İnsanoğlunun üç ayaklı güç merkezi vardır. Nefsimiz, aklımız ve ruhumuz. Elbette bunlarla işbirliği içinde olan ikinci güç merkezlerimizde vardır. Hırslarımız, iştahımız, arzularımız gibi…
İşte bu güç merkezlerini çok iyi bilen global güç merkezleri ya da şeytanın hizmetkarları, yeryüzündeki insanlar üzerinden her yüzyılda bir Yeni Dünya Düzeni için hesap yaparlar, projeler üretirler. İnsanlığı emirleri altına alıp, kendi düzenlerini kurmak isterler. İşin doğrusu bunda da başarılı olmadıklarını söyleyemiyoruz. Çünkü, maddi bütün güçleri ellerinde geçirmiş durumdalar. İyi de çalışıyorlar, ‘başarılarını da’ inkâr edemiyorum.
Bu şeytanı güçler, Osmanlının yıkılışını da günümüzdeki başta virüs olmak üzere tüm sıkıntıların kaynağı da kendileri üretmişlerdir. Öyle ki, 15. Yüzyıldan sonra kademeli ve sinsi saraya giren Siyonizm şu anda da ülkeler üzerinde olduğu gibi tüm dünya üzerinde etkili olmaktadırlar.
Yazılanlar doğru ise o güçlerin içinde olan iki aile bölünmüş durumda. Birisi kâğıt parayı, diğer sanal para üzerinden imparatorluğunu sürdürmeye çalışıyor.
HALKIMIZ FARKINDA MI?
Peki halkımız bu durumun farkında mı? Özellikle şehrimizdeki insanlar bu konuda ne düşünüyor, tehlikeyi görüyorlar mı?
Çıktım çarşıya, eskimeyen dostlarımdan biri olan, yazıları yakından takip ettiğini bildiğim okuyucum. Halit Bağrıaçık Ağabeyime uğradım. Onun okuyan biri olduğunu biliyorum. Kendisine bu soruları yönettim. Benim düşündüğüm ve tespitlerimin aynısını tek tek sıraladı, tahmin ettiğim gibi basiretli bir insan olduğunu bir defa daha gözlemledim. Allah razı olsun, bilinçli ve okuyan insanlara ihtiyacımız var. Aynı zamanda kendisi seçkin bir esnaf, işini iyi yapar, neyse biz konumuza dönelim.
Sonra kendisi dönüp aynı soruları bana yönetti. Dediğim gibi aynı düşündüğümüzü, hadiselere aynı yaklaştığımızı onayladım.
Peki neydi onayladığımız, bir toplumsal bir düzelme isteniyorsa, önce her Müslüman gerçek bir Müslüman gibi yaşamaya çalışmalı. Yani doğru yolda yürümemiz gerekiyor.
Sonra iyiliği emredip, kötülükten uzaklaştırma adına çevresine model olması gerekiyor, sonra da Allah’a dua edilmeli.
GÜÇ KARŞI TARAFTA
Cenabı Allah hükmünü koymuş, ilmi çalışana, serveti(gücü)dileğime veririm diyor. Bir başka ayette ise kendi kendimizi düzeltmemizi istiyor.
Karşımızdaki şeytani gücü karşı bizim bir tek kozumuz var o da RUHUMUZU SATIL ALMALARI MÜMKÜN DEĞİL.
Başka söyledim ya insanın güç merkezlerini. Evet, nefsimizi körükleyerek şeytanla arkadaş olmamızı başarabilirler, yapıyorlar zaten. Sonra düşüncelerimize kontrol edebiliyorlar, bu da bilimsel olarak ispat edilmiş durumda.
Toparlıyorum, Müslümanlar mutlaka ruhlarını yani imanlarını sağlamlaştırmak, kaleyi korumak durumundadırlar. Ama iman kalemizde sürekli bombalanıyor. Şimdi biz ne yapacağız, yani Müslümanca nasıl yaşayabilirim ki? Sızlanışını duyar gibiyim.
Burada imamlar, öğretmenler, anneler, ustalara önemli görevler düşüyor. Çocuklarımızın ruhunu güçlendirmek zorundayız. Yani gerçek Müslümanlığı onlara öğretmeli ve yaşatmalıyız. Sağlıktan tutunda, israfa varana kadar tam bir Müslüman gibi yaşamalı ve yaşatmak için gayret göstermek durumundayız.
Evet camiler insanları kendine çekme yolunu bilmeli, bunun için diyorum imam hatiplere önemli görevler düşüyor. Sonra öğretmenlerimiz, güzel ahlakı özelliklede Efendimizin ahlakı ile ahlaklanmak adına çocuklarımızın ruhuna diri tutmalı. Yani çocuklarımız öğrendiklerini, davranış haline dönüştürmeli.
Bakınız okullar açılıyor, biz hep öğretim yapıyoruz, gerçek eğitim yapmıyoruz. Bunu öğretmenler odasında ki şuurlu her öğretmen bilir, farkındadır. Eğer hakkın hâkim olmasını istiyorsak, batıldan uzaklaşıp, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak zorundayız! Belki de bunu başaramıyoruz, ne dersiniz?
Kalın sağlıcakla.