Değerli dostlar, ne kadar da büyük hadiselerle karşılaşırsak karşılaşalım, inancımız ve dolayısı ile duruşumuz ve görüşlerimiz inancımızla doğru orantılı olmalıdır. Çünkü oyun kurucuların En Büyüğü Cenab-ı Allah’tır(cc). Kadir’i mutlak olan, ol deyince olduran, hüküm ve karar sahibi O’dur(cc)

Yazıma niye böyle girdim?

Daha öncede araştırmadan yazmam, bu bağlamda da kimi yazar ve düşünürlerin görüşlerine yer veriyorum. Bu görüşlerden yola çıkarak da değerlendirme yapıyorum. Bunu yaparken de o yazarların bakış açılarını ve fikirlerini değiştirmem kul hakkında girer, bu nedenle olduğu gibi yazıyorum. Onların fikirleri de benim fikrim olduğu ya da onayladığım anlamına gelmez!

Özelde kendi görüşüm bellidir. Kur’an ne buyurmuş ise, yani her türlü ilme sahip olan Rab’bimiz biz Müslümanlara ne buyurmuş ise, Efendimiz(sav) ne söylemiş ise hüküm kabül etmekteyiz.

Rab’bimiz buyurmuş ki: “Allah size yardım ederse artık sizi yenecek hiçbir kimse yoktur; eğer sizi yardımsız bırakırsa O’ndan sonra size kim yardım edebilir? Müminler yalnız Allah’a güvensinler!”(Al-i İmran 160) Şükürler olsun ki, biz Müslümanlar olarak Allah’a güveniyoruz!

Yani öyle üst aklı, küresel sermayeyi, şeytani akıl sahipleri gibi kavramlarla bu virüs üzerinden ortalığı karıştırmak isteyenlere karşı duruşumuz nettir!

YAŞADIĞIMIZ FELAKETİN ADI NE?

Şu bir gerçek, virüs ile birlikte korkular kol yaşıyoruz, virüsle gelen bir ölüm korkusu bu, sonra gelecek endişesi duymaya başladık. Hayat ne zaman normalleşecek? Sorusunun cevabını arıyoruz ya. Peki Yaşadığımız felaketin adını ne? Yazar Yusuf Kaplan, bu sorunun cevabını şöyle veriyor bizlere: “ İnsan fıtratını yitirdi, fütursuzlaştı, dünyayı  kendi elleriyle cehenneme çevirdi!”

Kim, neden, niçin bunu yapıyor olabilir? Sorusunu ise şöyle cevaplıyor: “İNSANLIĞIN DAHA KOLAY GÜDÜLECEĞİ TANRI’SIZ, RUHSUZ, İNSANSIZ BİR DÜNYA İNŞASI!” hedefleniyor galiba: Bu yaşadıklarımız doğal bir âfet değil, biyolojik bir saldırı!  Yapay, laboratuvarda üretilen biyolojik bir silahın insanlığı korkuya sürükleyerek, insanlığın daha rahat güdülebileceği bir dünya inşası düşünüyorlar. Dellilin var mı? Sorusan ise bakın nasıl anlatıyor.

“-26 Mart tarihli The Economist dergisinin kapağında resmedildiği gibi: Gizli bir el, bütün insanlığı bir ipte oynatırcasına güdüyor!

Bu dünyada insana yer yok. Daha doğrusu, insan, belirleyici olmayacak; bilim, yüksek, smart teknoloji belirleyici olacak. İnsan, makinaların kölesi olacak, ruhsuz bir robota dönüştürülecek. Tekno-pagan dijital uygarlığın ayak sesleri bu.

Tanrı’ya da yer yok bu dünyada. Adına “Homo Deus” / “Tanrı İnsan” deseler de, geleceğin dünyasında, bilim Tanrı, teknoloji peygamber olacak. Tanrı kavramının da, peygamber kavramının da, insanın bizatihî kendisinin de karikatürleştirildiği ruhsuz, anlamsız bir uygarlık bu; İnsanlığın sonu demek bu, aslında…”

Sadece Yusuf Kaplan, Abdullah Çiftçi, Ergün Diler, Dilipak ve daha bir çok isim adı geçen virüsün doğal olmadığını, şeytanı bir akıl tarafından üretilip, insanlığın başına bela edileceğini iddia ediyorlar.

Yarın da yine Rasim Özdenören ağabeyimiz aynı şeyleri yazıp çiziyorlar.

Değerli dostlar tabi ki bu anlatılanlar bizi korkutmayacak! Neden, başta söyledim, her zaman son ve ilk sözü Cenab-ı Allah söyler. O ne derse o olur!

Evet, dijital bir dünya da genleriyle oynanmış, her söylenene itaat eden bir insan topluluğu hayal ediyorlar dünyada. Tek dünya devleti olacak, bu devleti de kendileri idare edecek. Onların dünyasında bizim gibi özgür düşünen, şükür eden, ibadetlerini Allah için yapan v.b yer yok. Para ve teknoloji kendilerinde ya, tanrı zannediyor, Firavun ve Nemrutluk iddiasında bulunuyorlar bu şeytanı aklın öncüleri. Oysa Kur’an bunlara korkak diyor. Dünyayı imar edecekler iddiası ile fesat çıkartacaklarını söylüyor.

Ama bu insanları takip etmek gerek, oyunlarını bilip, tuzaklarına düşmemek adına bunları yazıyorum. Yarından itibaren de, ÖLÜM TOHUMLARI yazı dizimin hazırlığını yapıyor, bu şer güçlerin ne oyunlar oynadıklarını da bilimsel olarak ortaya koyacağız inşallah!

Kalın sağlıcakla