Kitabın adı Petrol Fırtınası, Yazar Raif Karadağ, Genel Yayın Yönetmeni Orhan Büyük, 384 sayfa, 10. Baskısı yapılan kitabın Editör’ ise Orhan Büyük. Raif Karadağ bu kitabında dünya petrollerinin şifrelerini otuz yıl süren titiz araştırmalarıyla ortaya koymuş hatta
petrol için insafsızca kan akıtan emperyalist bazı ülkelerin gizli planlarını Türkiye’de dönemin cumhurbaşkanına ülke menfaatleri açısından sunmak istemiş. Hazırladığı bu raporda Türkiye’nin elindeki milli servet petrolleri hakkında da oldukça gizli bir takım bulgulara ulaştığı biliniyordu. Ancak; hazırladığı raporu, dönemin cumhurbaşkanına sunmak için Ankara’ya gittiğinde bir gece öncesinde, son derece sıhhatli bir şekilde kaldığı otel odasında
esrarengiz bir şekilde ölü olarak bulunmuştu. 26 Ekim tarihli Star Gazetesi, Sır Dosyada İkinci Perde üst başlığıyla dün bu konuda derin bir haber analizi yaptı, Manşet olarak ise" IRAK'I SİLECEKLER” başlığını kullandı. Haberin girişinde şöyle deniyor; “Cumhurbaşkanı’na Türkiye’nin Musul’daki haklarına ilişkin rapor sunacağı gün 12 Aralık 1973’te bir otel odasında ölü bulunan araştırmacı Raif Karadağ, meğer devlet tarafından ‘Milli bir görevle, petrol ve Musul konusunu araştırmakla’ görevlendirilmiş. Karadağ’ın rahat çalışması için ‘Büyükelçi müşavirliği’ statüsüne alınması gündeme gelmiş. İyi derecede Osmanlıca-İngilizce bilgisi ile Türk ve İngiliz arşivlerinde Türkiye lehine bulduğu belgelerin ardından Diyarbakır-Musul hattında ‘Petrol araştırmaları’ yapmış. Amerikan ve İngiliz şirketlerinin açtığı kuyularda ve Sultan Abdülhamit’in hazırlattığı raporları inceledikten sonra ‘Türkiye’nin kendisine 100 yıl yetecek petrolü olduğunu’ raporlayan Karadağ, 50 yıl önce adeta bugünün de resmini çekmiş: “Bu petrolü bize vermezler. Bölgede ne Irak kalacak ne de başka bir ülke.”
SÖMÜRGECE BATI Fuat Uğur' da aynı tarihli yazısında mperyal ABD ve batılı ülkelerin batının petrol düşkünlüğüne işaret ettiği yazısında şu değerlendirmeyi yapması bu nedenle bana çok enteresan geldi. Diyor ki; Sömürgecilikle dünyanın dörtte üçüne hâkim olan Batı ve Hıristiyanlık, yükselen Sosyalizm karşısında 20. Yüzyılın başlarından itibaren ciddi bir sarsıntı geçirdiyse de Sovyetler Birliği, Çin gibi ülkelerde pratiğe geçen sosyalizmin demokrasi ayağının sakat kalması sayesinde geçen yüzyılı yine kazançlı kapattı. Üstelik “Amerika’daki yerli kâfirler” gibi yok etmeye çalışarak 5 milyonunu temerküz kamplarında sabun yaptığı Yahudilere bir devlet kurdurup onları gelecekteki düşmanlarının (Müslümanların) tam ortasına müstahkem mevki olarak yerleştirdi.
Artık Benî İsrail onların bekçisi, onlar da hamisiydi. Çünkü bu coğrafya, yani Mezopotamya, ihtiyaçları olan petrollerin yüzde 70’ini ihtiva ediyordu topraklarının altında. Daha 20 yıl önce olmayan kimyasal silahları gerekçe göstererek Irak’ı darmaduman edip 1,5 milyon insanı öldüren de onlardı. Bu katliam hiç yokmuş gibi davranan da yine onlar. Bu yüzden son beş yıldır
psikolojik Haçlı Seferi başlattılar Müslümanlara karşı. Kurdukları inorganik örgüt DAEŞ’in vahşeti ile Müslümanları ruhen yıpratmak, tüm dünyada, bu arada kendi ülkelerinde Müslümanlara sıcak yaklaşan insanların zihninde “Müslümanlar barbardır” algısını oluşturmak için her türlü senaryoyu yazdılar. Hatta stüdyolarda kelle kesme görüntülerine kadar vardırdılar işi. Şimdi “Sünni DAEŞ”in hükmü biterken yerini “Şii Haşdi Şâbi” adlı örgüt alıyor
BATI ORTADOĞU PETROLLERİNDEN VAZGEÇMEYİNCE Batı Orta Doğu petrollerinden tabii ki vazgeçmeyecek. Bunun için oyun üstüne oyun kurup 50 koldan saldırıyor. Cumhurbaşkanı Fuad Masum’dan Başbakan İbadi’ye kadar kabinesi ve parlamentosunun yarısı İngiliz vatandaşı olan Irak’taki Kraliçe’nin adamları bir yanda; DAEŞ, PKK-PYD, Haşdi Şâbi öte yanda saldırıyor.
ABD tavşana kaç tazıya tut siyasetiyle ekonomik darboğazdaki Barzani’yi köşeye sıkıştırmanın peşinde...” İnşalllah nasip olursa bir sonrası yazımda, petrol raporunda neler var onları da sizlere aktarmak istiyorum. Müslüman basiretli olur yani dostunu-düşmanını ayırır. Düşman dedimde aklıma geldi, şimdilerde düşman kendisi karşınıza çıkmıyor, satın aldıkları maşaları aracılığı ile bu işlere becermeye çalışıyorlar. PKK –FETÖ-PYD bunların en net örnekleridir. Sonuç haçlı – siyonizm el ele vermiş ki adlarına evanjelist diyorlar, bölgedeki madda ve manevi emellerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Peki biz bu gerçekleri ne zaman göreceğiz? Eğer ben gördüm diyorsan,
mutlaka birlik içinde olmalıyız. Çünkü hedef ülkemiz yani biziz. Kalın sağlıcakla.