Bu gün yazıma dünyanın içine düştüğü karanlığı, gerikalmışlığı, en net şekilde ifade eden, FriedricheNietzsch ‘ in şu sözleriyle başlamak istedim… ‘’ Bir ülkede akıl ve sanattan çok servete değer verilirse bilinmelidirki, orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır.’’

Bu cümle sadece bir ülkeyi değil sanki bütün bir dünyayıanlatan bir cümle değil mi? Daha uzağa daha geriye gitmeye gerek yok… Hemenhemen Birinci Dünya savaşındanberidir, dünyamız inanılmaz bir savaş sarmalında, ölüm çukurunda yaşıyor gibi…Bu kanıya nereden vardınız? Diye soracak olursanız… Her gün dünyanın dört birköşesinden insanların ne kadar şaşalı yaşantıları olduğu, konfor ve lüksyaşamda sınırsız arzusunun ne kadar yükseldiği, bilim ve teknolojinin inanılmazseviyelere geldiği ( fakat ne kadar kötüye kullanıldığı)…  diğer taraftan, insanların bilimden - ilimdenne kadar uzak olduğu, cahillik - cehalet - açlıkla cebelleştiği, kan gölünedönen Orta Doğu’ da her gün yüzlerce insanın öldüğü gerçeği bizi böyle birkanıya varmaya zorluyor.

Bir tarafta zenginlik içinde yüzen insanlar, aşırızenginlikten yollarını şaşıranlar – sapıtanlar- kaybedenler diğer taraftayokluktan – yoksulluktan sapıtan yollarını şaşıran- kaybeden zenginlerin elindepiyon olan kurbanlar…  

İnsanlar derken bu yazdıklarım tabiî ki bütün genelikapsamıyor… Doğru düzgün kendi halinde yaşayan insanlarda yok mu?… Tabii kivarlar. Fakat onların gücü ve sesi o kadar cılız ve kısık çıkıyor ki duyulmuyorbile. Zaten, bu gözü dönmüş art niyetli insanlara da güçleri yetmez. Şuyaptıkları akıl alacak iş değil... Galiba… Ben senden daha güçlüyüm diye nispetyaparak, ispatlamak için yarışıyorlar…

Görünürde şöyle bir durup bakınca, modernleşen milenyumçağını yaşayan bir dünya… Fakat gerçeğinde kendi kanında boğulan bir dünya…Arakan Müslümanları öldürülüyor BirleşmişMilletler ( Gerçekten Bir- leş- miş Milletler… ) anca çağrı yapıyor. OrtaDoğu kan gölünde yüzüyor… Yine anca çağrı yapıyor. Rasyonel bir yaptırım uygulayamıyor.Lafla peynir gemisi – ‘’ Süt kesilmiş lor olmuş… ‘’ Yürümüyor…

Gördüğümüz kadarıyla ülke başkanları, ülkelerini çok iyiyönettiklerini düşünüyorlar…

Sorarım sizlere…’’İyi yönetmiş olsalar dünya bu halde olur mu?’’ Şu söze kulak vermek lazım… ‘’ Yalan öyle nüfuz etmiş ki insanlarındiline, ‘’ doğruyu söylemek gerekirse ’’ diye bir cümle kalıbı var.

Burada ülke başkanı ve lider olmanın ne kadar önemli olduğurealitesi ortaya çıkıyor. Şayet ülkeler – toplumlar, iyi yönetilmiş olsalardıdünya bu hale gelir miydi?

Çözüm ne? Öncelikle ülke liderlerinin dünyayı kan gölündeboğup- boğmamaya, dini siyasete ve devlet politikalarına alet edip etmemeye ‘’ KARAR ’’  vermeleri gerekiyor. Yani kandan, kanüzerinden kazanç kazanmaktan, uzaklaşmaları gerekiyor.. Liderler ve başkanlar,kandan uzaklaşmaya karar verdikleri an, yaşlı dünyamız,  yaşadığı bu karanlık çağı kapatıp yeni birçağa kapı aralayabilecektir. Böyle bir umut her zaman vardır… Ama.. Fakat …Lakin… Maalesef… İnsanoğlunun çektiği bütün acılar toplumları şekillendirenyönetici konumunda olan erklerin düşüncelerinde ve iki dudağının arasındaolduğu için… İnsanlık bunlara kalmış… Vah bizim halimize… ‘’ Veriniz kararınızı sayın erkler… En kötü karar bile kararsızlıktaniyidir… ‘’ Ne dersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşçakalınız.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk…‘’Unutmayın ki en büyük savaş, cehalete ve gericiliğe karşı yapılan savaştır.’’

Gazi Mustafa KemalAtatürk… ‘’ Din gibi temiz bir duygu, politika gibi kirli oyunlara aletedilemez. Din ait olduğu yerde, temiz vicdan sahnesinde yaşanmalıdır.’’