Biri yalan diğeri gerçek iki dünya var! Böyle bildik, böyle inandık. Ancak biz öyle kullarız ki, gerçek ve ölümsüz dünyaya değil di, nedendir bilinmez yalan dünyanın peşinden koşup dururuz.

Sonra bir gün gelir, gafletimize, yalanlarımıza özetle bütün günahlarımızla karşı karşıya geldiğimizde de, ayetin ifadesi ile; “ Yarabbi, bizi o yalan(imtihan dünyasına) bir daha gönder bak, ben sana nasıl kulluk yapacağım, bir fırsat daha ver deriz, yakarırız ama yine ayetin ifadesi ile bize ‘hayır’ bu mümkün değil denir.

Yalan dünya deyince Ozan Arif’in o ünlü türküsü aklıma geldi. Ne diyor büyük ozan:

“Yalan dünya işte senden,

Aha geldim gidiyorum.

Kalanlara selam benden,

Aha geldim gidiyorum.

Var mı sana gelip kalan,

Baştan başa murad alan.

Varın yoğun hepsi yalan,

Aha geldim gidiyorum.

Dereyi aş tepeyi aş,

Sonu yoktur dolaş dolaş.

Günden güne yavaş yavaş,

Aha geldim gidiyorum.

Yalan dünya sana böyle.

Kimler konup göçtü söyle.

Ben de işte aynen öyle,

Aha geldim gidiyorum.

Gülemedim şöyle bir gün,

Senelerim geçti sürgün.

Gönül sevdiğine dargın,

Aha geldim gidiyorum.

Arif der ki bunca yıl ay,

Geldi geçti vay dünya vay.

Yaşamaksa yaşadım say,

Aha geldim gidiyorum!

İlk insandan bu güne bu dünyadan kimler geldi, kimler geçti. Ne genç bildi Azrail, ne koca. Sırası gelin tek tek götürüldü hesap vermeye.

Evet hesap günü de bizler için iyice yaklaştı, Rabbim herkese hayırlı ve uzün ömür versin ve son nefesinde, La İlahe İllallah diyerek, günahlarından özellikle de kul haklarından temizlenmiş olarak ruhunu teslim etmeyi nasip etsin.

Bu söze herkes amin der, derde yine gaflet içinde yaşamını sürdürür. Sanki ölüm sırası hiç kendine gelmeyecek gibi…

Vay, sorsan bir de akıllı olduğunu söyler. Oysa akıllı insan, imtihanını geçen insandır.

Bana soruyorlar, kaç yaşadın? 63 dakika diyorum, hatta daha az. Çünkü, ömür o kadar kısa ki, bir saat bile etmiyor!

Nuh(as), 950 yaşamış derler. O bile, hayatının çok kısa olduğunu söylemiş, hatta kendisi için doğru düzgün bir ev yapmamış.

Hakikaten öyle, günler bir bir geçiyor da farkında varmıyoruz. Bunun için, dostlar hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, her an ölecekmiş gibi de ahiret hayatı için çalışmak gerek. Kimileri buna hadis diyorlar, belki de öyle bilmiyorum ama doğru bir söz!

Ne demek istiyorum? Dostlar, insanın kendisine, çevresine, ailesine, Rabbine karşı görevleri var. Bu görevleri ihmal etmemek gerekiyor. Mesela namaz, dinin direği ve hergün hocalar 5 defa ezan ile bizi çağırırda biz yine kulak asmayız. Neden, çünkü nefsin gibi bir düşmanın var. Peki var mısın, yenmeye nefsini, gel bugün hemen namaza başla.

Peki kalın sağlıcakla.