Bu yazıyı Cumartesi günü yazdım, yani seçim sonuçlarıyla ilgili bir bilgim yoktu. Dolayısı ile kim seçilirse seçilsiny, eğer vatandaş için çalışacak, bayrağımız için yarışacak ise şimdiden kutluyorum.

Ne mutlu kendisini. Çünkü Rab’bim ona hizmet etme imkanı vermiş bulunuyor.

Ancak, seçilme sorumluluğunu almak hiç de kolay değil, büyük vebali de vardır. Yetim hakkı dahil, herkesin hakkını korumaz ise vebal kendisinin boynuna olacaktır. Bunu da zaten kendisi biliyordur…

Aslında seçilmek büyük bir onurdur, çünkü iyi hizmet yaparsa, ülkesine, vatanına ve diğer kutsallarına dünyasını da ahiret hayatını da katkıları olacaktır. Ama tersini yaparsa, yandı işte! Bu nedenle çoğu sahabeler valilik görevi dahil bir çok devlet görevini almamışlardır.

Bu arada seçimi kaybedenlerde aslında kaybetmiş değiller, şahsen böyle böyle görmüyorum. Ne güzel, madeni cesaretleri ile ortaya çıkmışlar, demokratik mücadelelerine vermişler ama kazanamamışlar(!). Yoksa kazanmışlar mı?Siz sorunun cevabını düşünedurun, bir tespit daha yapıp esas konuma döneyim.

Değerli dostlar, bu ülkede artık birlikte yaşama kültürüne alışmamız gerekiyor. Bunun için, kimse bir diğerini fikrinden veya görüş ayrılığından dolayı kınamamalı ve kızmamalı. Kazananı tebrik edip, ona destek olmayı bilmeliyiz diyorum…

Seçim döneminde kimi zaman dostların bile gönlünün kırıldığına şahit oldum. Bunu yapmayın, hiçbir şey bir dostun yada akrabanızın kalbini kırmaya değmez. Böyle düşünmek ise olgunluk gerektirir!.

Bu vesile ile belediye başkanlarımıza, meclis üyelerine ve tüm muhtarlarımıza tekrar başarılar dilerim..

Şimdi esas konumuza dönelim.

AKİFİMİZ VE İNSAN

Dünyada neredeyse herşey insan odaklı, insanı iyi yetişmiş toplumlar medeniyet kurarken, diğerleri yokluk, huzursuzluk ve perişanlık içindeler..

Bunu Milli Şairimiz Akif’in hayatında görüyoruz. İsterseniz O’nun hayatından önce sizlere kısa kesitler aktarayım.

Yazar ve düşünürler O’nun çocukluğunu şöyle yorumluyorlar: “Akif’in  kişiliğine en çok şu üç şey tesir etmiştir. İçinde beş vakit namaz kılındığı ve Kur’an sesiyle dolan ev, ilimle buluştuğu mektep ve  yiğitlerin harman olduğu  mahallesi…”

Akif’in hayatına ve şiirlerine yön veren Kur’an, onun için çok önemliydi. Zira toplumun sıkıntıları dillendirirken, çareleri de Kur’andan alarak ortaya koyuyordu.

Ona göre (ve tabi ki tüm Müslümanlara göre) de Kur’an hep genç kalmıştır, asırlar aşıp gelen gençliğini hep korumuştur, bu günde tüm dünyaya yine bu gençliği ve gücü ile meydan okumaktadır…

O devir biliyorsunuz çok zor yıllara şahitlik yapmıştır. Dünya yıkılış, parçalanışa şahit olmuştur.

Osmanlı devletini yıkanlar içerde ve dışarda bayram ediyorlar. (şimdi onların çocukları yine aynı) İçerde ise gaflet ve delalet içinde olanlar bile vardı.(bugünkü gibi)

Ona göre, Osmanlı’nın yaşadığı sıkıntıların nedeni Kur’an yani İslam olamazdı. Olsa olsa sebeplerden birinin Kur’anı yanlış anlayap, yanlış yorumlayan ve yanlış uygulayanlardı…

Biliyordu ki, islam diininde cehaletin, tembelliğin, nemelazımcılığın, tutulculuğun ve batıl inançların yeri yoktu. Bu nedenle bir şiirinde: “ İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin,

Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için” demekteydi.

İnsan yetiştirmede anne ve baba çok önemlidir bilirsiniz. Akif’in en büyük şansı ailesidir. Neden mi? Öyle bir babası vardı ki Tahir Efendi, onları her sabah namazına başlarını sıvazlayarak   uyandırır, çocuklarını öper, koklar, elleriyle kahvaltılarını hazırlardı…

Mehmet Tahir Efendi, (1887) de vefat edince, bütün yük onun omuzlarına binmişti.

Ancak yılmadı, biliyordi ki, Efendimizin(sav) annesi ve babası da küçük yaşlarda vefat etmişlerdi. Onu böyle Rah’man(cc) pişirecekti…

Bu vefattan 1 yıl sonra da evleri yanar, ordada kalırlar. Yılmaz, doğru yolda devam eder, sonrasını bilirsiniz. Savaş yıllarında Anadolu geziler, düşmana karşı amansız mücadele verilir ve vatan kurtulur. Milletvekilliği, İstiklal Marşının yazılışı ve vuslata ermesi. Allah rahmet etsin…

Bu gün tüm çocuklarımıza O’nu anlatıyoruz, Efendimiz başta olmak üzere Cumhuriyeti kuranlara dualar ediyoruz.

Şimdi bize düşen, onların izinden gidecek imanlı bir nesil yetiştirmektir…

Peki kalın sağlıcakla.