Birey olmak doğuştan kazanılır.

Ancak birey kalmak ise sonradan kazanılan bir özelliktir.

Birey kalmanın en önemli şartı ve özelliği ise kişilikli, kimlikli ve karakterli olmaktan geçer.

Bu devirde kimlikli, karakterli ve kişilikli kalmak ise çok zordur. Bu zorluğu aşabilmek için sadece bulunulan anda mücadele etmek yeterli gelmemektedir. Çünkü son anda yapılan mücadele gerekli sonuçları getirmemektedir.

İnsanın, kişilik oluşumu için en önemli dönem hamilelik dönemidir.

Hamile kalındığı an ve sonrasın da annenin ve ailenin yediği lokmanın helal olması önemli yer tutmaktadır. Helal lokmadan oluşan kan bireyin genetik kodlarını geliştirir ve şekillendirir.

Helal lokma ile beslenen birey sağlam kodları oluşturur iken aynı zamanda hamilelik ve sonrası süreçte annenin sağlıklı ve huzurlu olması da bu kodları ve gövdeyi geliştirmektedir. Anne ve ailenin huzurlu ve mutlu yaşantısı anne karnındaki bireyin de mutlu bir kişilik kazanmasına katkı sağlamaktadır. Doğum öncesi ve sonrasındaki mutlu ve huzurlu aile ortamı insanoğlunda mutluluk ve huzuru yerleşik hale getirmektedir.

Mutlu ve huzurlu aile ortamının özellikleri 0 – 6 yaş arasında ev ortamında yaşandığında çocuğun özüne mutluluk ve huzur yerleşmektedir. İnsanlar özgüven ve özsaygı gibi olumlu ve temel özellikleri işte bu dönemde, bu yaşlarda kazanmaktadır. Bu kazanımın temelinde de huzurlu ve mutlu aile ortamı etkin rol oynamaktadır. Sonrasında ise sadece geliştirilerek ortaya çıkması için uygun ortamlar oluşturulmasının sağlaması gerekmektedir.

Çocuk bu dönemde çevreyi tanımak için kendi potansiyelini kullanmak ister. Ancak aile istenilen çocuk olması için katı kurallar koyarak o davranışları yapması istenir. Çocuk güçsüz ve zayıf olduğu için bunları gönüllü çoğunlukla da gönülsüz kabul eder. Sadece büyükler istediği için kabul edilen davranışlar yanlış şekilde öğrenilir ve uygulanır.

Bilim insanları bu yaş döneminde kazanılamayan özelliklere binaen “Problemli Çocuk yoktur, Problemli Aile vardır.” demektedirler. Ben bu kadar sert olamama rağmen bireyin kişiliğinin ve karakterinin şekillenmesinde ikinci önemli dönemin 0 – 6 yaş aralığının olduğuna inanmaktayım.

Üçüncü ve en önemli dönemin ise ergenlik dönemi olarak adlandırılan 11 – 25 yaş aralığını görmekteyim. Bu dönem insanoğlu için hem büyük çalkantıların yaşandığı hem de büyük beklentilerin olduğu yılları kapsamaktadır. Sağlam kişilik ve kimlik oluşturmanın yanında TEOG ve Üniversite Sınavlarına hazırlık süreçleri de insanoğlunu stres ve kaygı ortamı da süreci sekteye uğratmaktadır.

Bu dönem de akademik beklentinin de getirdiği stres ve kaygının yanında olumsuz anne baba tutumları da kişilik ve kimlik gelişimini ciddi olarak sıkıntıya sokmaktadır.

Anne baba olabilmek doğuştan kazanılan bir özellik değildir. İnsanların bunları çoğunlukla anne babalarından öğrendiği için istenilen düzeyde olumlu değişim ve gelişim sağlanmamaktadır. Olumlu anne baba tutumları olmayınca bu dönemdeki gence de olumlu davranılmamaktadır.

