleğini çekmekteydi, şeyh iseodunların üzerine oturmuştu. Kamçısı ise bir yılandı.

Şeyh dervişi uzaktan görüp durdu;

Sakın dedi, aldanma, şeytanı dinleme,şeyh dervişin gönlünden geçenleri bir bir sıraladı ve sonunda şöyle dedi.

“Ben sabredip bu kadının yükünüçekmeseydim, aslan benim yükümü çekermiydi hiç?”

“O ahmağın nazınıda çekeriz, onun gibiyüzlercesinin nazınıda, bu alemde bir zalim vardır birde mazlum, zalim zulmününbedelini mazlum da sabrının karşığını görecektir elbet.”

Hani derler ya:  Sabreden derviş muradına ermiş.

Bizlerde bugün de bu ve benzeridurumlarla karşılaşıyoruz. Bu gibi durumlarda ne yapacağımızla ilgilikararlılığımız çok önemli. Kararımız an’ı yaşamaksa istediğin gibi davranıp,birini atıp başka birini bulabilirsin. Yok kararın sabredip Allahın rızasınıkazanmaksa şeyh gibi sen de birgün kükremiş bir aslana binmeyi eline deyılandan bir kırbaç almayı umabilirsin.

Rabbim rızasını arayanların her zamanyar ve yardımcısıdır.

Haftaya görüşünceye kadar Allah’a emanetolun.

Vesselam.