Bir milletin en büyük zenginliği şüphesiz yetişmiş insangücüdür. Siz ne kadar kalifiye, seçkin bir nesil yetiştirirseniz, o kadar fazlaüretirsiniz, daha az sorun yaşarsınız, dolayısı ile medeniyet kurarsınız.
Bu işi yapacak olanlar ise öğretmenlerdir. Bu nedenle,öğretmenliğe peygamberlik mesleği denilmiş. Cumhuriyetin kurucusu Atatürk ise,bu söylediğimize işaret ederek; “Öğretmenler yeni nesil sizin eserinizolacaktır!” demiştir.
Tabi 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısı ile sendikalarbaşta olmak üzere birçok kurum ve kuruluş mesajlar yayınlar. Sendikalaristeklerini sıralar.
Şahsen bunların üzerinde durmak yerine, öğretmenlikmesleğinin eski günlerdeki saygınlığına kavuşması adına neler yapılmasıgerektiği üzerinde akıl yürütmek gerekir diye düşünüyorum.
Çünkü bir öğretmen için öğrencinin ve velinin saygınlığınıkazanmak kendi adıma söylüyorum, tüm sosyal haklardan daha önemli…
Açayım…
ÖĞRETMEN GÖZÜYLE ÖĞRETMEN
Türk Eğitim Derneği’nin bağımsız düşünce kuruluşu TEDMEM,öğretmenlerin mesleklerini algılama biçimleri, mesleklerine yönelikgeliştirdikleri duygular ve mesleklerine olan bağlılıklarını belirleyebilmekadına bir çalışma gerçekleştirmişti. (Egitimajansi.com’da yer alan) buçalışmaya 1700 öğretmen katılmış. Çalışmanın sonucunda ortaya çıkan “Öğretmen Gözüyle Öğretmenlik Mesleği”başlıklı rapor, 24 Kasım 2014 yayınlanmıştı. Bu çalışma raporuna göre. Öğretmenler,toplumun mesleklerini olumsuz algıladıklarını düşünüyor! Bu raporun ilkmaddesi; yani öğretmenler diyor ki, eski saygınlığımıza kavuşmak istiyoruz.Öyle ya, ilim öğretenlerbekledikleri bu saygınlık zaten haklarıdır. Peygamberimiz, ilim öğretenlerineli öpülür, buyururlar. Diğerlerine müsaade etmez…
ÖĞRETMENE TÜM SORUMLULUK YÜKLENMEMELİ
Rapora devam edelim; “Öğretmenlerin %62,5’i, toplumun öğretmenleribazen eğitimli çocuk bakıcısı gibi gördüğünü düşünürken, yaklaşık dörtteüçü ailelerin üstlenmedikleri sorumlulukları öğretmenlere yükledikleri yönündegörüş bildirmişlerdir.
Yani öğretmenler der ki, ebeveyn kendi sorumluluğunu banayüklemesin. Anne ve babalar, çocuğun sorumluluğunu alsın. ‘Eti senin, kemiği de senin!’ Olsun anlayışı artıkbitmiştir. Anne evdeki öğretmen olarak çocuğunun terbiyesini ihmal etmesin, diyorlar.
Devam edelim: “Öğretmenlerin çoğunluğu; öğretmenliğigurur duyulacak, saygın, keyif verici, ideal meslek olarak nitelerken,öğretmenliğin aynı zamanda toplumdaki en önemli meslekler arasında olduğunudüşünmektedir.
Bununla birlikte, öğretmenler mesleklerinin kişiliklerineve yaşamlarına anlam kattığını, çocuklar için aileleri dışında, yaşamlarındakien önemli yetişkinin öğretmenleri olduğunu düşünmektedir.
Buna rağmen, öğretmenlik mesleğine verilen değerinartacağına inanan ve toplumun öğretmenlerin sorunlarına karşı duyarlı davrandığınıdüşünen öğretmenlerin oranı oldukça düşüktür. Öğretmenlik mesleğininsaygınlığı ve imajının düzelmeyecek kadar yıprandığını düşünen öğretmenlerinoranı ise %41,9’dur.
Sonuç olarak; Öğretmenlerin yarısı, öğretmenlikyaptıkça mesleğin saygınlığına yönelik inançlarının azaldığını belirtmiş.
Öğretmenler çalışma koşullarının toplum tarafındandoğru değerlendirilmediğini, abartıldığını düşünüyormuş!
Öğretmenlerin büyük çoğunluğu, emeklerinin karşılığı veürünü hemen açığa çıkmadığı için değerlerinin yeterince anlaşılmadığını,çalışma koşullarının ise toplumun bildiğinden daha kötü olduğunu düşünmektedir.
Raporun son maddesinde ise: “Öğretmenlerin sadece beşte biri çocuklarınınöğretmen olmasını istemektedir.”deniyor.
Uzatmayalım.
Evet, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Bu vesile ile baştailk öğretmenim olan annemi rahmetle anarken, tüm öğretmenlerimin gününükutlarım.