-Suriye'de Özel Harekat Polisliği yaparken, kendisine 'Sivilleri vur' emri verilince mesleğini bırakıp Türkiye'ye sığınan bir polisin hikayesini anlatacağım sizlere.
*
-Herkesin merak ettiği soruları kendisine tek tek sordum. Bir birbirinden şaşırtıcı ve çoğunu ilk defa duyduğum cevaplar aldım.
-Suriyeliler için gidip orada savaşsınlar, burada ne işleri var? gibi söylemlerin olduğunu ve kendisinin bunlarla ilgili ne düşündüğünü sordum. Savaşın çıktığı ilk yıllarda orada kaldığını, yaklaşık bir yıl savaştığını ancak sonrasında orada ki topluluklarında amacından saptığını ve kendisinin de bu yüzden ayrıldığını söyledi. İşin iç yüzünde farklı şeylerin döndüğü, oradaki örgütlerin parayı kim verirse ona çalıştığını belirtti.
*İşte Suriyeli Özel Harekat Polisinin savaşın çıktığı ilk günden sonra yaşadıkları;
''Ben başkent Şam’daydım. Bizi orda Dara’ya gönderdiler. Dara savaşın ilk çıktığı yerdi. Bize oradayken sivilleri öldürme emri verdiler. “Sivilleri öldürün, mermi sıkın“ dediler.
Arkamızda da Esad’ın askerleri de vardı. Arkamızda bize silah doğrulttular. Sıkmazsak bize sıkacaklardı. Ben sivillere değil havaya ateş ettim. Kimseyi vurmadım. Bizimkilerden sivilleri vuran vardı yani ben gördüm. 2 gün sonra ben onları çok katı gördüm, zulüm gördüm.''
*Oradan kaçmaya karar verdikten sonra atletle şortla çıktığını belirtti ve şunları söyledi;
''Nereye gittiğimi sordular. Sigara almaya gidiyorum dedim. Çıktım. O zaman da Suriye’deki polislerde sivil kimlik var, onu kullanarak Halep’e kadar gittim. Halep’te o zaman özgürlük isyanı daha çıkmadı, olaylar yoktu daha. 1-2 hafta sonra orası da karıştı. 4.ayın 26’sında 2011 yılında oldu bunlar ilk. Bizlerde daha silah yokken askerler geliyor, ya sivilleri evlerine gönderiyor ya da direnenleri vuruyor. Kadınlara tecavüz ediyorladı. Ben bunları bizzat kendim gördüm. Esad askerlerine her şey serbest. İstediklerini yapabiliyorlardı. Hiç kimse “neden yaptın“ demez onlara. Bende mazlumlara yapılan haksızlıkları görünce dayanamadım. Ben de 2012’de 1 Eylül’de geldim Türkiye’ye. Bombalayan uçaklar çoğalınca sınıra gittim. Türkiye de bizi içeri aldı. Resim aldılar. İsmimizi sordular. Ondan sonra kamplara getirdiler. Biz ilkin İmam Hatip Lisesi’nde 5 gün kaldık. Ondan sonra çadıra götürdüler.''
*ÖSO ile birlikte hiç savaşa katıldın mı?
-''Polisliği 2011’de bıraktım. O arada 1 yıl ÖSO ile savaştım. 2012’de Türkiye’ye geldim.''
*Peki ÖSO’yu neden bıraktın ve geldin?
''Maaş yoktu. Allah rızası için yapıyorduk. Destekçiler paracı oldular. Parayı verdiklerinde kiminle savaşmaları söyleniyorsa onunla savaşıyorlardı. Paralı köle gibilerdi. Ben paracı olmam. Ben Vatan için, millet için savaştım. Ben paracı olmadım. Olmam. IŞİD’le çok savaştık. IŞİD tam bir katil. Ama ben Esad’la savaşırsam ve sen benden desteği kesersen ben o zaman Özgür değilim. Öso şimdi kim para veriyorsa, onun yanında. Kim güçlü, o yer ediniyor. İlk başta Türkiye bize destek ve silah verirken, tam düzgündü. Ondan sonra Amerika destek verdi. O da destek verince istediklerinin yapılmasını istedi. Ben o zaman da bıraktım.''
*Türkiye’de Suriyeli karşıtı kedimin zaman zaman tepkilerini dile getirerek Suriyelilerin gidip savaşmasıyla ilgili söylemleri şöyle yanıtlıyor;
''Burada ailesi olanlar var. Eşi, çocukları… Onları bırakıp nasıl gitsin? Mesela ben eşimi, 5 çocuğumu bırakıp gidemem. Kim bakacak onlara? Yalnız olsam ailem olmasa şu an Suriyedeydim. Eşi ve ailesi olan Abdülkadir Saleh vardı arkadaşım. O öldükten sonra dedim “bitti“ Aileye bakacak baba varsa, ailedeki büyük gençler gitsin. Orda da asker kalmıyor. Ama bakacak kimsesi yoksa ailesini de bırakıp gidemez insan. Dengesiz gezen, suç işleyenleri ise değil oraya göndermek, tutun hapishaneye bile atın. Onlar adımıza ihanet ediyorlar. Ben öyle değilim, çoğumuz öyle değiliz. Sadece sizler gibi ekmek peşindeyiz. Onlara bakmak zorundayım.''
*Ülkedeki iç savaş bir gün biterse oraya dönmeyi düşünüyor musun?
''Tabi. Sonuçta burada benim dil yok. Oradaki sokakları bile özledim. Kalmadı zaten de, havasını da özledim.''
*Peki orada hiç yakınlarınızı kaybettiniz mi?
''Çok… Kardeşim, amca oğlu… Pek çoğu orada gitti… Babam burada rahmetli oldu. Kardeşlerim de var. 8 kardeşiz. Hepsinin ailesi var, çocukları var.''
*Kahramanmaraş’ta yaşamaktan memnun musunuz ? İnsanların komşuluk ilişkileri nasıl ?
''Gerçekleri söyleyeyim. İyiler var. Ama kötüler de var. Oturduğum evde çocuklarım dışarı çıkartmıyorum yanlarında ben olmadan. Başka çocuklar hemen dövüyorlar. Sadece Suriyeliyiz diye çocuklarımı dövüyorlar. Ama çok iyi olan, arkadaşım da var. Ama bazıları da çok kötü. Gerçekten söylüyorum. Çocuklarım çok dövüldü. Kardeş gibi iyiliklerini gördüklerimiz var. 6-7 yıldır tanıdıklarım var. Allah onlardan razı olsun.''
*Eklemek istediğin bir şey var mı?
''Sadece şu var ki, Suriyeliler olarak mecburluktan buradayız. Mutluluktan değil. Suriye düzelirse, burada kimse kalmaz. Yani özellikle ben söyleyeyim, ben giderim. Benim gibi gidecek olan da çok var. Burada kalmak isteyen de var. Benim abim burada vatandaşlık aldı. Ama savaş biterse o da gider.''
*Röportajımız ve soru cevaplarım buraya kadar. Bundan sonrası için yorumları sizlere bırakıyorum. Ülkesinde polislik yaparken, sivilleri vuracak kadar cani olsaydı bugün çok daha rahat bir hayat sürebilecekti...