Hafta sonu bağdayım, mevsim ilkbahar olunca fidan dikiyoruz…Bağı olmayan vatandaşlar parklara koşuyor, bir kısmı da ağaç altı arıyor, özel olsun diye. Bizim bağ Muhsin Yazıcıoğlu Parkı’nın hemen üzerinde olduğu için tatil günleri trafik yoğun, gezmecilerin biri geliyor, diğeri gidiyor. Zararı yok vatandaş gezsin ama çoçukların elinde birer poşet, o bağ senin bu bağ benim badem ağaçlarının başında, çağla topluyorlar. Komşunun malını korumak vazifemiz, gidip gençleri uyarıyorum. Haram diyorum, ses yok. Günah diyorum aldıran yok. Kızıp, taş atsan başın belaya girecek. Aile bakıyorum, baba bira yudumluyor. Anne, hiç aldırış etmiyor. Ancak içlerinden küçük kız, amca haklı diyor. Öğretmin söylemişti, başkaların ağacından meyve izinsiz yenmezmiş. Eve döndüm, Riyazet konusunu işlemeye karar verdim. Cumartesi günü kalp temizliği konusunu, biraz daha konuya derinlik kazandırıp yazayım dedim.
RİYAZET ve MÜCAHEDE Hatırlayalım, ne demiştik? Günahlar kalbi karartır. Günah işlemeye alışmış insanlar doğal olarak ibadet etme isteği kalmaz. Bunun için günahı silmek için iyilik ve ibadet yapmak lazımdır. Günah işlemeden iyilik ve ibadet yapılırsa kalb daha parlar, cilalanır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: “Bizim için, bizim uğrumuzda mücahede edenleri elbette kendi yollarımıza kavuştururuz.”[Ankebut 69]. Hocam anlatmıştı, “Riyazet, nefsin arzularını yapmamakmış. Yani nefis daima haramları istermiş. Öyle de, bunu günlük hayatımızda hep yaşıyoruz. Mücahede ise, nefsin istemediği şeyleri yapmakmış. Nefsimiz, iyilik ve ibadet etmemizi istemez. Ona, ibadet etmek güç gelirmiş. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır der büyüklerimiz. Yahya bin Muaz-i Razi hazretleri buyuruyor ki:”Riyazet dört şeyle olur: Az yemek, az uyumak, az konuşmak ve günahlardan gelen sıkıntılara tahammül ” Acaba kaçımız bu konuya dikkat ediyoruz? . Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Bildiği ile amel edene, Allahü teâlâ bilmediklerini de öğretir. [Buhari]
KUL HAKKI MESELESİ Bir insan, her türlü kötülüğü yaptıktan sonra, kalbim temizdir, diyemez. Bir insanın iyi veya kötü olması yaptıklarına göre değişir. Bir insan eğer hiç kimseye zararı dokunmuyorsa, elinden geldiği kadar herkese faydalı olmaya çalışıyorsa, Allahü teâlânın emirlerine uyup yasakladıklarından kaçıyorsa o insan hem iyi niyetli hem de temiz kalblidir. Fakat her kötülüğü yapıyorsa, Allahü teâlânın emirlerini yapmayıp yasaklarından kaçmıyorsa; ne kadar niyetim iyi, kalbim temiz, sen kalbe bak, dese de ona inanılmaz ve iyi biri olduğu asla söylenmez. Çünkü Hadika isimli kıymetli kitapta buyuruluyor ki:
Haram işleyenlerin, sen kalbime bak, kalbim temiz demeleri yanlıştır. Müslümanları aldatmaktır. Ancak dinin emir ve yasaklarına uyanın kalbi temiz olur. Öte yandan ibadetlerini yapan kimi insanlarda model olamıyor. Belki de en büyük sorunumuz burada. Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar artık terörle anılıyorsa, bu muamelemizin bozukluğundandır diye düşünüyorum. Şimdi, baba ve annesinin yanında, başkasının bağından çağla kopartıp diyen çoçuğu bu konuda nereye koyalım? Babaya ne diyelim? Anneye ne söyleyelim.
ÖĞRETMEN FARKLI DEĞER VERİYOR, AİLE AYRI OLMAZ Kİ Helal ve haramın dikkate alınmadığı toplumlarda her türlü sosyal sorun yaşanması doğaldır. Öğretmen arkadaş, çocuğa İslami değerleri vermiş, doğru yanlışları bir şekilde öğretmiş. Aile bu değerleri göz ardı ediyor. Ne olacak, üç beş çağla demeyin. Bize küçükken bir yumurtada çalsan, yüz yumurda da çalsan fark etsez, adına hırsız derler diyen annemi tekrar rahmetle anıyorum. Bir hatıramı daha anlatayım, küçüklüğümüzde yaz tatilinde çıraklık yapardık. Ustalar işyerinden ayrılırken, yere 1 tl atar, çırakları denerlerdi. Annem rahmetli bu konuda beni uyardı, ustamda hiç bıkmadan her seferdinde yere o parayı bıraktı… Diyeceğim şu ki, aileler çocuklarına doğruyu, yanlışı, toplumsal değerleri, kültürümüzü, dinimizin emir ve yasakları öğreterek öğretmene yardım olmalıdırlar. Belki sıra dışı bir konu oldu, hata yapmışsak affola, hadi kalın sağlıcakla.