Nefis, bizdendir, bize aittir ve her insanında nefsiyle sorunu vardır. Kimisinin eli, kimisinin dili, kimilerininde beli zayıftır.
Hırsızlar elinden en zayıf olanlardır, gereksiz konuşanlar ise dilinden; karşı cinse karşı helal dairenin dışında ilgi duyanlar ise beli zayıflardır.
Bu kadar girişten sonra şimdi, nefis muhasebesine geçelim. Diyanet kaynaklı eserlerde bu konuda önemli açıklamalar var.
“Birincisi yapacağımız işlerle ilgili muhasebedir. Yapacağımız işlerle ilgili muhasebe yararlıyı zararlıdan ayırmak için ayak kaymasına karşı tedbirli olmamızdır. Böylece bilinçli bir biçimde zararlıyı terk eder, yararlıyı tercih ederiz.
Bu tür bir muhasebe insanın önünü görerek ve yere sağlam basarak güvenle yürümesini sağlar. Otokontrol mekanizmasını randımanlı bir biçimde çalıştırır.
Bunu yapabilmek için ise neyen iyi neyin kötü olduğunu bilmen lazım. Bu bilgiyi ise bizler Müslüman olduğumuz için Kur’andan alıyoruz. Yani önce Kur’anı bilmek gerekiyor.
Devam edelim.
“İkinci tür muhasebe ise geçmişte yapılan işlerle ilgilidir. İnsanın yaptığı iş ve davranışları gözden geçirerek eksik ve kusurlarını tamamlaması, hata ve günahları varsa ondan tövbekâr olması demektir.
Netice itibariyle Allah, kullarının işlerini yapmadan önce planlamalarını; yaptıktan sonra da yapılan işin nasıl bir şekil aldığını gözden geçirmelerini istemektedir. Kulun ameline nokta koyan ölümden başkası değildir. Öyleyse sağ olduğu sürece, muhasebenin iki türlüsü de müminin hayatına şekil vermelidir.”
ENGEL ÇIKAR, YILMAMAK GEREKİYOR
Şimdi dün dediğim gibi bu işler öyle kolay olmuyor, önünüze engeller çıkar. Köpeğinizi(nefsi) beslerseniz sizi kontrol altında tutalr.
Peki bu engeller neler?
Dünya hayatının aldatıcılığı
Ahireti unutmak
Gaflet
Zamanın Kıymetini Bilememek
Ayetlerden Yüz Çevirmek.
Dikkat ettiysek, engellerin tamamı dünyevileşme ile ilgili. Çözümler ise daha çok irademizi ve imanımızla ilgili olanlar.
Dünya ve ahiret dengesini iyi kurmalı, yani ahireti unutmamalı, sık sık ölümü hatırlamalıyız ki gaflet uykusunda kalmayalım. Hepimiz biliyoruz ki ömrümüz sayılı ve bir gün mutlaka ebedi hayat ile tanışacağız.
Bir yerde okumuştum, bir mekanda ne kadar kalacaksan o mekana o kadar önem vermek gerekiyor. Dünya 80 olsun, ahiret ise sonsuz. O halde ahiret hayatını öne çıkartmaya gayret etmeliyiz…
KENDİ KENDİMİZE SORULIM
Hemen şu anda kendi kendimize şu soruları yöneltelim mi?
Sabah kalkışın nasıl? Şükrederek mi?
Bir takım tiryakiliklere karşı koyabiliyor musun? (Yalan, gıybet, iftira gibi)
İçinde yaşadığın aleme ibretli gözlerle bakıyor musun? Yoksa, farkında değil misin?
Allah’ın sana lütfettiklerini nasıl değerlendiriyorsun? (Rızık, sağlık, ömür, gençlik v.s.)
Merhametli misin? (Gözlerin hiç Allah için yaşarıyor mu?)
Kendinden aşağıda olanlara karşı nasıl davranıyorsun?
Şu anda dünyanın en iyi insanı kim?
Bildiklerin ne işe yarıyor? Hava atmaya mı, amel etmeye mi?
Açların doyması için sadece dua mı edenlerdensin?
Üzerindeki emanete hıyanet etmiyorsun, değil mi
Bir aylık ömrün kaldığını bilsen ne yapardın? (Umursamaz mıydın, yoksa..)
Bugün vefat etsen, ne umarsın?(Yarın devam edecek)