Okumak farklı ve üstün kılar insanı! Dedim, yol arkadaşım itiraz etti. Niye diye sordum?  “Çok okuyan insan tanıyorum bu tipler bilgileri ile paralel davranmıyorlar. Bu nedenle diyorum ki; “O tip okuyanlardan olacağıma, ümmi olup, ihlaslı olmayı tercih ederim…”

Yani diyorum, okumaya karşı mısın? Evet o tip okuyanlara karşıyım diyor. Olmaz diyorum, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?

Söz uzayıp gidiyor. Ortayı buluyorum. Diyorum ki; “O zaman okumak farklı kılmalı insanı!” Çünkü Kur’an; “ İlmiyle amel etmeyenlerin durumunu, üzerinde kitap yüklü eşeklere benzetiyor…”

Anlaşıyoruz ve tabi ki kısa konuşmadan bugünkü yazımın ana konusu çıkayor ortaya.

İmam-ı Gazali, üç tür okumak vardır der.

“Dilin okuması kıraattır.

Aklın okuması tefekkür.

Kalbin okuması ise hayattır.”

O halde insan dili ve aklı ile okuduktan sonra, mutlaka kalp ile okumalı kitapları ve kainatı!

KALP OKUMASI VE H.Z ALİ

Şimdi Gazali böyle bir tespit yapmış, konuyu da açacağım. Gerçi onların sözlerini açmak bize düşmez ama bu garibinde diyeceği birkaç söz olsa gerek. Bu vesile ile de büyüklerimiszi rahmetle anıyorum.

Neyse konumuza dönelim biz yine. Hz. Ali der ki; “"Kalp kör olduktan sonra gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur."

Tab bu sözü tefekkür ediyordum ki, aklıma yine bu sözle bağlantılı bir ayet geliverdi. “ Onların gözleri var görmez, kulakları var duymaz!” (Bakara)

Demek ki insanın önce kalp gözünün açık olması gerekiyor. Bunun içinde kalp ile okumak üzerinde durmalı.

Bütün bu yazılanları yan yana koyduğumuzda şunu yazmak mümkün diyorum: “ Dil kıraat ederken, akıl okuduğunu ya da gördüğünü tefekkür etmeli. Kalp ise okuduğunu(ilmini)Yaratan’a(cc) bağlamalı ve O’nun(cc) rızası için yaşamalı. 

Yani okurken; “GÖZ  GÖRMELİ, DİL OKUMALI, AKIL TEFEKKÜR/ KALP TASTİK ETMELİ,  BEDEN İSE BU DOĞRULARI RIZAYI İLAHİ İÇİN EYLEME DÖNÜŞTÜRMELİ” İşte okumak bu olsa gerek. Açalım mı?

KALBİ BOŞ OLANIN

Niyazi Mısrı der ki; “Göz ile görülür de örtülür de."  Demek ki görmek , aynı zamanda örtmektir. Ayıpları ortaya koymamak, kusurları kapatmaktır…

Gelelim dilimize bu konuda Mevlana buyurur: “ Kalp deniz, dil o denizin kıyısıdır. Denizde ne varsa, kıyıya o vurur!” Ne hikmetli sözler bunlar değil mi?

Tersinden okuyalım yazdıklarımızı. Kalp temizliği çok önemli ki o tip insanlar vicdanlıdır. Zaten vicdan imandandır.

Kalbi temiz olan insan,(hakiki mü’min) konuşmadan veya eylem yapmadan önce tefekkür eder. Sonra kalbi okuma yapar(bunu yaparsan, Rab’bim ne der? Diye düşünür), sonra yapacağı Hak rızasına uygun  ise  yapıverir. 

Dil ve kalp konusunda son olarak şunu söylemek istiyorum: “ İnsan dilini terbiye etmek istiyorsa, önce yüreğini terbiye etmeli!”  Yoksa, dil yarası kapanmaz.

Geldik sona, yazımıza kalple okumak gerektiği ile başladık, öyleyse kalp ile ilgili özlü sözlerle tamamlayalım.

Kalbin kemiği yok diye kırılmaz mı sandın? Öyleyse diline sahip ol, onun üç kapısı vardır, dil kapılarını kırdırmı….

Kalp söze başlayınca beyin sağır olur. O halde yapacağın işi önce vicdanına danış. Akıl seni aldatabilir!

 Kalp boşsa beynin bir anlamı yoktur. Öyle ise önce kalbini zikirle besle ve boş söz konuşma!

Peki kalın sağlıcakla.