Her insanın bir fikir derinliği vardır. Bu derinlik, bilgi birikimini doğru yorumlamayla ilgili bir perspektiftir. Bu tanımlamadan yola çıkacak olursak, dünyada ne kadar insan varsa, o kadar da bakış açısı vardır diyebiliriz. Bundandır ki, mezhep, fırkalar, partiler doğmuştur. Bu konuya neden girdim? Bugünlerde, ülkemizde terörle yatıp, terörle kalkııyoruz. Özellikle şehit haberleri yüreğimizi yakıyor. Daha fazla kinleniyoruz, bölücülere karşı… Tabi teröre ve terörizme cesaret verenler, bizi iyi okuyorlar, iç dinamiklerimizi harekete geçiriyorlar, sözde aydınlarımızı kullanıyorlar, medya satın alıyorlar, algı operasyonları yapıyorlar ve fikri farklılığımızı kurcalayıp aynı yöne bakmamız önleniyor... Ülkemizin içinde bulunduğu duruma yukardan bakabilinler, Türkiye’nin haksızlık karşısında susmayan, yani dilsiz şeytan olmayan biri konumu bulunduğunu, mazlum ülkelere rol model olduğunu bu nedenle emperyalist emelleri olanlar tarafından cezalandırılmaya çalışıldığını düşünüyorlar… ÇÖZÜMSÜZ DEĞİLİİZ “Mesele geliyor, eğitime dayanıyor. Okullarda eğittiğimizi sandığımız çocuklarımızın büyümüş halleridir bugünkü “aydın”lar ve muhalefet. “Sahip olmak” duygusuyla şişirdiğimiz çocuklarımızın gelip dayandığı yerdir burası. Ahiret inancından uzak, fanilik idrakinden yoksun, hesap kitap bilincinden mahrum büyüyen çocukların gelip dayandığı yerin adıdır, durduğumuz mekân…” Yazarı Dr Ali Taşçı çatışmaların durdurulması da isteyerek, yazısını şöyle sürdürüyor; “ Bunun adı “fitne”dir ki, ocakları söndürür, yurtları perişan eder. Diriliş dizisinde Moğollara ajanlık yapan Kocabaş’ın kellesini Ertuğrul uçurmuştu; uçurmasaydı Kayı boyu tehlikedeydi. Devletini, karşı devletlere jurnalleyen her hain için ölümcül cezalar verilmiştir, her devlet tarafından. Bunun diktatörlükle, demokrasiyle hiçbir ilişkisi yoktur, devletin bekası söz konusudur, çünkü. Gelecekle ilgili, çocuklarımızın eğitimiyle ilgili çok köklü programlar geliştirmeliyiz. Bu sahte “aydın”ların vaveylasından çekinmeden,
çocuklarımızı fıtratları doğrultusunda eğitmenin yollarını aramalıyız. Bunun için, başta tarih ve sosyal bilimler programlarını gözden geçirmeli, tarihimizi doğru anlatan, sosyal bilimleri, insan fıtratına uygun dile getiren kitapları müfredata sokmalıyız. Bugün, zihinsel ve bedensel akışını denetleyemeyen gençlerimiz, bu programlar sayesinde düzgün akacak ve ülke yararına filizleri sulayacaktır.
Kadim medeniyetimiz olmasaydı, bugün daha büyük sorunlarla baş başa kalacaktık. Öyleyse bu kadim medeniyetimizin köklerini sulamaktan başka çaremiz yoktur. Bu yapılınca da büyüyen çınar ağaçlarının gölgesinde ayrık otları filiz veremeyecektir.( Haber 7)) KENDİ EĞİTİM SİSTEMİMİZİ KURMALIYIZ Terör başta olmak üzere ülkemizin bir çok sorunu vardır. Madde bağımlısı gençler, boşanan çiftler, tüketim çılgınlığı, hastalıkların artması, ahlaksızlıklar… Hastanelerin ve hapishanelerin dolu olduğu bir ülkede yaşıyorsak, insan yetiştirme anlayışımız gözden geçirilmeli, toplumsal sorumluluklarını yerine getirebilen, kendisini düşündüğü kadar birlikte yaşadığı insanları da düşünen, adil, üretken, insancıl, bizim olan bir sistemden bahsediyorum. Diyelim ki, terör bitti, trafik terörümüzü nasıl önleyeceğiz, obezite… hangisini birinci gündeme taşıyacağız? Gelin ele ele verip, her yavrumuzun ait olduğu topluma katkı sağlayacağı bir eğitim sistemi oluşturalım. Bunu birlikte yapalım, hep birlikte. İsteyen her vatandaş, kendi inancını ve değerlerini savunsun ama şiddet, israf, alkolizm, taklitcilik vs artık kültürümüzden ve yaşamımızdan çıksın. ÖZÜMÜZE DÖNMELİYİZ Köşemize misafir ettiğimiz Dr. Taşçı; “Ne zaman bizim yazarlarımız Mevlâna’nın, Ahmet Yesevi’nin, Yunus’un; Gazali’nin İbn Arabî’nin, İmam Rabbani’nin… dergâhından su içer, Baki’nin eteğine tutunur, Nabi’yi solur, Fuzuli’yi meşk eder işte o zaman yeryüzüne bir kimlikle çıkmayı hak ederiz. Bu kimlikle hikâyeler, romanlar yazılır ve arkasından iktidar sökün eder; geçmişte olduğu gibi.” Biz tarih boyunca gücümümüzü hep inancımızdan aldık. İnancımız için çalıştık, inancımız için yaşadık ve savaşlar yaptık. Birlik olduk, bir olduk, dirlik içinde diri durduk. Çare, kendimizi özümüze dönmekten geçiyor. Zaten terörü destekleyenlerde bundan korkuyorlar. Kalın sağlıcakla.