Dünkü yazımdan sonra, tarım ve helal gıda üzerinde kafa yoran arkadaşlar kendilerince yazımıza destek olurken, bir yandan da yapılması gerekenlere değinmişler.

Uzmanlar diyor ya; İnsan ne yerse odur” ya da “ yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” Aslında bu söz beslenmenin insan üzerinde fizyololojik ya da psikolojik etkilerinden öte yemek yeme kültürünün sınıfsallığına işaret eder.

Tarım-1 başlıklı yazımı okuyan arkadaşlardan gelen mesajların da bir kaçını burada yazıp, sonra yapılması gerekenlere geçmek istiyorum.

Bir dostum diyor ki; “tarımsal destek ve teşviklerin yöntemlerinin değiştirilmesi gerek.

Tohumların kontrolü ve helal gıda denetimleri yapılmalı

Çiftçi kuruluşlarına doğrudan destek verilmeli…

Meyve üreticisinin en önemli sorunu depolama, boylama, paketleme ve satış kanallarının yetersizliği. Az sayıda büyük çiftçi soğuk hava deposu ve paketleme-boylama tesisi kurabilecek ekonomik güce sahip. Meyvecilikte küçük çiftçinin tek başına soğuk hava deposu ve paketleme-boylama tesisi kurması mümkün değil, bunun için çalışmalar yapılmalı…

Soğuk hava deposu, paketleme-boylama ve nakliye girdilerinin düşürülmesi ile hem fireler azalacak ve hem de aracıların aradan çıkarılmasıyla birlikte düşük fiyatlarla meyve sebze tüketiciye ulaştırılabilecek.

Dolayısıyla nüfusuyla orantılı olarak büyükşehir belediyelerine, ilçe belediyelerine onbinlerce, yüzbinlerce tonluk soğuk hava deposu ve içerisinde kasa üretimi, paketleme boylama olan entegre soğuk hava depoları yapılmalı. Bu sağlandığında üründe fire azalacağı gibi çiftçinin maliyeti de düşecek, pazarlama sorunu olmayan, aracı/spekülatör eline mahkum olmak istemeyen çiftçilerde daha kaliyetli ve daha fazla üretim yapacaktır. Doç. Dr. Resul Kurt, bu bağlamda çiftçinin beklentilerini şöyle sıralıyor.

BEKLENENLER

“- Türkiye’nin tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi.

- Çiftçilere Tarım Kredi Kooperatiflerinde doğrudan pompada indirim yapılarak yakıt maliyeti düşürülmesi, İlaç ve gübre fiyatlarında doğrudan desteklerle indirim sağlanması,

- Çiftçinin ve çiftçi kooperatiflerinin vatandaşlara doğrudan satış yapabilecekleri satış alanların belediyeler tarafından zorunlu olarak tahsis edilmesi,

- Yerel yönetimlere çiftçilerin ürünlerini depolayabilecekleri, gerekirse sertifikalandırarak kredi ve finansmanda kullanabilecekleri, meyve kasası üretiminden depolamaya ve paketlemeye kadar, soğutma sistemine sahip araçlarla nakliyenin bulunduğu tüm hizmetlerin verilebileceği lisanslı entegre soğuk hava depoları kurma zorunluluğu getirilmeli, buralardan hal benzeri satış imkanları sağlanmalı, ayrıca için bu alanda yatırım yapacak özel sektör şirketlerine ciddi destekler verilmesi,

-Yine nakliye masraflarını düşürmek ve bölgesel kalkınmayı desteklemek için zincir marketlere satış yaptıkları sebze-meyvenin en azından yüzde ellisini bulundukları bölgedeki çiftçilerden veya çiftçi kooperatiflerinden temin etme zorunluluğu getirilmesi ile tarımda sorunlar azalır ve fiyatlar düşer.”(1)

Koruyucu madde içeren, sağlıksız koşullarda saklanan ve pek çok kimyasal içeren gıdalar lezzet kılıfı altında sağlığı tehdit eder. Bu konuda devletin önleyici tedbirler alması kadar işletme sahiplerinin de gıda konusunda sosyal sorumluluk bilincine sahip olması önemlidir. Ve her yerde olduğu gibi burada da eğitim pusuladır.

Neyse ki kapitalist sistem açtığı yaraları sarmak için ‘sosyal sorumluluk’ gibi bir farkındalık cümlesi de ortaya attı da, az da olsa restoranlar yavaş yavaş daha bilinçli adımlar atıyor. Gündelik olarak müşterilere servis edilmeyen yemekler çeşitli kurumlara gönderilebiliyor. Biz de gittiğimiz restoranlarda artan yemeklerin ne yapıldığını sorarak bir müşteri duyarlılığı ortaya koyabilir, bu konuda bilinçli davranmayı teşvik edebiliriz.

Son söz: “Modern dünya, çıkan tüm çivilerine rağmen ancak bizim duyarlılıklarımız ve yaptığımız her işte insan-çevre ve toplum bilincini gözetmemizle daha iyi bir geleceğe doğru yol alabilir.

Her gün milyonlarca kişinin açlıktan öldüğü bir dünyada, insan gösterdiği  duyarlılık ve bilinç kadar insandır.”(1/Doç. Resul Kurt İstinye Ünv),(2-Kaynak Yazar H. Hümeyra Şahin)