Rehber ya da model olma yerine emir verme, dikte etme şeklindeki davranışlar ise dönemin özelliğinden dolayı (asilik) ters tepmekte ciddi çatışmalar yaşanmaktadır. Çatışma ortamının verdiği huzursuzluk ve mutsuzluk üç şekilde giderilmeye çalışılmaktadır. Birincisi boyun eğme ve her şeyi kabul etme, ben diyemeden bize geçme iken ikincisi ise bizden kopup sadece ben’e geçiş yani aileden uzaklaşma ve kopuştur. Üçüncü yol ise her iki tarafın anne baba ve çocuğun daha demokratik tutumlar içinde özgürleşmesidir.

Aile bir şeyleri ister iken dikte etmek yerine konuşarak ve model olarak ortak kararlar almalarıdır.  Alınan bu kararlar kadar hatta daha fazla önem arz eden ise uygulama sürecinin takip edilmesidir. Baktığımızda insanlar mükemmel kararlar anlamaktadırlar.

Ancak bu kararlar uygulanmadığı için istenilen sonuçlar elde edilememektedir. Sakin ve disiplinli şekilde takip edilen ve düzeltmeler yapılarak güncellenen kararlar bir ay kadar sonra alışkanlık haline gelerek olumlu sonuçlar vermeye başlamaktadır.

Ergenlik döneminde aile ile çocuk arasındaki kuşak çatışması doğaldır.

Bundan 200 yıl ve daha önce ki yıllarda kuşaklararası çatışma dede ile torun arasında yaşanır iken artık anne baba ile çocuk hatta yaş farkları fazla olan kardeşler arasında yaşanmaktadır.

Anne baba anlayışlı ve sakin bir şekilde çocuk ile iletişim kurar ve ona olumlu örnek, model olur ise çocuk zaten istenilen/gösterilen davranışı içselleştirerek kazanacaktır.

Şahsiyetli evlat isteyenler öncelikle şahsiyetli davranmak zorundadır.

Anne baba evladından şahsiyetli olmasını ister iken kendisi müdür olmak ya da kalmak için her türlü yalakalığı, taklayı ve şaklabanlığı yaparak insan olmanın özünden uzaklaşmaktadır.

Anne baba, kula kulluk için her türlü tavizi veriyor ise çocuk gördüğü ve duyduğu bu davranışları içselleştirir. Sonraki yıllarda da yaşamının her anında bu ve benzer davranışları gösterir.

Çocuklar ergenlik dönemi sonuna kadar kişiliği ve kimliğinin % 90’nını oluştururlar.

Bu nedenle hamilelik sürecinde ve öncesinde anne baba yediği lokmanın helal ve haramlığına dikkat etmelidir.

Hamilelik süreci ve sonrasında ise stressiz ve huzurlu aile ortamı oluşturularak annenin bunu karnındaki ve doğan bebeğe yansıtması engellenmelidir.

Çocuğun çocuk olduğu bilinciyle davranılması ve ondan yaşının üzerinde duruş ve davranış beklentisinde bulunulmaması sağlıklı kişilik gelişimi için önelidir.

0 – 6 yaş arasında çocuğa yaparak, yaşayarak ve model olarak öğrenme ortamı oluşturularak potansiyelini fark etmesi sağlanmalıdır.

Özellikle 12 – 25 yaş arasında ise daha da özgür ortamlar oluşturulmalı ki kendi kanatlarının farkına vararak uçması desteklenmelidir.

Ergenlik dönemi sonuna kadar çocuk benden bize geçiş yaptığı vakit şahsiyetli bir kişi olmaktadır.

Kendi şahsına özgü hal kazanan birey neyi, nerede, nasıl yapacağını bilir ve gereğini yerine getirir.

Kendine özgü davranış kalıpları olan birey; gruba, cemaate, partiye, derneğe, … vb. göre değil o yapıların kendi doğrularına kattığı değerlere göre hareket eder.

Ne mutlu onlara ki; kulluğun sadece Hak’ka olduğunun bilinciyle hareket eder ve buna göre davranırlar.

Ne istediğimiz değil elde etmek için Nasıl davrandığımızdır. Şahsiyetimiz.

Vesselam.