“Eğer söz söyleyen adam, söylediği şeye samimiyetle inanıyor ve samimiyetle anlatıyorsa, taşlardan mavi çimen çıkardığını iddia etse de, kendisine inanacak kimseler bulunur.(Dale Carnegie)
Bu ay okullarımızda Değerler Eğitiminin konusu SAMİMİYET. Bu nedenle ve çevremde gördüklerimden dolayı bu konu üzerinde durma gereği hissettim.
Sözlük anlamı itibar ile : “İçten olma durumu, içtenlik; biriyle senlibenli, içlidışlı olma durumu.” Tanımlanın samimiyet kelimesi neredeyse kullanılmaz oldu, galiba sözlüklerde saklanmaya da devam edecek…
Açayım.
Eskiden bir insanın birkaç samimi olduğu yani sırları verebileceği bir dostu olurdu. Şimdi neden yok? Bu sorunun cevabını bizim eğitimci dostlardan birisini sordum, toplumda güven kaybı oluştu. Çünkü, Maraşlıların ifadesi ile Kıbrıs Meydanında bir yalan uydursan, anında Kayabaşı Mahallesinde gerçekmiş gibi konuşulur oldu. Yani günümüz insanı samimiyetten uzaklaştı. Sebebinin de inaçla ilgisi olduğunu düşünüyorum! Dedi.
İMAN İLE SAMİMİYETİN İLGİSİ VAR MI?
“İman, Hz Allah(cc)’ın Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’e bildirdiği şeylerin istisnasız tamamına kalp ile inanmak dil ile inandığını söylemektir.
Samimiyet ise; kişinin kendi düşüncelerini saklama ihtiyacı duymadan, en tabii haliyle ortaya koymasıdır.
Samimiyette fırıldaklığa yer yoktur. Yani, samimiyet Mevlana Hazretlerinin buyurduğu gibi ya göründüğün gibi olmak ya da olduğun gibi görünmektir.
Samimi insanın tüm tavırları doğal ve içinden geldiği şekildedir.Gerçek iman sahibi bir insan samimi olur. Samimi insan saygılı olur. Özellikle mukaddesata saygı kişinin kemale ermesini sağlar.
Kim, Hz. Allah(cc)’ın kitabına, peygamberlerine, evliyasına saygı göstermez; İslam’ın emir ve yasaklarını hafife alır; peygamberlerle, kitaplarla, meleklerle alay ederse o kişi İslam dairesinden çıkmış olur.
Samimi iman sahibi bir Müslüman kimi seveceğine kimden nefret edeceğine dikkat eder. Müslüman ahmak olamaz!
Onların kitabımız Kur’an-ı Kerim’e Peygamber Efendimiz(sav)’e gösterdikleri hürmete saygıya rastlamışsınızdır.
SAMİMİ İNSANIN MUAMELESİ DÜZGÜNDÜR
Dindeki en önemli ölçü samimiyettir. Kişinin bütün amelleri samimiyetine göre karşılık görecektir. Müslüman, iman, ibadet, itikat her alanında samimi olmalıdır. Samimi olmayan iman, ibadet ve amellerin Hz. Allah(cc) katında hiçbir kıymeti yoktur.Samimi olan insan öncelikle Hz.Allah(cc)’a, yaşadığı topluma karşı dürüst olur. Çünkü, Hz.Allah(cc)’ın her şeyi görüp duyduğunu, huzuru mahşerde zerre kadar iyilik veya kötülük yaptıklarının hesabını vereceğini bilir. Hz. Peygamber (sav); “Din, samimiyettir.” buyurmuştur. Kime Ya Resülullah diye sorulunca; Efendimiz (sav) “Hz. Allah(cc)’a, Kitabına, Rasulüne, Müslümanların yöneticilerine ve bütün Müslümanlara karşı’ buyurdular.”İslam, insanların samimiyetle iman sahibi olmalarını ve bu imanın gereği olarak Hz.Allah(cc)’a, Kur’an’a, Rasulullah(sav)’a, Müslümanlara ve onların yöneticilerine karşı dürüst olmalarını ister. Sayılanların birine yahut hepsine karşı gerek inanç olarak gerekse davranış olarak bu samimiyeti bozmak veya dışına çıkmak, Hz.Allah(cc)’a kulluğun dışına çıkmak anlamına gelir. İnsan için en büyük tehlike budur.İnanıyorum diyen kişilerin neye inandığını ve gereğini nasıl yerine getireceğini öğrenmesi ve yerine getirmesi gerekir. Çünkü imanın ve amelin esası samimiyettir.(Kaynak: İMAN VE SAMİMİYET - Ali Dutal)Bu bağlamda konuyu bağlayayım, Müslüman her haliyle samimi insandır, samimiyet ise insanın imanı ile parelel ve orantılı şekilde iner ve çıkar. Bu nedenle siz dost olarak imanlı insanları seçin, peki kalın sağlıcakla.