Hayat seçimlerden ibarettir. Neyi seçtiğimizi ve kimi seçtiğimizi bilmek bu hayatın sorumluğunu almamıza yardımcı olur. On sekiz yaş öncesi genel olarak seçimlerimizi ailelerimize birlikte almış olabiliriz. 18 yaş sonrası neyi isteyip istemediğimizin cevabı kendimizde saklıdır. Bazense hayat, seçemediklerimizden ibarettir. Yanlış bir iş, sevgili ve eş seçimi de zamanınızı ve hayata bakış açınızı etkiler. Sadece kendiniz etkilenmez ve çevrenizdeki birçok insan bu karardan nasibini alır. Kalbimizde birçok parçamız vardır. Küçükken oluşmuş bu parçalar bizi biz yaparlar. Çok hırçın veya çok sessiz parçamız yetişkin olduğumuzda da kendini ilişkilerde gösterir. Bu bozulmuş yani travmatize olan yanımızdır. Bu yanımızla sağlıklı ilişkiler seçemeyiz. Travmatik tarafımıza eşlik eden yaralı kişileri buluruz. Hangimiz bir kartalız ki yaralı olmayanı bulalım ? Hepimizde az çok yaralı olan taraf var. Benim bahsetmek istediğim şey gerçekten travmalarınızla seçim yaptığınız insanların size zarar veriyor olmasıdır. Ben sevilemem, çirkinim , yetersizim, beceriksizim, hayal kırıklığıyım vb. Birçok inanışlarınız varsa bu inandığımız parçalar hayatınızın bir alanında kendini gösterir. Diyebilirsiniz ki neden hep aynı tip insanları buluyorum. Neden canımı yakan ve bana uyumlu olmayan kişileri tercih ediyorum? Aslında bu durumun travma yaşantımızla çok ilgisi var. Sevgili meslektaşım Musa Ballı’nın bu konu ile ilgili metaforunu sizinle paylaşmak istiyorum. Şöyle;

Cebinde 50 TL paranız var. 50 TL ile yemek yiyebilir misin ? Hayır yiyemezsin. Gidersin en ucuz lokantaya girersin ve benim kısmetim ancak bu kadar dersin şükrederek yemeğini yersin. Ama cebinde 500 TL varsa istediğin lokantaya göre istediğin yemeği yersin . Beğenmediğini yemezsin.

Yaşadığın travmalar, cebinde 500 lira varken senin cebinde 50 TL olduğuna seni inandırır ve senin cebinde 500 TL olduğu halde gidip 50 liralık yemek peşine düşersin çünkü cebinde 50 lira olduğunu sanıyorsun ve karşıdaki esnaf da bunu fark ederse senin uyanmanı istemez sana tavuk döneri 300 liraya verir sen de ucuza aldım diye sevinirsin.

Tabii senin gibi cebinde parası olduğu halde parası yok zanneden bir müşteriyi hiçbir esnaf kaçırmak istemez. O yüzden seni manipüle ederler ve senin yaşadığın travmaların benzerini yaşatmaya devam ederler ki uyanmayasın. Bir yem karşılığı sağmal inek gibi süt vermeye devam edersin .

Bu metaforu tekrar tekrar okudum. Travmatik seçimlerimiz bizim suçumuz değil. Manipüle edilen birisiyseniz ,karşınızdaki muhtemelen size uyumlu birisi değildir. Manipüle edenseniz kendinizle ilişkinizde bir sorun vardır. Bu metaforun umut verici tarafını aldım. Sandıklarımız değişebilir. İnançlarımız değişebilir. Sevildiğimize ve değerli olduğumuza dair inanışlarımız değişebilir. İçimizdeki sorunlu parçalarımız büyür ve gelişir. Ya bunu karşınıza çıkan insanlar öğretir ya da terapilerle öğrenirsiniz. Er ya da geç herkesin ölmeden önce kendi değeri bir şekilde gelişir. Sorunlu parçalarınızdan daha büyük olduğunuzu ve seçimlerinizin hep var olduğunu unutmayın. Virginia Satır ‘in dediği gibi öz değerinize uyumlu olana ‘evet’ , uyumlu olmayana ‘hayır’ deme hakkınız yani evet hayır madalyonunuz hep vardır. Seçimlerinizi size uyumlu insanlarla birleştirmeniz dileğiyle .