Çok sevdiğim öğretmenlik mesleğime ara vermek için bugün emeklilik dilekçemi okuluma sundum.

Şerefle ve son derece istekli olarak yaptığım bu mesleğe ara vereceğim dedim çünkü öğretmenlik, hayat boyu devam eder. Rabbim eğer fırsat verirse yine şu veya bu şekilde bu mesleği yürütmek istiyorum. Bunu da toplum öğretmenliği olarak gördüğüm, gazetecilikle sürdürme niyetindeyim...

5 Ocak 1981 yılında atamam yapılmıştı daha ilk gün gibi hatırlıyorum, o zamanlar muhasebecilikte yapıyordum, ikisi arasında bir tercih yapmak gerekiyordu, her ikisi de güzel mesleklerdi, hatta muhasebecilik maddi yönden daha cazipti ancak Rabbim gönlümü bu peygamberlik mesleğine yönetti.

Önce Isparta Öğretmen Yetiştirme Kursuna katıldık, 6 ay sonra Kahramanmaraş Yeni Yapan (Karataş) Köyüne tayinim çıkmıştı. Ne okul vardı ne sıra nede tahta. Bağışlayın bir evin ahırını muhtarın iki eski masası ve kırık sandalyeleri ile sınıf yaptık, yerler toz ve kokar vaziyetteydi. Öğretmenliği bırakıp, tekrar muhasebeciliğe dönmek istedim ancak olmadı, iyi ki de olmadı. Bugün binlerce gencimizin doktor, hâkim, avukat, öğretmen ve emeğe dayalı mesleklere yönlendirdik.

Bu süreçte 5 bin makale yazdım, bir kitap yayınladım (TANI), sonrasında 4 kitap daha yazdım ki bunlar eğitimin mutfağında bulunmuş bir eğitimci gözü ile oldu, inşallah bundan sonra ki süreçte bunları da bastırıp, öğretmenliğimin meyvelerinden birini daha toplamış olurum.

BIRAKMAK ZOR!

Bu mesleği defalarca bırakmak ya da erken emekli olmak istedim. Ancak fikirlerine çok değer verdim Ömer Paksu hocam, gazetede köşe yazarlığı yaparak, iyiliği emredip, kötülükten kaçındırma adına tebliğ görevimi yapmamı, bu arada öğrencilerimi de okutmak gerektiğini belirtti. Yani erken emekli olmama bir nevi müsaade etmedi.

Nedenine gelince, “BİR İNSANI KAZANMAK, ALLAH’IN RIZASINA KAZANMAKTI” Bunun için her gün dersten önce çocuklarımıza milli ve manevi değerleri kazandırmak adına yoğun çaba sarf ettim.

Çünkü eğitimin temel hedefi, kimsenin olmadığı yerde beni Allah görür, şuur ve bilincinde olan nesli yetiştirmekti. Bunun da çok faydalarını gördüm. Eğitimini üstlendiğim çocuklarımı dini bütün, vatansever, araştırmayı hedefleyen, anne ve babasına saygılı olması için gayret gösterdim.

Çocuklarımla hiçbir zaman bağımı koparmadım, yurdun çeşitli bölgelerinde seçkin meslekleri yapan yavrularımın evliliklerine varana kadar takipçi oldum, kutlamalarını yaptım. Sağ olsun onlarda bize saygıda kusur etmedi.

Çalıştığım hiçbir kurumda sorun olmadım, bir soruşturmam oldu, o da gazetecilik yaptığım için, bundan da bir ceza almadık.

ÇOCUKLARIMI KENDİM OKUTTUM

Allah bana 4 erkek evladı verdi, bunun 3’ünün öğretmenliğini kendim yaptım, iyi de yapmışım, en küçüğü de keşke kendim okutsaydım dedim, ancak yaşı küçük olduğu için alamadım. Nedeni, daha iyi tanıma imkânınız oluyor. Yanlış anlaşılmasın ben bütün öğrencilerimi kendi evladım gibi gördüm ve ilgilendim, hatta daha fazla ilgilendiklerim oldu.

Evet öğretmenlik gerçekten kıymetini bilinirse harika bir meslek, toplumların geleceği biz öğretmenlerin elinde; minicik yavruları rahatlıkla şekillendiriyorsunuz, topluma kazandırıyorsunuz.

Bu süreçte, özellikle ilkokul öğretmenliği branşını idealist gençlere tavsiye ediyorum. Parası mı? O konuda da birkaç kelam söyleyeyim. Öğretmen olduğum yıllardı bir gazetede; “Devlet memurluğu ne öldürür, ne güldürür!” diye bir haber okumuştum. Acaba haklılar mıydı?

Ama ben hiçbir zaman maaşımı hesaplamadım, kanaat ettim, verilen ile yetindim. Bugün de neyim varsa önce Allah, sonra devletin maaşı ile aldım. Dediğim gibi 4 çocuğumda üniversite okudular (okuyanlar var). Şükür olsun, evimiz var, otomobilimiz var, bunlar az şeyler değil, kral gibiyiz. Gözü doymayanlara sözüm yok. Ülkemi seviyorum, devletimi seviyorum ve yeni öğretmenlere çok çok çalışmalarını tavsiye ediyorum.

Dediğim gibi bundan sonra biraz dinlenip, sonra hangi eğitim çalışması yapacağıma karar vereceğim. Allah(cc) buyurur ki, “Bir işi bitirdikten sonra diğerine başla!” Rabbimin sözü başımızın üstüne.

Peki kalın sağlıcakla.