Pîrî Reis! Büyük Türk denizcisi ve coğrafyacısı. Onu çok iyi tanımak zorundayız . Tanımak zorundayız çünkü onun ilmi ve irfanî derinliğini bilmek, Osmanlı Devletinin,  İmparatorluğa dönüşme sürecinin nasıl olduğunu anlamamızda, biz tarih meraklılarına yol gösterecektir. Çizdiği gizemlerle dolu  dünya haritası Yavuz Sultan Selim ( 1512-1520 ) Han’a 1513’te Kahire de ve Yazdığı Kitab-ı Bahriye adlı dört ciltlik eseri de 1525 yılında Vezir-i Azam Pargalı İbrahim Paşa’nın aracılığıyla Sultan Süleyman Han’a takdim edildi.  Tarihi kaynakların izini sürdüğümüzde Pîrî Reis’in çizdiği dünya haritası ve yazdığı kitabın Osmanlı Devletinin Yavuz Sultan Selimden itibaren imparatorluğa dönüşme sürecinde  kullanıldığını görmekteyiz. Çünkü devletin bakanlar kurulu demek olan Divan-ı Hümayun da tartışılan konularda karar verebilmek için (fetih , iskan ve savaş kararları)  onun haritası ve kitabına bakılıyordu. Sadece bunu bilmek bile Pîrî Reis’in çalışmalarının değerini ortaya koymaya yeterde artar bile. Böylesine değerli bir asker ve ilim adamı olan Pîrî Reis’i maalesef  yeterince tanımıyoruz . Hatta ona hain damgası vurarak  bizlere tanıtmaya çalışan tarihçiler bile var. Ne yazık ki Çizdiği haritayı ve yazdığı kitabı, günümüzde ulaşılan bilimsel verilere uymuyor, artık bunların devri çoktan geçti diyerek, utanmadan sıkılmadan anlatan, bunu kendilerine görev edinen  sözde bilim adamları mevcuttur.  Onu karalamak ta bazı amaçlar var. Ona iftiralar atanların belki de bir yerlere çalıştıklarını bile düşünebiliriz. Zira Pîrî Reis unutulursa hayatı ve kitapları araştırılmaz ise ulaşılacak bazı hedeflerin önüne set çekilmiş olur.  Alman ve ABD, derin devletlerinin içimizde ki uzantıları tarihçi ve bilim adamı kisvesine bürünerek  çok yönlü olarak bir karalama kampanyası için yıllarca uğraştılar. Üzülecek bir haldir ki amaçlarına ulaştılar. Ülkemizde istisnaları saymazsak, doğru dürüst Pîrî Reis ile ilgili çalışma yapılmıyor. Türk ve Müslüman evladı olan,  Karamanlı Ahmed Muhyiddin ( Pîrî Reis ) sırf birilerinin çıkarlarını korumak adına unutturulup yok sayılıyor. Bir gün  ona hak ettiği değeri verdiğimizde  ise bizim ulaşacağımız hedefler var. Bunlar nelerdir derseniz maddeler halinde kısa kısa yazarak siz kıymetli okuyucularımla paylaşmak isterim . Kristof Kolomb adlı Tapınak Şövalyesinin, insanların kafalarında oluşturulan hayali  fiyakasını bir hayli bozmuş olacağız. Bu adamın aslında harita çizmekten  anlamadığı,  edindiği bilgilerin  ve yaptığı çalışmaların ise Rodrigo de Triana isimli Osmanlı İstihbarat subayının defterlerini kopya ederek yaptığı ortaya çıkacak. Sözde Yeni Dünya Düzenini kuranların ve Amerika’yı keşfedenlerin onlar olmadığı, bir çok şeyi  çalarak, kopya ederek, başarıya ulaştıkları  gün yüzüne çıkacaktır. Takdir edersiniz ki ne ABD ne de Almanya derin devletleri böyle bir şeyin yaşanmaması için ellerinden geleni yapacaklardır. Dünya’yı yönettiğini, Yeni Dünya