Gün geçmiyor ki, şehit haberi duymayalım, üzülüyoruz, dualer ediyoruz… Görünen o dur ki, halkımız terör oyunu gördü. Üst akıl, Türk-Kürt çatışması çıkararak iç savaşa çıkarmaya çalıştı veya alt akıl her ne ise ama başaramadılar. Neden mi, artık Kürk kardeşlerimiz bunun bir Kürt sorunu olmadığını, tam tabiri ile Ermeni oyunu olduğunu, arkasında ise Türkiye düşmanlarının bulunduğunu gördü. Dünkü yazımda belirtmiştim, PKK bir Ermeni oyunudur, Asala’dan sonra batılıların desteğini alarak, Kürtler üzerinden oyunu tezgahladıklarını, Abdullah Öcalan’ın Kürtçe bilmediğini, soyadının özellikle öcalan konulduğunu, hocamızın dilinden aktarmıştım. Aynı gün iş dönüşü, TGRT Efem radyoya dinliyordum, kendisinin de Kürt olduğunu belirten Ahmet isimli bir vatandaş, Tarihçi Mısıroğlu’nun da belirtiği gibi PKK’nın 1915 olaylarının intikamını aldığını, bu nedenle Kürtler üzerinden oyunlar oynandığını, bunu ise artık gördüklerini ve yalanlara artık kanmayacaklarını-aldanmayacaklarını” söylemesi,oyunun bittiğini göstermesi açısından önemli olduğunu belirtmek istiyorum. Şimdi başta PKK olmak üzere diğer örgütler üzerinden terörü büyük şehirlere taşıdılar ve kitleleri sokağa dökerek Türkiye'yi dize getirmeye çalışıyorlar. Türkiye'nin bu kritik süreçte, derhal yeni ve zekice stratejik hedefler belirlemesi ve içerden ve dışardan kuşatılmasına yol açan stratejik kararlarını gözden geçirmesi, yenilemesi gerekiyor. Yusu Kaplan 20 Mart 2016 tarihli yazısında; yaşanan bu sürecin kontrol altına alınması ve aşılması için yapılması için der ki; “Öncelikli olarak yapılması gereken şey şu: Bir buzdağı geliyor üzerimize. Ülkeyi bu buzdağından koruması, bunun için de dış politikada güçlü ittifaklar arayışına girişmesi gerekiyor.Şunu iyi bilelim: Hakikat hak edilmeli ki, Hakk'ın yardımı gerçekleşmeli. DIŞ TEHDİT NERESİ, İÇ TEHDİT NEREYE DÜŞER? Türkiye, içeriden ve dışarıdan çepeçevre kuşatıldı. Türkiye'nin yürüyüşü durdurulmaya çalışıldı. Bizim celladına âşık seküler elitlerimiz henüz asırlık kış uykusundan uyananamamış olsa da Batılılar şunu iyi biliyorlar/dı: Daha önce de zikrettiğim gibi, Toynbee, Batılıların bildikleri ve korktukları şeyi çok iyi özetlemişti: “Osmanlı durduruldu, dev uyutuldu. Dev uyanırsa, kimse duramaz karşısında! O yüzden Türkiye kendi hâline bırakılmıyor ve her yaptığı yarma harekatından sonra kuşatılıyor!” AKLIN YOLU BİR Daha önce yazılarımda belirtmiştim haksızlara “Bir dakika” denildikten sonra terör arttı. O günlerde şöyle bir hikaye yazmıştım. “Ormanlar kralı, bir ara hasta olur ve iğneyle uyutulur. Onun uyumasını fırsat bilen çakallar, tilkiler kendilerini kralın yerine koyup, etraftan haraç almaya başlarlar. Uyku uzun sürsede, artık kral uyanmıştır. Etrafında olup bitenleri sorgulamaya başlar, yapılan haksızları dur der. Bunu hazmedemeyen tilkiler, çakallar ve karnı doymaz emperyal hayvanlar, kralı yeniden uyutmak için akka ederler, tokka ederler. Bir ara sersemlerdi de, ancak yeniden ayağa kalkar…” Mesele işte bu, artık Hak adına hakkın sesi olan bu millet, olup bitenleri okumaya başladı, emperyalist üst akla dur dedi tilkilere… İÇ DÜŞMANA DİKKAT! Neyse biz Kaplan’ın tespitlerini vermeye devam edelim; “Zihnen Batı'da ama bedenen burada yaşayan, Türkiye'nin İslâmî geçmişini ve kimliğini, medeniyet hafızasını ve tarihî derinliğini yok etmeye çalışan şizofren, çift kişilikli, celladına âşık, metamorfoz yemiş küçük bir azınlık (ekonomiye, hâriciyeye, medyaya, kültüre vesaire) hâkim. Ülke de, halk da bunlara mahkûm. İşte Türkiye'nin önündeki, halledilmeyi bekleyen en büyük tehdit dışardan değil içeriden. Dışarı, içimizdeki bu “İrlandalılar” vasıtasıyla içeriyi hem tehdit ediyor hem de kuşatıyor. Tehdit dışarıdan geliyor, içeride gerçeğe dönüştürülüyor!” Bu görüşlere katılmamak mümkün değil, karşınızda üniformalı düşman askerleri olsa, kurşununuzu rahat rahat sıkar, kılıcınızı vurursunuz kafasına. Ancak, aranıza karışmış düşmanla mücadele oldukça zor. Zor ama bu insanlar nasıl bu hale getirilmiş, bu soru da cevap bulmalı. Sonuç olarak, oyun görüldü, terörün teşhis ve tahlili yapıldı. Şimdi tedavi süreci sürüyor. İç tedavi biraz zor olsada, çözümsüz değil. Çözümü de insana yatırım yapmaktan geçiyor. Bir şey daha bu sürece, her kesim destek olmalı. Özellikle manevi destek gerekli. Ne dersiniz?