“Hazret-i Ya‘kub’dan sorulmuş ki: ‘Ne için Mısırdan gelengömleğinin kokusunu işittin de, yakınında bulunan Ken‘an kuyusundaki Yûsuf’ugörmedin?” Cevâben demiş ki: “Bizim hâlimiz şimşekler gibidir; bazen görünür,bazen saklanır. Bazı vakit olur ki, en yüksek mevkide oturup her tarafıgörüyoruz gibi oluruz. Bazı vakitte de ayağımızın üstünü göremiyoruz! Elhâsıl,insan her ne kadar fâil-i muhtâr (istediğini yapmakta serbest) ise de,fakat O(cc) ol demedikçe hiçbir şey olmaz. Çünkü hüküm onun, Külliirade sahibidi O’dur.
Hüseyin Bahar Hocam sosyal medyayı doğru kullananlardanbirisi, bu bağlamd paylaştığı yazısınışöyle tamamlıyor. “ [Ve Allah (sizin serbestçe istemenizi) dilemedikçe, (siz)isteyemezsiniz!] sırrınca, meşîet-i İlâhiye (Allah’ın istemesi) asıldır kader hâkimdir.
Meşîet-i İlâhiye, meşîet-i insâniyeyi geri verir! ??? [Kader geldiği zaman göz kör olur!](kaidesi) hükmünü icrâ eder. Kader söylese; iktidâr-ı beşer (insanıniktidârı)konuşmaz, ihtiyâr-ı cüz’î (insanın irâdesi) susar!” (Mektûbât, 15.Mektûb)
Tekvir Suresindede,(28,29):“O(Kuran), ancak âlemler için, (ve) içinizden dosdoğru olmakisteyenler için bir nasîhattir! Fakat,âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz.” Buaçıklamaları dikkatlice tefekkür edip, aklımızın bir tarafına koyalım…
NEDENLER VE SONUÇLAR?
Şimdi de, SeyitKutup’tan birkaç soru ve değerlendirmeye yer vermek istiyorum: “Din, Allahkatından inmedi mi? Allah, herşeye gücüyeten değil mi? Öyleyse neden bu din, gücü sınırlı insanın, güç sınırlarıiçinde işlev kazanıyor sadece! Bu dinin ortaya koyduğu şeyler, neden insanzaafına muhtaç olur? Neden ondan etkilenir? Din insan çabasına neden ihtiyaç duyar ki?
Sonra… Neden dinve dine uyanlar, galip gelmez, bütün yüceliğine, inceliğine, bağımsızlığınarağmen, neden din bazen zayıflığı, bazen arzuları, bazen maddi etkenlerinağırlığı altında kalır. Dine uyanlar,Hak ehli oldukları halde, neden çoğunlukla, batıl ehli galip gelir?
Görüldüğü gibi bütün sorular, şüpheler, bu din yapısındabulunan ilk gerçeğin başlangıçtaanlaşılamamasından ya da göz ardı edilmesinden kaynaklanmakta.
Şüphesiz Allah,bu dini metodu ile yada başka bir yolla, insan fıtratına değiştirmeye elbettegücü yetendir. Fakat O, kendisinin bildiği bir sebepten dolayı buyapıda yaratmayı diledi. İstedikidoğruya ulaşmak, çalışmanın ve doğruya ulaşmanın bir ürünü olsun. (KaynakSeyit Kutup. Din Bu. S. )
İMAN GÜÇLÜ OLURSA
Bu bilgiler ışığında şöyle bir sonuca varabilir miyiz? İstersenizbiraz tefekkür edelim. Peygamber deolsanız, Allah(cc)dilemedikçe, hiçbir şey bilemezsiniz o bildirmedikçe. Kokualamazsınız, elinizi kaldıramazsınız, küçücük bir mikroba daha gücünüz yetmez. Hani derler ya, O dilemedikçe, yaprak bilekıpırdamız! Bunun içinde bir şeye niyet ettiğimizde, ‘inşallah!’ demek gerekmiş…
İnsan aynı zamanda ölümlü, hiç hükmünde ve aciz.Bedizzaman’ın şu dörtlüğüne dikkat buyurun:
“Fâniyim, fâniolanı istemem;
Âcizim, âciz olanıistemem.
Ruhumu Rahman'ateslim eyledim, gayr istemem.
İsterim, fakat biryâr-ı bâki isterim.
Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim.
Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumenisterim.”
Sonuç, kul hiç, Allah’ın ise herşeye gücü yetendir. Herşeye Kadir’dir,hüküm O’nun varlık O’nun. O,(cc) ol derse olur! O kadar. Peki bizyetersizliklerimizi nereye koyacağız? Neden, dine uyanlar galip gelemiyor? Aslında, bu iman zafiyetimizden veRabbimizin kullar için koyduğu kanunlara uymayışımızdan geliyor. Çalış diyor,çalışmıyoruz. Birlik olun diyor, dağılıyoruz, bölününüyoruz! Faizi yasaklar, çok yemeyi yasaklar, birlikolun der v.s. Biz O’nun emirlerine kulak asmayız…
Şunu söylemek istiyorum, din kalkınmaya engel değildirama biz dinimizin hakkını yerine getiremiyoruz. Temsilde sorunumuz var. Çözüm, Akif’in ifadesiile: “Allah’a dayan sa’ye sarıl hikmeterâm ol Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol.”
Kalın sağlıcakla.