Jeffrey bambaşka bir şey söylüyordu! "Eğer 15 TEMMUZ başarılı olsaydı İLLÜMİNATİ İKTİDARA GELECEKTİ"...
Ahmet Zeki Üçuk ise ; “Bu darbe başarılı olsaydı ne olacaktı? Sorusuna şu cevabı veriyor: “Çok acı, çok kanlı bir tablo olacaktı. Yüzbinlerce insan hapse atılacak, binlerce insan hayatını kaybedecekti. Bu kaotik ortamdan yararlanan uluslararası toplum ikinci bir Sevr'i bize yaşatacaktı. Türkiye bölünecek, Ermenistan, Kürt Bölgesi ayrılacak, ülke işgal altına girecekti.” Bu başlangıç, sonucu ise illüminati olacaktı(Bu konuyal ilgili daha önce Noto-Fetö ve Illüminati başlıkla bir yazı yazmıştım). Dikkat ederseniz, iş dönüp dolaşıp Siyonizme dayanıyor. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey devam ediyor’Türkler ve Amerikalılar birbirini kesinlikle anlamıyor ve her şeyin kökeninde bu var” Yani üstü kapalı diyor ki, Türkiye ABD’nin eskiden her istediğini yapardı, şimdi yapmaz oldu! Jeffrey iki ülkenin birbirini anlamamasını “değerler” üzerinden açıklamaya çalışıyor. Bu mümkün değil, bunu da hemen ifade edeyim. Onlar kuvveti üstün tutarken, biz Türkler inancımız gereği Hak’kı üstün tutarız. Jeffey den bir tespit daha; “Washington’da genel olarak Türklerden hoşlanmama durumu da var” diyor. Sebep olarak da “Türk ordusu çok zor, selam çakıp IŞİD’le savaşmaya gitmiyorlar, aylar süren müzakereler oluyor” diyerek, ağzındaki baklayı çıkartıyor. Jeffrey çok açık sözlü, üstelik “Mısırlılar, Suudlular” diye isim de vererek Washington nezdinde kabul görebilmenin şartını “Bize yaltaklanıyorlar” şeklinde açıklıyor. HER TAŞIN ALTINDAN ONLAR ÇIKIYOR İllüminati faaliyetleri iddia edilen etkinlikleri içeriyorsa çok önemli miktarda parasal kaynağa, çok önemli miktarda maddi imkânlara da ihtiyaç duyacaktır. Yazarlar, araştırmacılar ve komplo teorisyenleri bu konuya da açıklama getiriyorlar. Buna göre David Rockefeller gibi dünyanın en önde gelen zenginleri bu yapılanma içerisinde yer alıyor ve gerekli olan kaynaklara erişmesini sağlıyorlar. Bu durumun gerçek olduğu varsayıldığında örgütün erişebildiği kaynakların dünya ülkelerinin çoğundan daha fazla olduğu kabul edilebilir. Sadece Rockefeller bile serveti ile dünya ülkelerinin yarısından daha fazla kaynağa sahip. Dünya üzerinde bulunan önemli varlıklara sahip olan çok sayıda kişinin örgüt üyesi olduğunu düşündüğünüzde örgütün kontrolünde olan kaynak miktarının büyüklüğü ortaya çıkabilir.( Peyman Mahouti) KAYMAK YEMEYE ALIŞMIŞLAR Ergün Diler dünkü köşe yazısında(Paranoya) bakın bizi nereye götürüyor; “Soru şuydu: "15 Temmuz'dan sonra firar eden PAŞALAR neredeydi?" Bilmediğim için sustum. Gazete haberleri ile cevap verecek değildim... Gülümsedi. "Neredeler biliyor musun?" diye ekledi ve cevabı yapıştırdı: HEPSİ İSRAİL'de... Edmond Safra 1999'da öldürüldü. Peki GÜLEN ABD'ye ne zaman gitti? Bu cinayetten birkaç ay önce!
Peki para trafiği ne oldu? Kim paralara hükmetti? Kim kazandı? Galiba doğru sorular bunlar... Ama hiç bilmediğimiz GİZLİ GERÇEK ortadayken ekranlar GÜLEN MAGAZİNİYLE DOLU! Akıllı olmazsak kaybederiz... Anlayalım.” Özetlemek gerekirse, mesele dünyanın kaymağını yeme meselesi. Dikkat edin uluslar arası para trafiğine dikkat çekiliyor. “ Çünkü ABD ve AB yönetimlerinin izledikleri politikanın mesajı açıktır. “Sizinle işimiz bitmedi” diyorlar.( Bu konuda da
pandora kutusu açıldı başlıkla yazımı okuyabilirsiniz) “Bilmemiz gereken bi’tek nokta var: Ringde kendi köşemizde yalnızız, karşı köşedeki rakiplerin perde arkasındaki antrenörünün yüzünü ise göremiyoruz. Alarmda ve endişeliyim...” demişim. Daha ne anlatayım size?..Tekrar söylüyorum: Bu, uzun süreli bir savaştır ve artık, “savaş kuralları” geçerlidir...Ardan Zentürk’de böyle diyor. Karıştırmadım değil mi? Yok yok, şu an maşalar aracılığı ile bize savaş açıldı. Rehvet yok, dayanışma var. Allah(CC) bizimledir, korkmayın, zafer islamın olacaktır. Kalın sağlıcakla.