Sokollu, III. Murat zamanında da dış siyasetini değiştirmedi. Venedik ile barış içinde yaşamak Lehistan’ı Türk nüfuzu altında tutmak Avusturya ile savaşmamakla beraber Maksimilyan’ı daima zayıf ve Babıâliye bağlı bir vaziyette bulundurmak için elinden geleni yaptı. Afrika’nın kuzey sahillerini Türk nüfuzuna tabi kılmak Sokollu’nun değişmez ilkelerindendi. Bu siyasete ömrünün sonuna kadar sadık kaldı. III. Murat padişah olduğunda Venedik Cumhuriyeti tebrik için Cakopo Soranzo’yu gönderdi. Cakopo hem cülusu tebrik etti hem de Venedik’le yapılan anlaşmanın yenilenmesini istedi. Sokollu uygun gördü ancak anlaşma bedeli olarak devlete 54 bin duka altın istedi. Venedik bu bedeli ödedi. Bu tarihten itibaren Venedik’le işler düzeldi ancak Venedik Elçisi devletinden gelen emir gereği daha sonra paşaya kurulan komplonun içinde yer aldı. Venedik ile Osmanlı Devleti’nin anlaşma imzaladığını öğrenen Floransa elçi gönderip anlaşma yapmak istediğini bildirdi. Osmanlı Devleti bu isteği olumlu karşıladı. Sokollu’nun hazırladığı 28 maddelik bir anlaşma ile Floransa’da itaatini arz etti. Ancak elçi Divan-ı Hümayun’da ziyafetle ağırlanmadığı gibi padişah huzuruna da çıkarılmadı. Floransa’nın bu davranışlarla hakarete uğradığını düşünen elçinin de paşaya kurulan komploya katıldığı söylenmektedir. Sokollu’nun İnebahtı felaketinden hemen sonra meydana getirdiği donanma deniz kuvvetleri güçlü olan devletleri korkutmak için kâfiydi. Devlet İran harpleriyle meşgul olduğu gibi Kaptan Kılıç Ali Paşa’nın her sene elli gemi ile deryaya çıkışı düşmanları tamamıyla sindirdi. Donanma boğazdan çıkar çıkmaz Venedik, Malta, Sicilya, İtalya, İspanya sahillerinde büyük bir korku hüküm sürüyordu. Sokollu tersaneyi sürekli çalıştırıyor çalışmaların aksamaması için azami dikkat ediyordu. Konu daha da uzatılabilir ancak isteyenler tarih kitaplarından bu konuları daha detaylı olarak okuyabilirler. Buraya kadar yazdıklarımız zannederim yeterli olacaktır. Lakin konunun iyi anlaşılması için birkaç küçük not daha paylaşmakta yarar var. Mehmet Paşa Osmanlı Devleti’nin gücünün Artık son noktasına geldiğinin de farkındaydı. Ele geçirilen toprakların elde tutulması gerektiğini ve bunun için de daha fazla büyümemek gerektiğini söylüyordu. İran ile yapılan savaşın bir an önce neticelendirilmesi gerekiyordu ve artık devletin ilmi çalışmalar ve keşiflere hali hazırdakinden çok daha fazla önem vermesini istiyordu. Ordunun daha da güçlendirilmesi ve sınırların asla aşılamayacak boyutta tahkim edilmesi lazım geldiğini söylüyordu. Çünkü biliyordu ki batı asla vazgeçmeyecekti.
SOKOLLU MEHMET PAŞA’YI KİMLER ÖLDÜRTTÜ? Çekemeyenleri ve sevmeyenleri tarafından statükocu bir devlet adamı olarak görülmekteydi. Hakkında akla hayale gelmez iftiralar üretilip yayılıyordu. Paşanın muhalifleri aslında bir merkez tarafından idare ediliyordu. Onlara göre Sokollu Sadâret makamında kalmak için birçok oyunlar çevirmiş halkı muhalefet etmesinler diye rüşvetle susturmuştu. Güya yapılmak istenen her iyi teşebbüsün önünde o engeldi aslında boş hayallere inanmadığı hazineyi koruduğu adam kayırmadığı için hakkında bu kadar söylenti çıkarılmıştı. Söylentilerin aksine Sokollu Sadâreti zamanında ilim ve edebiyat müntesiplerini korumuş Osmanlı ülkesini cami, medrese, imaret, vakıflar, tekkeler ile süslemiştir. Aynı şekilde paşanın amcaoğlu ve 12 yıl Macaristan Beylerbeyiliğini çok büyük bir dirayetle idare eden Sokollu Zade Mustafa Paşa’da elinden geldiğince Osmanlı topraklarında imar faaliyetlerinde ve hayır işlerinde bulunmuştur. Devletin parasının kendilerine akmadığını görenlerin Vezir-i Azam’a düşman olması kaçınılmazdı. Şimdi burada Mehmet Paşa’nın eserlerinin bazılarını mevzunun iyi anlaşılması için yazalım.
Tarsus’ta ve Şam’da vakıflar, Drin suyu üzerinde köprü, Burgus’ta imaret, Edirne’de hamam, Kadırga civarında bir cami, caminin yanında medrese, şadırvan ve zaviye. Sokollu’nun bina ettirdiği cami Azap Kapısı Camii’dir. Vefatından 2 sene evvel (1578) yaptırmıştır. Şam’da kendi mülkü olan köylerin gelirleri ile Mekke ve Medine’ye su getirtmiştir. Sokollu kazandığı paranın aldığı maaşın hakkını tamamıyla vermiştir. Eserlerini yazmaya devam edecek olursak Lüleburgaz’da cami, Erdel Beçkerek’te bir cami, Dârûlkurrâ, imaret, han, çeşme ve köprü yaptırdı. Vişegarad’da Mimar Sinan’a bir köprü yaptırmıştır. Yine buraya yakın bir yerde kervansaraylarda yaptırmıştır. (DEVAM EDECEK)