“İçinden geçtiğimiz bu zor süreçlerde bir hususa dikkat çekmek istiyorum. İslam coğrafyasında olup bitenler hepimizi son derece üzüyor. Çünkü binlerce, yüzbinlerce insan katlediliyor. Bütün bunlar olurken bir şey daha oluyor, medeniyet katlediliyor. İslam medeniyeti adeta yağmalanıyor. Belki de İslam medeniyeti tarihte belki de ikinci defa Moğol istilasından sonra bütün müzeleriyle, antik kentleriyle, değerleriyle, kültürel mirasıyla adeta yok olmakla karşı karşıya olduğu bir zaman diliminden geçiyoruz. Sadece İslam medeniyetine ait eserler değil, sadece Emevilerin, Abbasilerin, Memlüklerin, Osmanlıların ortaya çıkardığı, bütün insanlığa miras olarak bıraktığı eserler değil, İslamdan önce bu topraklarda özellikle bugün çatışmaların yaşandığı küresel güçlerin bir çatışma alanı haline getirdiği İslam coğrafyasında 3 ilahi dinin kaynak olarak ortaya çıktığı topraklar aynı zamanda. Nice eserler yine bu topraklardan çıkmış bir takım barbarlıklarla yok ediliyor" diye konuştu. "BARBARLIK İSLAMIN ESERİ DEĞİLDİR" "Moğollar, İslam coğrafyasını işgal ettiğinde nasıl ki nehirler kan ve mürekkep aktı, bugün nice yazma eserler, kütüphaneler yok ediliyor. Bütün dünyaya mesaj olsun diye bir ifade kullanmak isterim. Herkes bilsin ki bu barbarlık İslamın eseri değildir. Öyle olsaydı Müslümanlık ve İslamlık kendisinden önceki tüm medeniyetlere ait o kültürel mirası bugüne kadar koruyup geleceğe emanet etmezdi. Bilhassa son 10 yıllarda bu coğrafyanın küresel güçlerin çatışma alanına getirilmesinden sonra bu çatışma alanlarında cehaletin ve şiddetin gölgesinde yetişen bu barbarlığın hiç kimse İslamın eseri olduğunu söyleyemez. Böyle bir zor dönemden geçiyoruz" cümlelerini kullandı.”Bunları kim söylüyor? Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez, bu nedenle yazımın başlığına olup bitenlere manevi bakış adını verdim. ORTADOĞU’DA KADİM MEDENİYET HIRSIZLIĞI ABD, Irak’a girdiğinde, Saddam’ın sarayına değil, merkez bankasına da değil, bilin bakalım ilk defa nereye girdi? Evet hocamızın söylediği gibi, Irak’ın en eski kütüphanesine girildi ve buradaki kadim medeniyetlere ait eserler bir gecede uçaklara yüklenerek kaçırıldı. Sonra da, burasını hapishane yaptılar.  Ebu Garip Hapishanesinden bahsediyorum; “Irak Ulusal Müzesiydi orası, Irak’ın başkenti Bağdat’da yeralıyordu. Mezopotamya uygarlıklarına dair çok önemli eserlerin sergilendiği müze 2003 yılında Irak’ın işgalinin ardından ABD Silahlı Kuvvetleri tarafından yağmalanmıştır. Irak Başbakanı Nuri El Maliki tarafından 23 Şubat 2009 tarihinde yeniden açıldığında bünyesindeki eserlerin yarısından fazlasının çalınmış olduğu ortaya çıkmıştır. Eserlerin yeniden müzeye kazandırılması için Birleşmiş Milletler başta olmak üzere çok sayıda kuruluş çalışmalar yürütmektedir.”(Vikipedi) Bu kaynak sonrasını bakın nasıl anlatıyor; “Irak'taki işkencelerin anlatıldığı kamuoyundan gizlenen 53 sayfalık bir raporda Ebu Garib'den çıkan resimlerin ardından bu rapordan kimi bölümler de Amerikan basınında yer almış, buna göre, "sadistçe, kaba ve gayri ahlaki" diye tanımlanan çok sayıda işkence örneği anlatılırken, "Iraklı esirlere sopalar ve farklı aletlerle tecavüz edildiği, çırılçıplak soyuldukları, kadın çamaşırları giymeye zorlandıkları, günlerce su ve tuvalet bulunmayan hücrelerde tutuldukları ve sürekli olarak dövüldükleri" dile getirilmiştir. Olayların ortaya çıkmasından sonra ABD'li çavuş Charles Graner askeri mahkemede yargılayarak suçlu bulmuşlardır. Ebu Garib'ten sorumlu general J. Kaprinski, Ebu Garib Cezaevi'nin askeri istihbarat tarafından yönetildiğini, taciz ve kötü muamelenin fiilen resmi politika olduğunu ve sorgulamalara CIA ajanlarının da katıldığını belirtmiştir” Bunları niye anlatıyorum, Yahudilerde, Hıristiyanlarda Ortadoğu’da kendi kadim medeniyetlerini arıyorlar. Çünkü, onların medeniyetleri çökmüştür. Doğu’da ise Hindistan ve Çin gibi ülkeler, kendi kültürleri ile yaşamaya çalışıyor. Tüm buraları emri altında tutan, Siyonist sermaye ise ülkeleri parmağında oynatmaya çalışıyor. Bütün bu zulümlere, biri sesini yüksetti, ‘dur’ dedi. İşte o sesten rahatsız oldular. Gnostiklerden bahsediyorum, bunlar İslam’ın Allah katında tek geçerli din olduğunu kabul etmemek için, tarihlerini bulmaya çalışıyorlar, petrolde, madenlerde cabası… Pek biz nerde duruyoruz, ne yapmalıyız. Söyleyeyim; “ Haksızlık karşısında susan şeytandır.” Susmayacağız. İkincisi, doğru söyleyeceğiz, ancak her doğrunun her yerde söylenmeyeceğini de bileceğiz. Kalın sağlıcakla.