Muallim kelimesi ilim, bilmek kökünden gelen, alim, ilim sahibi, bilgi dolu insan
demektir. Muallim ; bilgi öğreten, talim eden, insanlara bilgi yönünden faydalı olan demektir. Kısaca ilim adamı demektir. İslam’ın ilk muallimi H.z Muhammet (sav) dir. Tüm insanlığa ilmi tebliğ eden, öğreten allamedir. O’nun muallimi de yüce yaratıcı olan Allah tır. O öğretme den, o’nun bilmesi ve bildirmesi mümkün değildir. Allah elçisi ; ( Bende sizin gibi bir beşerim, Ancak, Allah tarafından bana vahyedilmektedir. Ben sadece bana bildirileni size bildiririm. Kendimden bir şey söylemem mümkün değildir) buyurmaktadır. Onun bilgi kaynağı vahiydir ve Allah’ın kitabı olan Kur’an-ı Kerimdir.. O şaşmaz ve şaşırtmak bir muallimdir. Osmanlı döneminde ve önceki dönemlerde medreselerde Dini ve fenni ilimler birlikte okutulurdu. Medreselerde ders veren hocalara müderris, ders veren anlamına gelen unvanla söylenirdi. O zamanlarda ve şimdide en çok kullanılan unvan hoca kelimesidir. Ben kendim otuz yıla yakın öğretim hayatımda öğrencilerim çoğunlukla hocam diye hitap ederlerdi. Hoca kelimesi de toplumda bilgili insan manasında kullanılmaktadır. Benim çocukluğumda özellikle köylerde, demek ki tarihten gelen bir alışkanlıkla hep öğretmene muallim derlerdi. Hatta bunu şehrimizde bir okula da isim olarak verilmiş olduğunu da görüyoruz. Örneğin ; muallim Hayrullah okulu gibi. Küçükken okumaya giderdik. Amcalar, büyükler bize sorardı. Çocuklar nereye gidiyorsunuz? Biz de; okumaya derdik. Bazen de çıkışta sorarlardı. Çocuklar nereden geliyorsunuz? Bizde okumadan derdik. Aslında okuduk ta geliyoruz desek en doğrusu olurdu. Ama halk yine de okuyup geldiğimizi bilirdi. . Bazen öyle terslikler var ki, insanın acaba bunda bir kasıt var mı ki diye aklına geliyor. Misal; Kur’an-ı Kerim oku diye başlıyor. İnsanı okumaya, ilme, bilime teşvik ediyor. Zaten Allah’ın isimlerinden biride “Alim” dir. O ilmi ile her şeyi kuşatmıştır. Bilenle bilmeyeni ifade derken, gece ile gündüz kadar arasında fark olduğu anlatılır. Bizim ilk okula başladığımızda bir alfabe diye küçük ebatta ilk okumaya başlama kitap vardı. İlk başta yatağa yatmış bir çocuk uyuyor. Hemen altına yazmışlar uyu uyu yat uyu. Aynen böyle başlıyor. Benim yaştakiler bunu çok iyi hatırlar. Hemen arkasından çocuklar oturmuşlar bir çember halinde oynuyorlar. Adı beş taş oyunu. San ki çocuklar oraya uyumaya, oynamaya gidiyor. İşte Allah’ın kelamı başta oku diye başlarken, İnsanların ilme başlama konusu uyu uyu yat uyu diye başlıyordu. Çok şükür ki sonradan o kaldırıldı, yeni nesil onu görmedi. Birde Kur’an-ı kerimde sık sık “ya ehlel” kitap diye ifadeler vardır. Bunu bir manasının “ ya ehlel mektep” olduğunu ifade den müfessirler vardır. Yani; kitap ve okulun, okumanın önemine atıfta bulunulmaktadır. İslam; erkek ve kadınlara ilmi farz kılmıştır. Biz eğer her işimize Allah diye başlasak, o zaman her şeyi Allah namına kullanmış oluruz. Onlara manevi bir ruh girer. Düşmana atılan mermi de Allah diye gider, topta, füzede Allah diye gider. Allah ile giden hiç bir zaman mağlup olmaz, yolda kalmaz. Allah diye başlayan her iş bereketli olur. Besmele ile başlayan yemek de bereketli olur. Çünkü besmele ile başlayan, onu vereni hatırlar, öylece onun adı ile başlamış olur. O hatırlama nimetin bereketlenmesine vesile olur. Rabbim dünya ve ahirette yolumuzu aydınlık ve açık eylesin. Kainat’ın sahip ve yaratıcısına emanet olun