Yeni bir eğitim ve öğretim yılına daha giriyoruz; binlerce öğretmen çiçekleri ile buluşacak, okullar şenlenecek, can gelecek sokaklara….
Yani bir tatili daha arkada bıraktık, kimimiz köyde, kimimiz çalışarak, bazılarımız ise okuyarak tatili geçirdi diye düşünüyorum.
Her öğretmen gibi bende bugün okuluma gideceğim, sevinçliyim çünkü eğitimi ve çocukları çok seviyorum.
Hep söylediğim gibi dünyaya yeniden gelmem mümkün olsaydı, yeniden öğretmen olurdum, evet öğretmenlik harika bir meslek!
Açalım, eğitim bizim değerlerimize göre beşikten mezara kadar devam etmeli, ya öğreten, ya öğrenen olmalıyız diyor Alemlerin Efendisi(sav)…
Toplumlar eğitimle yüceler, insana yatırım yaparak. Kısaca "Eğitim yaşamın ta kendisidir" de diyebiliriz. Kişinin gelişmesi, tecrübe sahibi olması ya da tekamül etmesi gibi olgular eğitimin amacıdır. Daha da açarsak, düşünce ve davranış şekillerini değiştiren, geliştiren bir süreçtir. İnsanı daha iyiye, daha güzele, daha yararlıya ulaştıran bir yaşama sanatıdır eğitim.”
GELECEĞE YATIRIM YAPMAK İSTİYORSAK
Eğitimi bu genel yönüyle tanıdıktan sonra, çok iyi biliriz ki toplumların, ülkelerin hatta tüm dünyanın geleceği iyi ve doğru eğitilmiş nesillerle sıkı sıkıya bağlıdır. İyi ve doğru eğitim de, öncelikle iyi ve doğru öğrenme ve öğretme ile başarıya ulaşır. O halde, iyi öğrenmek ve öğretmek için, büyük bir hızla gelişen teknolojinin eğitim alanında, insanlığa en iyi yararlı olabilecek şekilde ve olabildiğince kullanılması kaçınılmaz bir şart olarak karşımıza çıkıyor.”
İyi güzelde biz galiba çocuklarımızı teknolojinin esiri haline getiriyoruz, hazırlıksız girdiğimiz için yeniliklere…
Sonra gençlerimiz ter dökmeden kazanmak istiyor ya da o ortama biz sürüklüyoruz onları…
Sonra sadece akademek başarıyı baz alıyoruz galiba, hangi çocuk neti fazla yapmışsa, ‘üstün’ olarak görüyoruz onları.
Spor, sağlık, tasarruf, el becerileri v.b alanları küçümsüyoruz. Yılmaz Ulusoy’un Eğitim ve Geleceğimiz başlıklı makalesinde bu konuya dikkat çeker; “ Gençlerimiz ve çocuklarımız bu kadar kolay yaşama şansına sahip olmalarının sonucunda da, bol tüketmek, çabuk ve çok para kazanmak, borsa ve bahis oyunlarında ustalaşmayı zorlamak gibi, bize göre "Ter dökmeden" kurnazca arayışlar içindeler. İşte bu gerçeklerin ışığında eğitim sistemleri yeniden planlanmalı ve programlanmalıdır. Bunu bütün dünya ülkeleri için düşünmek zorundayız.
DÜNYA İLE YARIŞMAK GEREK
Tabi eleştirmek kolay, çünkü eğitimde en iyi hiçbir zaman yakalanamamış. Dünya devamlı değişiyor, yenilikler birbiri ardı sıra geliyor. Robotlar belki gelecekte öğretmenlik yapacak, belki okullar kalkacak, bugün ezberletilmeye ya da öğretmeye çalıştığımız tüm bilgiler bir mikro çip ile beynimize kayıt yapılabilecek, belki de yapılıyor onu da bilmiyorum. Yazar Ulusoy, devam ediyor: “Çok hızla gelişen iletişim sistemleri yalnızca milli değil, global anlamda da gençlerin eğitilmesi gereğini zorluyor.”
Kalılıyorum, tabi bunun için ekonomik gücümüzün olması gerekiyor. Yani eğitimi, ekonomiden ayrı tutamayız.
Sonra ilkelerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor, hedeflerimizi daha yüksek tutmalı, çağa uygun, değerlerimizle paralel bir sistem üzerinde durmalıyız diye düşünüyorum.
Dünyada eğitimin nerelerde olduğu ve olacağı konusunda "TUBİTAK Bilim ve Teknoloji Staratejileri Vizyon 2023" de yapılan tespitler, bütün dünyanın durumunu ve geleceğini pek açık ortaya koyuyor. Sonuç da; "Dünyada gelişmiş ülkelerde dahil bütün ülkeler eğitime yeterince kaynak ayıramadıklarını, mevcut eğitim sistemlerinin yarının taleplerine hazır olmadığını ve eğitimin 21.Yüzyıl'a uygun bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir…”
Konu uzun, bu konuda çok da söylenecek söz var. İnşallah! Bu eğitim yılımızda kazasız, belasız ve en verimli şekilde geçer. Huzurlu bir eğitim yılını daha başarmanın keyfini yaşarız.
Hadi hayırlı olsun.