Turizm ekonomi dışında, farklı yerlerde yaşayan insanlar arasında yakınlaşma olmasına neden olur. Kültürler artası iletişim artar, ülkeler arası barışa katkı sağlar.

Türkiye özellikle son yıllarda turizmi önemli ölçüde teşvik ederek dış turizm gelirlerini artırma ve bu gelirlerle ödemeler dengesi açıklarını kapatma politikası benimsemiştir.

Benimsemiş olduğu bu politikada önemli oranda başarı sağlayan Türkiye için ödemeler dengesini olumlu etkileyen en önemli kalemlerden birisinin turizm olduğu görülmektedir.

Turizmin diğer bir faydası ise birçok kişiye istihdam olanağı sağlamasıdır.

Türkiye'nin ithalat ve ihracat arasında oluşan bütçe açığı turizm gelirlerinin artmasıyla dengelenmeye çalışılmaktadır.

Türkiye; yıl boyunca çeşitli turizm etkinliklerine olanak sağlayan ılıman iklimi, zengin kültürel ve doğal değerleri ile seyahat endüstrisinde gittikçe daha popüler olan turizm merkezi haline gelmektedir. Turizm, bir yeri gezmek ya da doğal güzelliklerini görmek için çeşitli vasıtalar aracılığıyla yapılan seyahatlerdir.

İnsanların kültürünün gelişmesinde önemli rol oynayan turizm ülkeler için de kalkınmanın anahtarıdır “Turizm yolu, barış ve kalkınma yoludur “ sözü bu ifadeyi en güzel şekilde açıklamaktadır.

Son yıllarda global anlamda en çok tartışılan konu küresel ısınma ve iklim değişikliği konusu olmaktadır.

Turizm sayesinde insanlar, ülkelerindeki tarihi eserleri ve doğal güzellikleri, müzelerle de o ülkenin geçmiş tarihini ve kültür mirasını görme fırsatını bulur Bununla beraber turizm, insanın bakış açısını değiştirip genel kültürünü geliştirerek gelecekteki nesillere bilgi aktarma imkanı sağlar.

Turizm demek sadece gezip görmek değil, aynı zamanda o ülkeye ekonomik açıdan katkıda bulunmak demektir.

Boşuna dememişler “Turizm, bacasız sanayidir“ diye Turizmin gelişmesi için ulaşımın kolay ve konaklama yerlerinin çok olması gerekmektedir.

Bununla beraber ülkedeki insanların hoşgörülü, konaklama yerlerinin ise temiz olması şarttır.

Bir ülkeye gelen turist, hoşgörü ile karşılanmak, görmek istediği yere kolay varmak ve rahat etmek ister Unutmayalım ki ; ” Bir memnun turist, bin turist yollar” Elinde valizi, yüreğinde ve zihninde bin bir çeşit düşünceyle ülkemize gelen turist kültür ve medeniyet eserlerimizi gördükten sonra artık bizden biri gibi kendi ülkesine döner.

O, artık gönüllü bir barış elçisidir.

İşte turizm bizlere sadece maddi kazanlar değil, manevi ve kültürel kazançlarda sağlar.

Ne büyük bir zenginlik değil mi?

O halde gelin el ele bu zenginliği koruyalım, turizmi göz ardı etmeyelim.

Bir barış güvercini de bizler uçuralım ülkemizin göklerine…

Turizm sektörünün en önemli değerleri doğal, kültürel ve tarihi kaynaklardır.

Türkiye'mizin tarihi ve kültürel birikimi, dört mevsimin yaşandığı coğrafi yapısı, farklı doğal güzellikleri, ülkemizin her yöresinden birlikte kardeşçe yaşadığı, sıcak, misafirperver insanlarıyla büyük bir turizm potansiyeline sahip olduğu da bir gerçektir.

Kahramanmaraş Doğa Turizm’i, Yayla Turizmi gibi birçok alanda iddialı.

Kahramanmaraş Akdeniz’in İncisi, Doğu’yu Batıya bağlayan köprü…

Buradan yola çıkarak, Devletimizin de, turizme daha çok önem vermesi ve gereğince yaklaşması gerekiyor.

Sektörün ve ilgili bakanlıkların sırt sırta vererek çalışması şart.

Bürokrasinin daha hızlı çalışır ve karar verir hale getirilmesi kaçınılmaz.

Turizm sektöründeki dernek, birlik, vakıf gibi kurumların, “Tek enstrüman” olarak ses vermelerini sağlamak zorundayız.

Son yıllarda, “Turizm patladı” sözlerini, sık sık basında okuyor, medyada görüyoruz.

Şimdi soruyorum. Patladı da ne oldu? Pasta büyüdü de ne oldu? Ucuza kullanılan ülke olduk.

Tesis dışı alış verişler durma noktasına geldi, Bu sektörden ekmek yiyen, pek çok iş yeri, kapanmak zorunda kaldı.

“Pasta büyüdü,” diyoruz da, Türkiye’ye bir yılda gelen turist sayısı, yalnızca Eiffel Kulesi’ni bir yılda ziyaret edenlerin sayısına eşit!..

Paris’i bir yılda ziyaret eden turist sayısı da, Türkiye’ye gelenlerin iki katı.

Tüm Fransa’ya gidenler ise Türkiye’ye gelen turist sayısının dört katı!..

Öte yandan, saydığım yanlış uygulamalarla, bize gelenler, bırakınız çok şey bırakmayı, neredeyse, üstüne bir şeyler alıp götürecekler.

Peki ne yapmalıyız?..

Öncelikle, günü geçiştirmek düşüncesinden vaz geçmeliyiz.

Hemen kısa, orta ve uzun vadeli, en az 25’den başlayarak 50 yıllık master planlar yapmalıyız. Araştırma ve inceleme ile başlayarak, eğitimle devam eden, tanıtımı ihmal etmeyen master planını, satış ve pazarlama ile de en iyi şekilde değerlendirerek, ülkemizi “Ucuz Pazar” olmaktan kurtarmalayız.

Bir ülkeyi tanıtmanın pek çok yöntemi olduğunu bir kenera koyarsak, tanıtımın en kestirme yolu, Medya ile yapılıyor.

ABD, son 75 yılda, dünya insanına kendini bu yolla tanıtmayı seçmiş ve yüzlerce filmi dünya pazarlarına sürmüştür. Bunda da başarılı olmuştur. Komşumuz Yunanistan bu örnekten çok iyi yararlanmıştır. Türkiye’yi de dünyaya tanıtmak için, yerli ve yabancı ünlü sanatçılardan yararlanarak aynı yöntemi uygulayabiliriz ve başarılı olacağımıza da inanıyorum.

Sonuç olarak, hemen bugün başlayarak, hangi şart altında olursa olsun doğayı, çevreyi ve elimizde kaldığınca tarihi dokumuzu korumanın, önceliğimiz olduğunu bilmeliyiz.

Bu gidişata “DUR” diyecek olanın sadece devlet değil, her birimize de önemli görevler düştüğünü de idrak etmeliyiz.

Kalın Sağlıcakla…