Afetler, savaşlar, salgınlar...
Yüzyılda bir olur...
Şimdi olağan üstü zamanlardayız.
Hastalarımız var kimisi ayakta güle oynaya, kimisi evinde yatakta, kimisi çoktan darül bekada...
En sevdiklerimizi uğurlamak için taziye yazınca kimilerimiz "moralimiz bozuluyor" diye isyanlarda...
"Filancaya geçmiş olsun" yazınca "panik oldum" diye kaçışanlar öte yanda,
Eskiden ecdadımız yaşayanlar ölümü hatırlasın diye mezarlıkları şehrin ortasına koyarlardı. Biz ne zaman güzelliklerini anarak uğurladığımız insanların ölüm haberinden bile korkar olduk. Ölüm rabbe kavuşmak değil mi bizim için...
Şimdi keyfimize çok mu düştük bilemedim. Biz her an ölecekmiş gibi yaşamıyor muyduk?
Bulaşıcı hastalık adı üstünde temasla bulaşır "mesafeye dikkat" diyorsun. Ötekisi bu en temel kuralı bile sana sorgulatmakta.
Ortaçağ'da veba salgını sürecinde avrupalılar cadı avına çıkar. Binlerce masum kadını yakarak vebadan kurtulmaya çalışırken islam dünyası bulaşıcı hastalıktan korunmanın temel kurallarını çoktan öğrenmiş ve uyguluyordu.
Şimdi biz sanki o ecdadın nesli değilmişiz gibi maskeyi, mesafeyi, karantina kavramını sorgulayan kişilerle karşılaşıyoruz.
Bazıları cadı avına çıkmış aklın, fennin dışında çözümler arıyor. Bulaşıcı hastalıkların nasıl yayıldığı yüzyıllardır ortadayken adam Hipokrat'tan, İbni Sina'dan beri bilinen temel kavramlara karşı çıkıyor. Akla ziyan bir cehaletle de savunuyor.
Zorunluklardan dolayı taziyesine gidemediğimiz, cenaze namazına katılamadığımız dostlarımızı sosyal medyada onere etmek şu olağan üstü günlerde kimseyi rahatsız etmemeli.
Salgın hastalıkla vefat eden sessiz sedasız defnedilen nice değerimizi, kıymetini bilemediğimiz, kendisini tanımadığımız ama güzel evlatlar yetiştiren nice anayı babayı ahirete yolcu ederken güzel analım. Salgın hastalıkta vefat edenleri biz şehit olarak biliyoruz. Onları şehit gibi analım.
Biz ölümden korkmayız, biz hayrında şerrinde Allah'tan geldiğine inanıyoruz. Biz eşrefi mahlukat olarak yaratılan insanın koronadan daha güçlü olduğunu biliyoruz. O zaman koronanın neyinden korkup, panik oluyoruz.
Bulaşıcı hastalıklardan korunma yolları belliyken akla inat cadı avlarından medet ummaya gerek yok. Yaratılmış akılları haşa yaratıcı akıldan üstün tutmaya da gerek yok.
Korona şu an çok yaygın, vaka sayısı çok fazla ama artık korona için yolun sonu görüldü. Bilimsel verilere bakarak bunları söylüyorum. Seneye korona yavaş yavaş gündemden düşecek.
Bu salgında kaybettiğimiz her bir insanın anısını güzellikle yad edelim. Bu millet bir taziye mesajından korkmaz. Elimiz, bedenimiz, ulaşmasa da telefonda sesimizle, sosyal medya da bir güzellikle ananları engellemeyelim.
Bu vesileyle salgın günlerinde vefat eden mesaj attığım, yoğunluktan atamadığım kim varsa hepsinin mekanı cennet olsun. Hepinizin acısı hepimizin yüreğinde. Yakınlarının başı sağ olsun.
Bu uzun yazıyı okuyup bitiren herkesten son isteğimse;
Vefat eden tüm kardeşlerimiz için el-fatiha...
Dr. Gökhan Gökşen