Her seçim farklı bir heyecan olarak düşünen biriyimdir aslında lakin son demlerde farklı seçim atmosferleri yaşanmaya başlandı.

Neden her seçim öncesi adaylar birbirinin açıklarını arar yada bel altı vurmaya çalışır.

Neden her seçim öncesi savaşlar çıkarılmaya çalışılır?

Yada iftiralar atılır yada aile üzerinden vurulur.

Seçime neden Şaibe karıştırılmaya çalışılır, iftiralar atılır.

Son zamanlarda Seçim arefesinin yaklaşması ile birlikte her gün sosyal medya ve medya kanallarında KMTS seçimleri ile ve adayları ile farklı farklı söylentiler duyuyoruz.

Bildiğiniz gibi 19 kasımda seçimler var.

Bu noktada Mevcut Başkan’ın 1-2 toplantısına katıldım.

Birde Meslek Komitesi programına katıldım.

Son toplantıda özellikle vebal dolu konuşmalara şahitlik ettim.

KMTSO seçimleri hakkında konuşan Balcıoğlu, “Ben şehrimin insanlarına güveniyorum.

Doğru bildiklerini yapacaklarını düşünüyorum.

Bir şeyleri boyalayarak cilalayarak bir şeyler yapılamayacağını biliyorum.

Sonucun doğru olacağından hiç şüphem yok.

Hakkımızda hayırlısı olsun diye yola çıktık. Seçimde iki sonuçta olabilir” diyor ve açıklamalarında;

Bir seçimi onurunuzla kazanabilir, onurunuzla kaybedebilirsiniz de

İkisi arasında yüksek değerlilik açısından bir fark yoktur.

Seçim demek bir yandan çok anlamlı demokrasi göstergesi demek.

Oy verenlerin hür iradesine saygı göstermek demek.

Ama bir yandan da karakter tahlili fırsatı demektir.

Bir seçimi arkadan dolanarak türlü kurnazlıklarla kumpas kurarak da kazanabilirsiniz.

Kirli oyunlarla girdiğiniz seçimi kaybedebilirsiniz de.

Bu ikisi arasında da benim için değersizlik açısından bir fark yoktur” diyor.

Kendisi ve Ailesi ile kumpas olduğunu ifade ediyor.

Tabi zaman zaman duyuyoruz lakin vebal altında kaldığım nokta ise Kahvaltı programları…

Yani Meslek komitelerinin dertlerinin dinlendiği toplantılar.

Bu toplantılardan birine de bende katıldım.

üyelerin sorunları ve çözümlerine odaklanma noktasında yapılan bir organizasyon.

Hiçbir zaman seçim konuşulmadı, hatta seçim konusuna gelindiğinde kendisinin daha önce ifade ettiği cümle ‘Seçime 10 gün kala sahalara ineceğini o zaman konuşacağını’ ifade etti.

Ve orada seçim konusunu açtırmadı.

Mesele ben Yeme, içme içerikli tüketim ve hizmet komitesi toplantısına şahitlik ettim.

Ve orada konuşulanlar %1 ve %8 KDV oranlarının düzeni ve Turizm noktasındaki konular ve sıkıntılar dile getirildi.

Buna sektörde yer alanlar şahitlik etmiştir.

Bunun Şahitliğini Sayın Erdal Kanbur, Sayın Serhan Erdoğan Yılmaz, Sayın Gökhan Büyükdereli gibi isimler şahitlik etmiştir.

Toplantıda konuşulanların hepsi aklımda…

Lakin Basın toplantısında duyduklarım ise Sektör sorunları değil orada seçim konuşulmuş cümlesi idi.

Ya arkadaş bu iş vebal işi, lütfen yapmayın…

İftira atıp bizleri vebal altında bırakmayın…

Ben kendim bu işte kendimi suçluluk pisikolojisi ile yazdım.

Başkan Balcıoğlu konuşmalarında her toplantıya 1 gazeteci katıldığını ifade ederek bizlerin şahit olduğunu gösteriyor.

Evet o toplantıya katıldım ve orada olan olaylara şahit’im, lakin ben iftiraların tersine meslekle alakalı sıkıntıları duydum.

Hatta Başkan Balcıoğlu, sorunlara çözüm önerisi de istedi.

Ben Tekstilciyim, sizin sorununuza çözüm üretmek için Başkanım ama siz kendi sorununuzu bize iletir, birde çözüm noktasında fikir sunarsınız ufuk açarsınız bizde o ufuk üzerinden ilerleriz diyerek sektör temsilcilerine açıklamalarda bulunmuştu.

Bende öncesinde yargıladım, algılayamadım, sonrasında ise hak verdim.

Sıkıntının olduğu yerde birde çözüm yolu olmalı…

Herkes kendi işinin sıkıntısını bildiği gibi çözüm noktasının da bilir, çözmez ama çözülmesi için çalışır, çabalar üstüne bildirir, fikir sunar diye düşündüm.

Öyle de olmuştur umarım.

Bende konuşmalardan vebal kalmasında ben duyduğumu, şahit olduğumu yazayım da kim ne iftira atar ne yapar gerisi beni ilgilendirmez.

Kalın Sağlıcakla…