Düzenini kurduğunu iddia eden güçler Pîrî Reis’in hazinelerine ulaşmamızı istemezler. Eğer ulaşırsak kudret sahibi olacağımızı bilirler. Çünkü saklanan hazinenin sadece altın mücevher olmadığı da yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmış durumdadır. Ortaya çıkmayan, bazı kitaplarının ve çalışmalarının da, bu saklı hazinenin içinde olabileceği düşünülmektedir. Çizdiği haritanın ve yazdığı Kitab-ı Bahriye’nin “saklı olanların” ortaya çıkarılması konusunda da araştırmacılara yol göstereceği bilinmektedir . Pîrî Reis’in Çalışmaları üzerinde yeterince araştırma yapılırsa Osmanlı Devletinin Matematik fizik , kimya , Astronomi ,Coğrafya ve Haritacılık alanlarında ileri düzeylere ulaştığı ve iddia edildiği gibi, şeker üretmekten bile aciz bir konumda olmadığı ortaya çıkacaktır . Ayrıca Newton’un bulduğunu söylediği kütlesel yer çekim kanununun  ve Albert Einstein formüle ettiğini söylediği E=mc2  nin patentlerinin  onlara ait olmadığını aleme göğsümüzü gere gere haykırabileceğiz. Genelde Türk İslam Bilginlerinin ve tabi ki özelde  Pîrî Reis’in Kitab-ı Bahriyesinde  bu ve bunun gibi birçok bilimsel gerçeğin işlendiği ortaya dökülecek ve eğer biraz utanma varsa birilerinin yüzleri kızaracaktır.  Sözde şeker bile üretemeyen bir devlet mi ? yoksa E=mc2 gibi günümüzde popüler olan formülleri bile aslında bildiği ortada olan bir devlet mi ? Karar siz kıymetli okurlarımın. Ancak artık aşağılanmanın sürekli yok sayılmanın vakti geçti ve saklı olanları gün yüzüne çıkarmanın da zamanı geldi hatta geçiyor.  Bizim için tatlı, başkaları için acı olan hakikatleri sahtekarların  yüzüne tokat gibi çarpmak gerektiği kanaatindeyim. Böylece artık kendimizle gurur duyabilecek ülke ve millet olarak gökyüzünün kapılarını yer kürenin derinliklerini zorlayabilecek akıl ve irfanın zaten genetik kodlarımıza işlenmiş olduğunu fark edebileceğiz ve bu inançla Mazlumların çaresizlerin acılarını dindirip sıkıntılarını giderip onların da önlerine düşebiliriz. Üst Aklın asla istemeyeceği bir şekilde yeniden YENİ DÜNYA DÜZENİNİ Amerika Birleşik Devletlerine , Avrupa Birliğine rağmen kurabiliriz muhtaç olduğumuz tek şey tarihin tozlu ve artık işe yaramaz zannettiğimiz sayfalarına  yeniden dönüp bakabilecek cesareti kendimizde bulabilmektir. Pîrî Reis , Amerika’nın ve Yeni Dünya Düzenini 1492 de ilan ettiklerini söyleyen Tapınak Şövalyelerinin korkulu rüyasıdır . Burada benim amacım Pîrî Reis’in hayat hikayesini uzun uzun anlatmak  değildir. Zaten Gazeteci- Yazar Sayın Metin Soylu’nun Piri Reis Haritasının Şifresi isimli kıymetli kitabında meraklı okurları doyuma ulaştıracak ve kafalarda ki pek çok soru işaretini ortadan kaldıracak bilgiler mevcuttur. Ayrıca yazımın sonunda da Piri Reis’i çalışmak isteyenlere bir kaynakça da  sunacağım .  Ancak benim bu yazıyı kaleme almaktaki maksadım tarihe bir not düşebilmek ve Pîrî Reis gibi bir dehanın varlığını bir defa daha hatırlatmaktır.  (DEVAM EDECEK)