(Peygamberi sevmek  Allah’ı sevmek demektir.) Kainat’ın var oluş sebebi Peygamberimizdir (sav) lam. Cenab-ı Hak onu yaratmasaydım kainatı da yaratmazdım buyurmaktadır. Hz ti Adem (as) lam cennetten yer yüzüne indirildiğinde ; etrafına bakıyor, ıssız , sessiz, boş ve hali kimsenin olmadığı bir yer yüzü. Etfına sağa sola, aşağı yukarı bakınıyor bir şeyler arıyor, sanki kendine bir yoldaş  arıyor .Fakat bir ses ve seda bulamıyor, göremiyor.Bir an semaya , gökyüzüne baktığında orada bir yazı görüyor. Yazıda:”La ilahe illallah muhammedün Rasulullah”yazılı  olduğunu müşahede ediyor.Yarabbi diyor; “ Muhammet  yüzü suyu hürmetine yapmış olduğum hatamı affet”. Cenab-ı Hak diyor; Ey Adem sen onu nereden tanıyorsun? Diye nida ediliyor.  Adem (as) lam yarabbi sen sevdiklerine yakın olursun, senin isminden sonra onun isminin zikredilmesi, mutlaka sevdiğindir diye düşündüm, ondan öyle dua ettim diye cevap verir.Yüce Allah; doğru söyledin ey Adem:  Ben kainatı onun hatırına yarattım o olmasaydı kainatı yaratmazdım buyurur.Peygamberimiz bir Hadis-i şeriflerinde;” Evvelümahalakallahübinuri” yani;  Cenab-ı Allah önce benim nurumu yarattı” diye buyurmaktadır. Sonra onun nurundan “madde-i aciniyeyi, daha sonra , seyyarat, gezegenleri  Şemsi,güneşi onun nurundan  macun ve hamurundan yaratmıştır. Buradan anlaşılıyor ki; Bütün varlıkların temeli, mayesi, özü Mahammet (sav ) lem’in  sebebi vücudıudur. O olmasaydı hiçbir şey de olmayacaktı. Yine bir kutsi hadiste; “lev  lake lev lak lemahalaktül eflak” buyurulmakla Peygamberimizin varlık sebebi özlü bir şekilde anlatılmaktadır.”sen olmasaydın felekleri, kainatı yaratmazdım” buyurulmakla Cenab-ı Hakkın ona verdiği değer ifedeedilmektedir. Şimdi bu girizgahtan sonra bazı kendini bilmez , sözde hacı,hoca , güya ilim adamı geçinen aymaz ve duymazlara ne oluyor da Allah Resulü ne dil uzatıyorlar. Kim olursan ol, Dünyanın en büyük ( büyüklük Allah’a mahsustur) alimi ol, karun gibi mal mülk sahibi ol,kahraman ol, her kim olursan ol; onu ayağının bastığı tozun zerresi bile olamassın.  Güya lailahe illah dersen kurtulursun, Mahammet demeye gerek yokmuş. Ey aymazlar sağır kulaklar işte Kur’an-ı dinleyin:” Deki Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa , bana tabi olun ki Allah ta  sizi sevsin, bana tabi olup beni sevmesseniz neticede Allah ta sizi sevmez” Ali imran suresi, Ayet 31.  Bazı bir gurup Müslüman diyor ki şefaat yok, yani Peygamberimiz şefaat edemez, bir kısım kendini bilmezler de “la ilahe il lalalh“dedikten sonra Peygamberi kabul etmesen de olur. Nereden çıktı bu şirk alud sözler , bunlar hangi Dinin mensupları akıl ermiyor.Kendi hocasına uyarsan cennete gidersin, veya falanın eteğine yapışırsan alır seni cennete götürür gibi sözleri çok duyuyoruz. Ya hu senin hocan ,  götürüyor da Allah’ın en sevgili kulu, habibi niye götürmesin? En büyük şefaatçimiz Yüce Yaratıcıdır.( şefaat yardım demektir). Birde onu izin verdiği kimseler.” yeşfeu indehu illa biiznih”Bir de Allah’ın izin verdiği” Şimdi burada ,acaba  Yüce yaratıcı  öncelikle şefaat yetkisini kime vermesi daha uygun ve münasip olur.Her halde neidü belirsizlere değil. Elbette Habibi ve Rasulü olan Hz. ti Muhamme de verecektir.Not olarak şunu da ifade etmiş olayım.Yanlış anlaşılma olmasın Hakiki ve samimi olan Ehl-i  Tariklere sözümüz olamaz. Onların Dine hizmetleri ve katkıları inkar edilemez.  Ben buradan tüm dünyaya bağırarak diyorum: Peygamberimizi (sav) mi kabul etmeyen Müslüman olamaz. Onun sünnetini inkar edende olamaz. Çünkü bize Allah’ı tanıtan odur .Alah’ın emir ve yasaklarını, cenneti ve cehennemi bize tanıtan odur, bizim varlık sebebimiz odur.  Ben önce Allah’ın ve sonrada onun şefaatine muhtacım ve istiyorum.  Onlar razı olduktan sonra , Yüce yaratıcı başkalarını da razı eder. Allah’ı bir vahid olarak ,Rasulünü de son peygamber olarak tanımayan benim dinimden değildir. Allah Rasulü; “Beni terazinin başında bulacaksınız,Sırat’ın yanında bulacaksınız ve Kevser’ in başında bulacaksınız” buyuruyor. Her halde buralar da bulunmasının bir hikmeti olsa gerek.  Rabbül Alemin bizleri her türlü fitne fesat çıkarmaktan  korusun. Yüce yaratıcıya emanet olun.     Ahmet OĞUZ