Dünya da hak ve hukukun olmadığına, dolayısı insanlığın bir medeniyet arayışı içinde olduğuna inandığımı söyleyerek yazıma başlamak istiyorum. Çünkü batıda da doğuda da büyüyen devletlerin, hep orman kanunlarını uyguladıklarını görüyorum. Hiçbir zaman medeni olmayan ve Akif’in ifadesi ile ‘tek dişi kalmış canavarlar’ ise avını bölüyor, parçalıyor ve yutuyor. Avcı vahşi de av uyanık mı? Ormandaki masum geyik kendini kaplanının gözlerine bakarak parçalanmaktan kurtaracağını zannediyor.
Zavallı ‘geyik’ de canavarına aşık olmuş vay halimize! Dikkat edin, ABD’nin gözü(İngiltere) ile birlikte hep Irak ve Ortadoğu’nun petrollerde. Siyonizm ise ‘Büyük İsrail’ hayaliyle yanıp tutuşuyor. Sözde kadim medeniyetini arıyor. Maşası ABD, Bölgede Türkiye’den bulamadağı ilgiyi terör örgütü YPG ile kapatmaya çalışıyor. İyi de avı kim yiyecek? Gelin bu sorunun cevabını bulalım.
MUSUL KİMİN OLACAK? ABD, Irak Ordusu ve Peşmerge operasyonun on beşinci günde Musul’a girdi. Şimdi su soru geliyor insanın aklına; “ Musul-Kerkük nasıl paylaşılacak” “2003’teki ABD işgali sonrası Amerikalıların Irak haritası üzerinde bölge bölge yaptıkları paylaştırmalarda Musul ve Kerkük tartışmalı bir konumdaydı. Amerika, işgal ettiği Irak’a bir vali tayin etti. O valinin ismi Paul Bremer’di. Bugün o haddini bilmez Irak Başbakanı Haydar el İbadi’nin oturduğu koltuğu, Saddam sonrası ABD çıkarlarına göre dizayn eden kişi, Paul Bremer’di. Irak haritasını pay etti, Iraklılara bir de anayasa yazdı. Irak’ın had bilmez yönetimi “egemenlik” falan diyor ya, işte o öve öve bitiremedikleri, sözde Irak egemenliğinin mimarı Paul Bremer denilen Amerikalıydı. Hatta onun hazırladığı Saddam sonrası ilk Irak anayasası, işgal anayasası veya Bremer anayasası olarak tarihe geçti. Paul Bremer, Saddam sonrası Irak’taki işgal yönetiminin ilk başkanıydı aynı zamanda. Öyle bir anayasa yazdı ki, bugün hala soru işaretleriyle dolu. Yönetimi Sünnilere göre azınlık olan Şiilerin tekeline bırakan, zaman içerisinde Sünnileri azınlık haline getirip, hem siyasetten hem de ordudan tasfiye eden süreç, o anayasayla başlamıştı. .com yazarı Taha Dağlı)
ŞU ANDA DURUM Haziran 2014’te statüleri belli olmayan Musul ve Kerkük, DAEŞ terör örgütünün işgaline hedef olunca, Peşmerge, Kerkük’teki DAEŞ tehdidini savurmayı başlamıştı. Şimdi burdan çıkmam diyor. Kuzey Irak yönetimi de bu aşamada, hem Musul çevresinde ele geçirilen köy ve kasabaların hem de Musul kentinin yüzde 90’ının kendilerine ait olacağını duyurdu ve“DAEŞ’ten temizlediğimiz yerlerden çekilmeyeceğiz” açıklaması yaptı. Irak ordusu da benim diyor.Demek oluyor ki, Musul’da kavga asıl şimdi başlıyor. Kontrol Peşmerge de mi olacak yoksa Bağdat’ta mı? Ya da Musul pay mı edilecek? Peki paylaştırılırsa ortakları kim olacak? Zira Bağdat bu meselede yalnız değil arkasında Amerika ve İran var. Irak Ordusuyla birlikte mezhepçi Haşdi Şabi militanları da orada. Bununla birlikte anayasasının tartışmalı bölge olarak belirttiği Şengal, Ezidilerin kontrolünde olmasına rağmen PKK işgalinde olan bir yer, PKK terör örgütünün asıl göz diktiği yerler ise Musul’la Kerkük. Kısacası Musul operasyonunda önümüzdeki günler kritik bir sürecin habercisi. Amerika Başkanı Obama’nın operasyon başlarken söylediği “çok zor ve uzun olacak”
TARİHÇİLERİMİZ NE ÖNERİYOR? Kadir Mısıroğlu, geçtiğimiz Pazar günü Sebil Yayınevindeki söyleşisinde, Türkiye’nin neler yapması gerektiği ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Lozan’da gizli bir madde olmadığını belirten Mısıroğlu, bu anlaşma maddelerine göre müdehalemizin olamayacağını ancak iki şekilde girebileceğimizi söyledi. Mısıroğlu şöyle diyor; “ Musul’a müdahele hakkımızı 1936 yılında doldurduk ve kullanmadık. Şimdi o bölge halkı ‘gel bizi kurtar’ derse uluslar arası hukuktan doğan bir hak olur ve gireriz, ya da gücün yetiyorsa alırsın.” Şimdi bekleyelim görelim, bakalım ne olacak çünkü, sizler bu yazıyı okurken, tanklarımız Silopi’ye doğru gidiyordu. Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler! Kalın sağlıcakla.