Dershanelerin kapatılması sürece sonlandı, ilimizde ki çoğu dershane özel okul oldu. Tabi böyle olunca Dershaneler Birliği(KAR-DER-BİR) yerine KÖK.DER. BİR kuruldu. Sağolsunlar bizide fahri üye olarak yazmışlar. Çünkü bu gurup ile uzun yıllardır birlikte hareket ettik. Zaman zaman köşemize misafir oldular. Yeni derneğin başkanı M.Fatih Erdoğan kardeşimiz oldu. İlk toplantılarını Final Temel Lisesinde yapan dernek üyeleri, ikinci toplantılarını Mehmet Sait Temel Lisesinde yaptılar. Bir çoğumuzun bu liseden haberi olmadığını düşünüyorum. Bu lisemiz, Suha Erler Lisesi ile aynı cadde üzerinde bu yıl kuruldu. Mehmet Sait Yılmaz kardeşimiz, lise ile ilgili bizlere şu bilgileri aktardı; “ 24 dersliğimiz var, 3500 m2 kapalı alanı bulunuyor. İlerde kolej olmayı düşünüyorlarmış, 25 öğretmenleri var, 10 kişilik sınıfları var ve okul mevcudu şimdiden 126 öğrenciye ulaşmış. İşin doğrusu alt yapıları ve okul mekanı çok geniş ve modern, inanıyorum ki gelecek yıllarda öğrenci sayıları artacaktır. Allah hayırlı uğurlu etsin! KÖK.DER. BİR Derneğimizin bu toplantısanı Büyük Şehir Belediye Başkan Vekilliği de yapan Eğitimci Muharrem Erantepli, Cevdet Alperen gibi dostlarda katıldı. Dernek Başkanı Erdoğan, yapılan çalışmaları özetledi, Ar-Ge çalışmaları anlatıldı. MEM bağlı özel okulları geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiklerini, gelecek günlerde ise Milli Eğitim Müdürümüzü, Kaymakamlıkları ve diğer kamu kurum kuruluşları ziyaret etme kararı aldılar. Erdoğan, okul idarecilerin toplantılara katılmasının gereğini uzun uzun anlattı, Özel Okulların izin almadan reklam yapmamaları gerektiğini, bursluluk sınavı dışında sınav yapılmayacağını hatırlattı. Son olarak yeni çıkan yasa ve yönetmeliklerin takibinde fayda olduğunu söylendi. Bu arkadaşların birlikte sosyal ve kültürel nice projelere imza atacaklarına inancım tamdır. Nitekim, ilk icraatların bir yurt dışı gezi olacağını öğrenmem bu inancımın boş olmadığını göstermesi açısından da önemli bir işaret olarak görülebilir diye düşünüyorum. EĞİTİMİN SORULAR Konu eğitimden açılmışken, geçtiğimiz aylarda Abbas Güçlü’nün bir makalesinde de bahsetmeden duramayacağım: Diyor ki Güçlü; “ Eğitim sisteminden şikayetçi olmayanı bulmak zor.Herkesin kendine göre kaygıları var. Haksızlar mı? Kesinlikle hayır. Evrensel değerler çerçevesinde konuyu değerlendirelim: Eğitimden beklentiler ne ve eğitim sistemimiz bunların ne kadarını yerine getirebiliyor? Örneğin: -         Donanımlı gençler yetiştirebiliyor muyuz? -         Ülkesini ve çevresini seven kendisiyle barışık bir nesil söz konusu mu? -         Mutlular mı? -         Çocukluklarını ve gençliklerini doyasıya yaşıyorlar mı? -         Gelecekten umutlular mı? -         İlgi ve yetenekleri tespit edilip geliştiriliyor mu? -         Ezber ve test dayatmasının uzağında kalabiliyorlar mı? -         Spor ve güzel sanatlarla iç içeler mi? -         Kitap, gazete, dergi okuyorlar mı? -         Fikirlerini özgürce ifade edebiliyorlar mı? -         En önemlisi de gelecekten umutlular mı?..   Yukarıdaki soruların sayısını daha da artırabiliriz ve değişen bir şey olmaz. Peki o zaman,  sınıflar yükseldikçe giderek körelen ve mutsuzlaşan çocuklarımızın ve eğitimin durumu hiç sorgulanmayacak mı? Ve bu nereye kadar gidecek!.. Bu konu sadece iktidarları ya da muhalefeti değil yedine yetmişe hepimizi ilgilendiriyor ve eğer bir çözüm isteniyorsa da taşın altına herkesin elini koyması şart. Çünkü bu tablo, hepimizin eseri…” Yukarda Abbas Güçlü’nün sorduğu soruların cevabını da inşallah bir başka yazımda aktarayım. Kalın sağlıcakla.