Haçlılar boş durmuyor, her yerden saldırıyor. Ülkemizi bize çok gören küfrün babaları her yerden saldırıyor.  AB bir yardan, ABD diğer yandan, sizin anlayacağınız sağımızdan, solumuzdan/önümüzden arkamızdan vuruyorlar. Yunanistan, darbeci askerleri vermedi. Irak topraklarından PKK’lılar ve DAİŞ, Suriye’den Esad v.s zulmünü sürdürüyor. Milletimiz de tabi ki boş durmuyor, AB’ye gereken cevap verildi.  İnşallah güvenlik kuvvetlerimizin cana pahasına verdiği terörle mücadeleden de galip çıkacağız. Onlar tarih boyunca Hak ile mücadele etmişlerdir. Bizimle bin yıl kardeş gibi yaşayan Ermenileri de kışkırttılar. Size Anadolu’da Ermeni devleti kurmanıza yardım edeceğiz diye neler yaptılar neler, şimdi Kürt kardeşlerimize aynı oyunu oynuyorlar. Bu hadiseleri yeni nesle hatırlatmak için, yani 1895-1921 yıllarında Ermeniler tarafından hunharca şehit edilen dedelerimizin katillerini kınamak ve şehitlerimizi anmak için 30 Nisan’da Süleymanlı da etkinlikler yapılacak.   HER İMKAN VERİLMİŞ “Bildiğiniz üzere Ermeni Soykırımı” meselesinin 102. Senesi. 1915 de gerçekleşen ve tamamen bir tarihi mesele gibi görülmesi gerekirken Türkiye’yi sıkıştırmaya, tazminata mahkum etmeye çalışan iç ve dış düşmanların tarih platformundan çıkartıp siyasi platformda içinden çıkılmazı imkansız hale getirilen bir polemik konusu yapılıyor. yy. Anadolu’da yaşayan ve Osmanlı tarafından “Millet-i Sadıka-Sadık Millet” olarak isimlendirilen Ermeniler, Osmanlı Devleti’nde gerçekten de çok çalışmış ve devletin istikrarı ve devamı için çok emek sarf etmiştir. Devlet de bu samimi yaklaşıma kör bakmamış başarıyı, “işi ehline veriniz” İslami doktrini mucibince makamla ve şerefle ödüllendirmiştir. Bu makam ve mevkiler o kadar büyümüş ki 600 senelik Osmanlı tarihinde yüzlerce Ermeni paşa, bürokrat, vezir, mimar, müzisyen çıkartmıştır. Daha ne olsun Tanzimat sonrası Osmanlının Avrupa’ya açılan penceresi olan Dolmabahçe Sarayı’nı bu devlet, Balyan isminde Ermeni aileye yaptırmış, saraylarda, evlerde, kahvehanelerde Tatyos Efendi’nin besteleri çalınıp söylenmiştir. 1913 senesi tüm Anadolu’da Avrupa ve Rusya’dan cesaret ve mühimmat alan Taşnak, Hınçak ve Sutyun denilen eşkıya Ermeni çetelerinin isyan ve Müslüman köylerinde katliam yaptığı senedir. İlginçtir ki bu katliam eylemleri bir anda ve bir yerden emir alıyormuşçasına ansızın başladı. Erzurum, Kars, Van, Tunceli, Adana, Antep, Maraş, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon başta olmak üzere tüm doğuda çok büyük katliamlar yaptılar.   YAMAN ÇELİŞKİ Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti bölgeyi çok iyi bilen ve bölgede senelerdir vazife yapan Kâzım Karabekir’i bölgeye teftiş yapması için gönderdi. Bilhassa Van şehrinde büyük, çok büyük katliamların yapıldığını tespit etti ve yüzlerce fotoğraf çekerek bu alçak katliamı belge altına aldı. Güya Ermeni milletine soykırım yapmayı planlayan hükümetten aldığı emirle soykırıma kalkışan Osmanlı ordusunda her biri çok mühim vazifeler icra eden “sıkı durun”; 17’si paşa, 365’i Miralay(Albay), 1785’i subay olmak üzere 7762 Ermeni kökenli asker bulunmaktaydı. İşte bütün vicdanların suspus olduğu olmak zorunda olduğu yerdeyiz. Soykırım yapmakla suçlanan Osmanlı Ordusunda 7762 Ermeni paşa ve subay bulunmakta ve onlara her ay maaş vermekteydi. Bu ne yaman çelişki değil mi ?. Bu durumu diasporaya ve onun içimizdeki işbirlikçilerine havale ediyorum.” ( Ahmet Anapalı) Evet, bu topraklarda gözü olanların gözünü çıkartmak zorundayız. Fitneciler uyumuyor.  Birileri diyor ki ‘Büyük Ermenistan’, bir diğeri ‘Büyük İsrail’ Bizde diyoruz ki, Büyük Türkiye Ey milletim oyunu gör ve boz. Yapman gereken şey bir olmak, vahdetimizi sağlamak, çalışmak, üretmekten geçiyor. Vatan söz konusu burada, son kaledeyiz birlikte dirilebiliriz… Kalın sağlıcakla.