Ramazan orucu Kur’an ayeti ile sabit ve İslam’ın önemli şartlarından biridir. Bu nedenle orucun dört önemli hikmeti vardır. Birincisi oruçla insanları Allah’ın terbiyesi konusudur. Allah oruçla aslında tüm bedeni terbiye etmektedir. Bütün azalarımıza bir tenbih vermektedir. Zaten “ RAB “ ismi terbiye eden insanı düzelten manasına gelir. Kur’an-ı Mübin de Allah lafzından sonra en çok geçen isim “ RAB “ ismidir. Fatiha suresin de ilk ayette hemen bu isim geçer. “ Elhamdü lillahi Rabbil alemin” diye başlar. Alemleri düzene koyan ve terbiye eden ancak Allah tır. İşte oruçla insan bedenini Rabbül Alemin bir hizaya sokar ve terbiye eder. İkincisi: Toplum hayatına ( hayat-ı içtimaiye ye) bakar. Oruç sağlıklı, zengin fakir herkese farzdır. Ondan dolayı hiç açlık sıkıntısı çekmemiş olan zenginler, aç kalmanın ve kuru bir parça ekmeğin ne kadar önemli olduğunu ancak aç kalınca anlar. Daha sonra açlık çeken fakir fukaranın halini anlama fırsatı kazandırır. O zaman zengin olanlar fakirlere karşı bir merhamet hissi duymaya başlar. Aç kalmanın ne kadar zor olduğunu farkeder. Böylece toplum hayatın da zengin fakir arasında bir yardımlaşma başlar. Zenginler fakirlere yardım elini uzatır, fakir de o eli öper başına kor böylece ikisi arasında bir kardeşlik havası oluşur. O toplumda bir huzur ortamı meydana gelir. İşte oruc içtimai hayatımıza böylece bir huzur ortamı katmış olur. Üçüncüsü: Şahsi hayatımıza ve nefsin terbiyesine önemli bir katkı sağlar. Şahsi hayatımızın düzelmesi öncelikle nefsin terbiyesinden geçer. Nefis kendini layemut (ölümsüz) kabül eder. Kimsenin baskısı altına girmek istemez. Onu için nefsi en iyi terbiye eden açlıktır. Ancak aç kalınca bayrağı teslim der. Cenab-ı Hak nefsi yaratmış ve ona sormuş ; “Ben kimim, sen kim sin” der. Nefis sen sensin bende benim der. Daha sonra çeşitli cezalar ve işkenceler eder, tekrar sorar, yine sen sensin bende benim diye cevap verir. Ne yaptıysa gururu bir türlü bırakmaz. En sonun da aç bırakır. Sonra sorar. Sen kimsin, ben kimim der. Nefis; “ sen benim Rabbi Rahimimsin, ben ise senin aciz bir kulunum” der. Böylece orucun nefis terbiyesi üzerinde ki önemi de anlaşılmış olur. Dördüncüsü ise Allah’ın vermiş olduğu nimetlerin kıymetini anlamamıza vesile olur. Rabbül Alemin yer yüzünü bir nimet sofrası yapmıştır. Bütün nimetlerini o sofraya dizmiş ve tanzim etmiş. ( min haysü la yahtesip) yani hesapsız bir surette bizlere çeşit çeşit nimetlerini sunmuştur. Buna karşılık bizden tek istediği onu tanımak ve karşılığında verdiği sayısız nimetlere karşılık bir teşekkür etmektir. Tablacı hükmünde olan o ağaçlar elleri ile o nimetleri bize sunarken , arka da o meyveyi yaratanı tanımamız istemektedir. Tablacıya teşekkür ederken mal sahibini de tanımamız esas maksat olduğu vurgulanır. . İşte her şeyin sahibi Yüce Yaratıcı olduğunu tanımak bize düşen en büyük ve temel görevdir. Ramazan ve oruç bize bu güzellikleri hatırlamamıza bir vesile olmaktadır. Allah kıymetini takdir etmeyi cümlemize nasip eylesin. Kainat’ın yaratıcısına ve “ malikül mülk “ olan Rabbime emanet olun.