Şeytan adı üstünde, fırsatını buldu mu, kanına girer her türlü günaha kapı açar. Özellikle şeytanın büyüğü de dindar insanlara musallat olur. Hac’da bu dediğimi net olarak görürsünüz! Gidenlere sorabilirsiniz. Çünkü, hac sabırdır, hacıyı öfkelendirerek ibadetini bozmaya çalışır. Bunun için Allah hac da cidal etmeyiniz buyurur….
Bu günlerde yine iş başında, hiç durmuyor. Özellikle o hafta sonu yasağının olduğu gün bunu gördük, insanlar yapmaması gerekenleri göz göre göre yaptılar.
Şimdi dünkü yazımıza ilavi gelişmelerle devam edelim.
Koronavirüs ile birlikte dünyada yeni bir tartışma başladı. Koronadan nasıl korunalım dışında bu felaketin içinde bir düşünmemiz gereken nokta; bu virüsün doğal veya biyolojik bir virüs olmasının ötesinde önemli olan şu anda devletler ve küresel sermaye tarafından nasıl kullanıldığı ve virüs sonrası dünyanın nasıl şekilleneceği üzerine de ciddi değerlendirmeler yapılıyor.
Bu konuda felsefeciler hem siyasetçiler tartışmayı başlatmış durumda.
Daha öncesi yazılarımda: “2020’de başlayacak ve 2025’de hayata geçirilecek bir dijital devrimden söz edildiğini virüs öncesi ve sonrası bir çok defa yazmıştım.
Nereden biliyordum ki? Şöyle, toplumları değiştirecek etkileri ve dünyadaki haksız paylaşımı ve siyonizmin hedeflerini biliyoruz. Sonra okuyor ve araştırıyoruz. Bilgileri düğümlediğimiz de ise bir gerçeği ulaşıyoruz…
Burada yapay zeka teknolojisine sahip olanlar güçlü konumundalar. Adamlarla para var, şu yazdığımızı, evde konuştuklarımızı bile dinleyip hatta izleyebiliyorlar.
Bu çevreler bize sadece teknoloji ve sistem satmıyorlar, hayat tarzımıza, algımıza müdahale ediyorlar, “alamet-i farikalarımız”ı yok ediyorlar. Dinden uzaklaştırıyorlar.
Adamlar çalışıyor ve araştırıyorlarda, yeşil kağıdı basıp basıp, insanların emeğini sömürerek bunu yapıyorlardı, ancak olması gerekenin 5 katı piyasaya para sürünce yavaş yavaş sorgulanmaya başlandılar.Evet çalışıyorlar, araştırıyorlar, para hakim olmayı biliyorlar bütün bunlarda bir gerçek…
EN VAHŞİ KAPİTALİZMDEN SÖZ EDİLİYOR
Bugün de bir başka bilim insanının düşüncelerini sizlerle aktarmak istiyorum. Kendisi ANKA Haber Ajansı, TİKA, Dışişleri Bakanlığı ve ASAM’da (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi) çeşitli görevlerde çalıştı. ORSAM (Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi) kurucu başkanlığını yaptı (2008-2014). Ankara Politikalar Merkezi (APM) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütmüş birisi.
Hasan Kanbolat, geçtiğimiz günlerde özel röportajında diyor ki, koronavirüs ile dünyanın beklenmedik bir senaryo üzerinden hızla değişmeye başlamasına neden olacak gibi, zaten reel ekonomiden koparak balonlar oluşturmuş durumdaki spekülatif finans sistemine dayalı kapitalizmin çöküşe gireceği ve yeni bir aşamaya geçeceği öngörüsünde bulundu.
Ancak Kanbolat çok önemli bir konuya , aslında hepimizi ilgilendiren bir durumun altını çiziyor, bu getirilecek sistem zayıflara hayat hakkı tanımayan, safralarını atan 'vahşi bir kapitalizm' şeklinde ilerlediği görüşünde:
Bakın her alanda onlarla yarışalım da demiyorum. Siber tehdide karşı da yine aynı teknolojiyi kullanmamız gerek. Bunları sınırlı bir alanda, zaruret halinde kullanabilmemiz için bunların ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu işin bir ahlakı, bir hukuku, bir ekonomisi var. Yapabiliyoruz diye hemen yapamayız! Bu işin insan ve çevre sağlığı açısından etkisine bakmamız gerek. Bu işin bir fıkhı olmalı. Bir adım sonrasını da görmemiz, hesap etmemiz gerekir.
Şimdi dikkat buyurun! “Kendimize bir çeki düzen vermezsek işimiz zor. Korona olayı bir şok yapar da kendimize gelirsek ne ala. Yakında çip takmaya da gelirken, dijital para ile alışveriş de başlar. Parayı yine o merkezler üretir, evden iş, evden okul, ne işiniz var sokakta! Ölümü gösterip kısırlaştırmaya razı ederler. İlaç da onlardan gıda da.
Zaten büyük değişimler, büyük kırılmalar kriz sonrası dünyada gerçekleşiyor. Birinci ve ikinci dünya savaşları sonrası İngiltere’den Amerika’ya geçen liderliğin bu kriz sonrası olacağını düşünmüyorum.”
Eyvallah, demek ki çok ama çok önemli bir dönüm noktasındayız, her kişi ve kurum üzerine düşeni yapmalı.