Şiddet sarmalı… Şiddet uygulanarak yetiştirilen çocuklarbüyüdüler… Şiddetin kötü bir davranış kötü bir alışkanlık kötü bir huy- ahlakolduğunu idrak edebilenler şiddeti hayatlarından çıkartıp, yollarına öyle devamettiler. Şiddeti özümseyip kendi karakteri ile bütünleştirenler ise şiddetiaile bireylerine ya da kendinden zayıf gördüğü her hangi sıradan tanımadığı birinsana uygulamaktan kendilerini alamadılar… Birçok köşe yazımda bu konuylailgili yazdığım yazılarda ‘’ çocukları ve gençleri şiddetten uzaklaştırmakgerekiyor…’’ diye, belirtmiştim. Bizim gibi geri kalmış toplumlar da maalesef gerikalmışlığın en bariz göstergesi şiddetin toplumda sıradanlaşmış olmasıydı.Görüyorum ki şiddet bir hayli sıradanlaşmış… Bunda sadece toplum mu suçlu…Hayır… Kanunlarınızı şiddeti önemsemeyen boş kanun maddeleri ile doldurursanız,kanuni uygulamalarınızı şiddeti önemli bir sorun değilmiş gibi uygularsanız,toplum içerisinde şiddete meyilli, uçlarda yaşayan insanlar böyle meydanaçıkar…  Çözüm… Şiddet zemini oluşturansorunların ortadan kaldırılması ve kanuni düzenlemelerin yapılması ve tavizverilmeden uygulanmasıdır… Örneğin…Karısını öldüren bir adam altı- yedi yıl yatıp çıkmamalı… ağırlaştırılmışmüebbet hapis cezası alacağını bilmeli… Küçük çocukları öldüren tecavüz edenadi suç işleyen biri cezaevinde yatan diğer mahkûmların içeride temizlemelerine( yani öldürülmelerine ) bırakılmamalı… Ağırlaştırılmış müebbet cezasıalacağını içeriden hiç çıkamayacağını bilmeli…

Bütün hapishanelere bir fabrika projesi… Fabrikaların asıl hapishanelere kurulmasıgerekiyor. Gardiyanları mahkûm bekçisi konseptinden çıkarıp… Örneğin: kurulan fabrikalarda gözetimmemuru adı altında (gardiyan görevi) olabilir konumuna getirmek gerekiyor… Mahkûmlarıise üreten insan haline dönüştürmek gerekiyor. Hapishaneler de hüküm giymiş birmahkûm yıllarca tesbih sallayıp bir ileri bir geri adımlayarak boş boşdurmaktan başka bir şey yapmıyor… Hem fiziki hem beynen enerji sarf etmediğiiçin işlediği suçu düşünüp düşünüp kendini haklı görerek ve azılı bir suçluolarak hapisten çıkıyor… Azılı bir suçlu olarak da suç işlemeye devam ediyor. Buinsanları şiddetten uzaklaştırmak için hapishanelere yeni düzenlemelergetirilmesi ve bu insanları üreten insan haline dönüştürülmesi gerekiyor… yanibeynen yorulmadıkları için bedenen yorulmaları gerekiyor ki düşünmeye zamanlarıkalmasın… Örneğin her hapishaneye bir fabrika kurulsa hem hapishane giderlerikarşılanır hem de hapishane kendini finanse etmiş olur… ( millet olarak azılıkatilleri ve suçluları vergilerimizle beslemek zorunda değiliz…) hem de çalışanmahkûmlara küçükte olsa bir harçlık kazanmaları sağlanır… yani normal insankonseptinde yaşama alışkanlığı kazanma yönleri geliştirilir… Ayrıca üretilenürünlerin satışından devlet hazinesine katkı sağlanır. İnsanları şiddettenuzaklaştırır. Bütün hapishanelere bir fabrika projesi… Şayet başarı oranı nediye düşünülecek olursak üçte ikisinin şiddetten uzaklaşıp normalleşmesidir…

Ad koymak… Birçok ebeveyn… erkek veya kadıngelinleri veya kızları doğum yaptığı zaman… Erkekler… erkek çocuk doğduğu zamanaile büyüğü diye babalarının adlarını kız çocuk doğduğu zaman aile büyüğü diye,annelerinin adlarını koymak istiyor ve koyuyorlar… Çocuklarını büyütürkenkızgın veya öfkeli veya sinirli olduklarında çocuklarına pasif şiddetuygulamaktan kendilerini alamıyorlar… Örneğin: çocuğuna bir tokat attığı zamançocuğun adı kayınvalidenin adıysa kayınvalidesine tokat attığını düşünmüyor…Kayınpederinin adıysa kayınpederine tokat attığını düşünmüyor…  Ne alaka diyecek olursanız… Büyük insanlaradlarıyla yaşarlar… ‘’ Büyük insanların adları yaşasın…’’ diye, düşünülürken buyönü hiç düşünülmüyor…  Halk tabiriyle (Anamınadını koyalım babamın adını koyalım) diye, saçma bir ısrarcılık saçma birgelenek sürüp gidiyor… sonu ne olacaksa… Adı yaşasın adı yaşasın diye diyeyüzbinlerce aynı adda olan insanlar farklı farklı karakterlerde birbirininkopyası gibi yaşıyorlar… Aslolan çoktan ölmüş… kopyalar yaşamaya devam ediyor… BaşkanlıkSistemine geçildi. Ülkemiz için hayırlı olsun… Nedersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız.

John Mason: Seneşsiz biri olarak doğdun; bir kopya olarak ölme…