Yazar Sadık Usta’nın hazırladığı Dünyayı Değiştiren Düşünürler serisinin son kitabı Kafka Kitap tarafından yayımlandı. Usta, 5 kitaplık serisinde çeşitli uygarlıkların felsefe ve uygarlık tarihine ışık tutuyor; tarihte ne yapılmış, ne yapmışlar da dünyayı  nasıl değiştirmişler” sorusuna cevaplarını aralıyor.  

Usta’nın,(Furkan Karabay ile bu söyleşi sosyal medyaya düşünce, değerli bir okuyucum da ilgimi çekeceği düşüncesi ile söyleşinin özetini bizimle  paylaştı, sağolsun.  İlk göz attığımda haber başlığı dikkatimi çekti, çünkü “SOL GELENEK, İSLAM UYGARLIĞI KONUSUNA BUGÜNE KADAR ÇOK AZ İLGİ GÖSTERMİŞTİ!”

Yani sizin anlayacağımız, bir solcunun gözü ile İslam uygarlığı ilk defa bu kadar yakından incelenmiş ve kitap haline dönüştürülmüş, bu nedenle de dikkate değer buldum.

Yazara gelen ilk soru şöyle; “Son kitabınızı İslam uygarlığına ayırmayı tercih ettiniz. Sol gelenekten gelen biri olarak İslam uygarlığını incelemek nasıl bir deneyimdi? Nasıl bir araştırma süreci yaşadınız?

Sadık Usta diyor ki; “ Ne yazık ki bugüne kadar ki çalışmalar da doğrudan birincil kaynaklara başvurularak yapılmamıştı. Türkiye’de bu konuda çalışma yapmış ve birincil kaynaklara başvurmuş isimlerse, üzülerek belirteyim ki İslam uygarlığına tarihselliği, yani kendi dönemsel koşulları içinde oynadığı rol açısından yaklaşmamış, aksine o günün uygulamalarını Batı merkezli bir perspektifle veya günümüzün aşırı siyasileştirilmiş (laikliği savunma adı altında) bakış açısıyla değerlendirmeyi gerekli görmüştür. Bu yüzden bu çalışma, en azından benim açımdan “bilinmeyen bir coğrafyaya” ayak basma” şeklinde bir durum olmuştur.

HEM LAİK-SOL HEM DE İSLAMCI ÇEVRELERLE ETRAFLICA TARTIŞTIM

Kitapta işlediğim tezleri temellendirme çabası, ilk başlarda benim de çok fazla derinlemesine bilmediğim bir alanda yoğun bir araştırma sürecine girmemi gerekli kıldı. Sol-laik kesimle olduğu kadar İslami çevreyle de yaptığım tartışmalar, bu alanda daha da derinleşmemi sağlamıştır. Yazım süresi bir buçuk yılı bulan bu kitap, bir bakıma tartıştığım bu iki kesime hitaben yazılmıştır. Sol çevreler genelde İslam uygarlığına olumsuz yaklaşır; olumlu yaklaştığını ileri sürenlerse yıllar içinde oluşmuş önyargılarının etkisinden kurtulamamıştır. Sol-laik-aydınlanmacı çevrelerin bilinçlerini belirleyen Turan Dursun, İlhan Arsel, Arif Tekin, Cengiz Özakıncı gibi yazar ve düşünürlerin temel tezleri şunlardır: “İslam’ın insanlık kültürüne herhangi bir olumlu katkısı olmamıştır. Aksine İslam, cahiliye döneminin özgürlükçü ortamını yok etmiştir(! Ön yargıyı görüyorsunuz değil mi?)

Usta devam ediyor, “Yine bu yazarlar, “özgün bir İslam felsefesinden bahsedilemeyeceğini, bu kapsamda felsefe tarihine herhangi bir katkıda bulunulmadığını, yapılanın sadece Yunan felsefesinin tekrar edilmesi olduğunu ve bunu da Yeni-Platonculuk üzerinden deforme edilmiş şekliyle yaptığını” ileri sürmektedirler. Bazı çevrelerse, “İslam felsefesinin ve düşünürlerinin özgün bir tez geliştiremediklerini” söylemektedirler. Dikkat edilirse bu tezlerin tamamı esas itibarıyla olumsuzdur.”(Yani sol düşünce İslam’a hep olumsuz baktı diyor!)

ÖN YARGI DEMEK Kİ DOĞRU DEĞİL

Bu söyleşi oldukça uzun, belki birkaç yazı daha yazabilirim. Ancak, görüldüğü gibi bugüne kadar İslam Medeniyeti hakkında, kimi yazarlar ön yargılı davranmış, İslam düşüncesini, daha doğrusu İslamı bir bütün olarak incelemedikleri için, bizim inancımızın “ÖZGÜN BİR FELSEFE” ortaya koymadığını iddia etmişlerdir. Bu nedenle de İslam’ın karşısında yer alan eserler yazmışlardır. Sadık Usta’nın değerlendirmesi çok farklı, yarın ve diğer günler yazacağım gibi. Bu yazarımız, İmam-ı Gazali, İbn-i Haldun gibi İslam düşünürleri de araştırmış, kitabında İslamın kendine özgü bir düşünce ve felsefesi olduğu kanaatine varmış…” Eseri okumaya devam ediyorum, Keşke, Risaley-i Nurları da okusaydı, dedim içimden, inşallah bundan sonra okur, bakış açısı daha da değişir.

Şöyle bağlayalım bu bölümü: “Geçmiş düşünce mirasa, İslam’ın kültürel ve uygarlık birikimine bir bilim insanı titizliğiyle yaklaşılmalıdır. Bilimsel ölçütler, bilimsel ahlak ve gerçek aşkı elden bırakılınca tarihsel hakikat de elde edilemiyor…”

Kalın sağlıcakla.