Okuyucularım hatırlarlar, bundan 3 yıl önce “Pandora’nın Kutusu’nu Açacaklar” başlıklı üç yazı kaleme almıştım. Kısa bir hatırlatma da daha bulunayım, “Pandora’nın kutusunu açmak deyimi, yapılmasıyla beklenmedik birçok yeni problemin ortaya çıkmasına sebep olan eylem ve olayları ifade etmek için kullanılır.” Peki açıldı, Allah’u alem öyle görünüyor.
Cumartesi günü gazeteleri karıştırıyordum, Sabah Gazetesinden Haşmet Babaoğlu’nun yazısı gözümü ilişti, şöyle diyordu: “Pandeminin başından beri "Devletleri soyup soğana çevirme projesinin bir ayağı da aşılar" diye yazıyorum; "Aşıyla pandemiyi bitirme umudunu da baltalamak için her şeyi yapacaklar" diyorum... Hemen "Sen de mi komploculara alet oldun?" diye yükleniyorlar. Oysa esas mesele komploya alet olup olmadığımız meselesi... "Virüsün yeni varyantlarına bu aşılar etkili olmayabilir, pandemi sürer" demeye başladılar. Durup silkinmek ve virüsle mücadeleyi en baştan planlamak gerekiyor sanırım.
Bu konuda Abdurrahman Dilipak, zaten neredeyse her gün bu konuyu işliyor, yani mesafeli duruyordum ama değerlendirmelerine neredeyse haklı çıkacak gibi…
VİRÜS DOĞAL MI, ÜRETİM Mİ?
Baştan beri bu virüsün tam tanınmadığını, doğal bir virüs mü, yoksa laboratuvarda mı üretildiği ile ilgili tartışma vardı, zannederim bu konuda da açıklığa kavuştu, Pazar Günü Haber Türk’de Mutasyonlar dünyayı nereye sürüklüyor? Başlıklı bir yazı kaleme alındı, Prof. Dr. Temel Yılmaz bu konuya da açıklık getirdi. Diyor ki; “Konuştuğum tüm aklı başında bilim insanları şaşkın durumda. Pandeminin gidişatında bir tuhaflık var. Hesaplar sürekli alt üst oluyor. Uzmanlar bir iki ay öncesine kadar “Pandemi Nisan-Mayıs’ta kesin biter, dünya normalleşir” derken birdenbire ortaya çıkan yeni virüs varyantları salgını tekrar alevlendirdi ve dünya yeniden eve kapanmaya başladı. Pandemi ile ilgili bugüne kadar edindiğimiz bilgiler de deneyimler de virüsün yeni varyantları ile tamamen değişti…
Şimdi şu tespite dikkat buyurun: “Bu, virüsün yeni varyantının COVID-19'dan iyileşmiş birini yeniden enfekte edebileceği anlamına gelir” deniyor. Buna karşın birtakım araştırıcılar iyi haber olarak da yeniden enfeksiyonun, aşılanmış veya daha önceki bir COVID-19 vakasından iyileşmiş kişilerde primer enfeksiyonlara kıyasla çok hafif olacağını söylüyorlar. Ama asıl endişe edilen konu insan vücudunun temel koruyucu mekanizması olan nötralizan antikorların etkisiz olduğu yeni varyantların çıkması. Bunların ortaya çıkması insanlığın umudu olan sürü bağışıklığını yerle bir edebilir. Dünyayı yeni bir kaosa sürükleyebilir. Asıl korku burada… Dünyadaki bazı merkezler genetik mühendislikle bu genetik dizilimi kopyalama, ya da spike proteinlerindeki dizilimlerinde ilişkili değişiklikler yapma kapasitesine sahip…”
ESAS MESELEYE GELELİM
Şimdi bu bilgiler ışığında sizi İsrailli Tarihçi Yazar YUVAL NOAH HARARİ’nin şu açıklamasına götüreyim: “Bedenin nasıl çalıştığına dair bilgilere sahip olmamız gerek. Bugüne kadar kimse insanı hack etmek için ihtiyaç duyulan veriye ve cihaza sahip değildi. Vatandaşların her adımını, her detayını istihbarat ağlarıyla takip eden devletler dahi bu verileri işlemek ve anlamlandırmak için gereken güçten mahrumdu. Bugün bu değişiyor. İki paralel evrim bunu mümkün kılıyor. Makine öğrenimi ve yapay zekâ ile biyoloji ve beyin bilimi konusundaki gelişmeler insanı çözmemizi sağlıyor. 150 yıllık çalışmalarımızın sonucunda organizmaların aslında bir algoritmadan ibaret olduğunu öğrendik.
Ve artık bu algoritmaların şifresini çözme yeteneğine kavuştuk…” Yani sürüklenmek istediğimiz nokta, ‘çip’lenerek insan beynini yani bizleri kontrol etmek. Amaçları dijital imparatorluk! Tabi önce nüfus planlaması, gıda kontrolü ve zihin kontrolü yapılacak, sonunda dediğim gibi dijital para ile dijital imparatorluk kurmak. Biz uyarıyoruz ki; “Beyinlerinin istila edildiği gerçeğiyle bile yüzleşemeyecek kadar ciddi bir bilinç kayması yaşayan insanlar, bir vakit sonra boyunlarına ya da vücutlarına takılan çipi fark ettiklerinde iş işten geçmiş olacak.”
Peki bize düşen ne? Bilinçlenmek, bakın Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta diyor ki: “Beslenmenin, hareketli olmanın, gıda takviyelerinin, uykunun, güneşlenmenin, stresten uzak kalmanın ağır KOVİD' i, hastane ve yoğun bakım ihtiyacını ve ölüm riskini azaltır” ve tabi ki dua”
Kalın sağlıcakla