Sır Olan Dost: TebrizliŞems:

                Yıl1244 Konya’ya kimliği hakkında çok şey bilinmeyen biri gelir. Adı, ŞemseddinMuhammed’dir. Kısaca: Şems’dir. (Şems-i Tebrizi).

                O,kara bir çula bürünmüş, coşkulu, farklı tavırlar sergileyen bir adamdır.Kimisine göre dilenci, kimilerine göre bir garip, velhasılı çok gizemli birkişi. Gelir, Mevlana ile tanışır ve Mevlana’nın hayatında her şey ama her şeybirden değişir.

                Mevlana,Şems ile öyle derin sohbetlere dalar ki kendisini derse bekleyen öğrenci vemüritlerinin yanına uzun süre inmez. Onu sevenlerin bu bekleyişleri aylarcasürer; çünkü Mevlana, Şems’i; Allah’ın bir lütfu olarak bilmiş ve kendini onunAllah aşkıyla ve sırlarla dolu sohbetlerine her şeyi, herkesi unutacak derecedekaptırmıştır.

                Hiçbiryere kök salmayıp şehir şehir dolaşan Şems de Mevlana’yı dost bilmiş onunönünde boyun eğmiştir. Bu durum, Mevlana’nın öğrenci ve müritlerini rahatsızeder. “Bu adam kim oluyor da şeyhimizi, ırmağın saman çöpünü kapıp sürüklediğigibi kapıp bizden ayırıyor!” diye söylenmeye başlarlar. Kıskançlıklar,kızgınlıklar, homurdanmalar o kadar artar ki Şems, hiç kimseye haber vermedenKonya’dan ayrılıverir.

                Aralarındaoluşan derin dostluktan sonra bu ayrılık, Mevlana’yı derinden sarsar. İlgi vesevgi bekleyen müritleri onun halini görünce pişman olup üzüntüsünü giderecekçareler ararlar. Mevlana’nın oğlu Sultan Veled, Şam’a giderek Şems’i arar.Nihayetinde onu bulur ve geri getirir.

                Mevlana,Şemsi çok sevdiği evlatlığı Kimya Hatun ile evlendirir. Lakin bu beraberlik çokuzun sürmez. Şems yeniden kaybolur ve bu kez bütün aramalara rağmen bulunamaz.Artık Şems-i Tebrizi sır olmuştur.  

                                                                                                                                                             devamedecek…