Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi temelde (pay-as-you-go) finansman modeline göre işlemektedir. Aktif çalışanlardan ve işverenden alınan primlerden oluşan gelir, mevcut emeklilere veya hak sahiplerine emekli aylığı olarak ödenmektedir. SGK, 2022 yılında 389 milyar TL rekor transfere rağmen 40 milyar TL’ye yakın açık vermiştir. 
2022 yılının Ekim ayı verilerine göre aktif sigortalı çalışan sayısı 26 milyonu geçmiş durumdadır. Emekli sayısı ise 14 milyon civarındadır. Kayıt dışı çalışan ise 5 milyon civarında olarak ifade ediliyor. Uzmanlara göre sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği açısından önem taşıyan ideal aktif/pasif oranının 4 olması gerekiyor. Yani 1 emekliye karşılık 4 aktif sigortalı çalışan olmalı. Gelişmiş ve sosyal güvenlik sistemi oturmuş ülkelerde 3-4 arasında aktif çalışanın, pasif çalışana bakmak zorunda olduğu bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde bu oran 2022 yılsonu itibarıyla 2 civarında belirlenmiştir.  EYT düzenlemesinden yaralanacak 5 milyon kişinin ve bunlardan 2023 yılında 2 milyon 250 bin kişinin de aylık alanlara eklenmesiyle bu dengenin bozularak oranın 1,5 dolaylarına düşmesi öngörülmektedir. 
Diğer taraftan SGK, aktif sigortalılar, emekliler ve bağımlılarla birlikte 75,5 milyona yakın kişiye sağlık hizmeti vermektedir. Bu sayı da nüfusun yüzde 89’u demektir. 
Sosyal güvenlik sisteminin ülkemizin geleceği açısından en önemli konulardan biridir. Sistemin sürdürebilirliği açısından gereken yasal ve idari düzenlemelerin yapılmalı, aksayan yönler –her daim vurguladığım gibi- ortak akıl ve tecrübelerden yararlanılarak iyileştirilmelidir. 
Türkiye’de Emeklilik
Emeklilik dönemi, insan hayatındaki önemli değişim dönemlerinden biridir. Emeklilik, uzun yıllar üretime katkıda bulunan insanın aldığı mükâfattır demek yanlış olmaz. Emekliliğin hukukî, ekonomik, fizikî ve psikolojik boyutları vardır. Hukukî boyutu emekli olma hakkına, ekonomik boyutu emeklilik ikramiyesi ve aylığına, fizikî boyutu güç kaybı ve sağlık sorunlarına, psikolojik boyutu ise statü ve saygınlık kaybı noktalarına dikkat çeker.
Türkiye’deki emeklilik sistemi, zorunlu emeklilik sigortası ve gönüllü bireysel emeklilik sigortası olmak üzere iki türlüdür.  Zorunlu emeklilik sigortasının işleyişinden yukarıda bahsettiğimden burada tekrara girmeyeceğim.  
Bugün için toplamda yaklaşık 14.3 milyon katılımcı ve 362 milyar liralık bir fon büyüklüğüne ulaşan Bireysel emeklilik sisteminde (BES) kişiler kendi istekleri doğrultusunda emeklilikte maddi destek alabilmek için belirli bir prim öderler. 
Bireysel emeklilik modelini ilk uygulayan ülke, 1980’li yıllarda Şili olmuştur. BES, 2000’li yıllarda daha popüler hâle gelmiştir. Türkiye de 2003 yılında BES’i uygulamaya geçiren ülkeler arasında yerini almıştır. Hem BES fonlarının sağladığı yüksek getiri hem de devletin yüzde 30’luk katkısı bu teşvikten yararlanmak isteyenlerin sisteme hücum etmesine neden olmaktadır. 
Türkiye’de 1 Ocak 2017 tarihinde uygulamaya konulan yasal düzenlemeye göre, çalışanlar ve işverenlerin yaptığı aracılık ile Bireysel Emeklilik Sistemi’ne otomatik olarak katılım sağlanıyor. Diğer ülkelerle bizim aramızdaki fark onlarda işveren de sisteme katkı sağlıyor, bizde sadece çalışanın maaşından yüzde 3 kesilerek BES’e aktarılıyor.  
BES hesabınıza yaptığınız katkı payı ödemeleriniz, sizin seçtiğiniz emeklilik yatırım fonlarında değerlendiriliyor. Bu fonların içinde yatırım aracı olarak faiz, repo, devlet tahvili, hazine bonosu, hisse senedi, döviz ve altın var. Emeklilik hakkını elde ettiğiniz zaman BES’teki birikimlerinizi toplu ya da belirli sürelerle sınırlı olarak aylık şekilde alabilirsiniz. Devlet katkısı, ödediğiniz BES katkı payınız oranında yükseliyor. Bu katkıya ek olarak sunulan emeklilik yatırımı fonları ise anaparanıza eklenir ve birikiminizin daha da değerlenmesini sağlar.
Emekliliğe hak kazanabilmeniz için gerekenler ise şöyle: Asgarî on yıl sistemde kalmak ve 56 yaşını doldurmuş olmak…
Son olarak, yüzde 30 devlet katkısı her ne kadar hatırı sayılır bir rakam gibi gözükse de enflasyon karşısında yeterli olmayacağı gibi, Kur korumalı mevduata benzer bir uygulama ile BES’in enflasyon karşısında ezdirilmemesi ve aradaki farkın kapatılmasının daha doğru bir yaklaşım olacağı kanaatindeyim.
Bol kazançlı günler…