Türklerin her yerde, her zaman bozgunculara karşı mücadele verdiğini, hem alp hem eren yani Alperen olduğunu anlatan M. Kemal Öke, bugün Suriye'deki çocukların Türk askerini görünce koşarak kucaklamasının Alperen ruhunun devam etmesinden kaynaklandığını söyler.
Diline sağlık hocamızın, bu sözleri 25.10.2019 tarihindeki açıklamasınra yer aldı; yerinde gördüğüm içinde bugün köşeme taşımak istedim.
Öke diyer ki: “Dünya hiçbir zaman bu kadar kötü bir dönem yaşamadı, teknolojinin insanın kalitesini yükseltmediği tam tersine kötüleştirdiği bir yüzyıl yaşanıyor.
Vallahi çok doğru, çünkü insanlık hiçde iyiye gitmiyor, bir yanda zenginler, diğer yanda kuru ekmek bulamayan fakirler.
Neyse biz hocamızın açıklamaları ile devam edelim.
Dünyanın, kalitesizleşmesinden, çirkinleşmesinden Batı medeniyetinin sorumlu olduğunu savunan Prof. Dr. Öke, "Bu yüzyılda yükselen en büyük trend nefret söylemi, linç telakkisi ve kan tutmasıdır. Bu uluslararası perspektifte füzelerden ve ekolojik yıkımdan çok daha önemli. İnsan kendi türünü yok etmeye başladı. Zihinsel ve spiritüel obezitenin hakim olduğu bir dönemdeyiz. Batı toplumunun dünyayı getirdiği noktadır bu. Batı tarihi sömürgecilikle başlar, köle ticareti ile devam eder. Bu emperyalizm bütün ülkeleri bölmüş, parçalamış, yok etmiş ama kendisi de mutlu olmamıştır." diye konuştu.
SEN HAZRETİ PEYGAMBER'İN ÖVDÜĞÜ MEHMETÇİK'SİN
"Türklerin tarihine baktığınız vakit, soykırıma uğramışlar ama soykırım yapmamışlardır. Şu anda dünyanın ihtiyacı olan değeri savunan ve yaşayan bir milletiz. Nedir bu değerler? Cengaverlik, mertlik, cömertliktir. Biz, kılıç ehliyiz, kılıcı güzel kullanırız. 'Kılıc-u ney' derim ben ona. Her kılıç ehli bu kılıcı nerede ve nasıl kullanacağını bilmez. Türkler bilir? Çünkü biz kılıcımızı ney sesi ile kullanırız. Ney insanı, 'insanı Kamil'dir'. 'İnsanı Kamil'in eline o kılıcı verdiğiniz zaman kime kılıcı çalacağını biliyor, kime kılıcın çalınmayacağını da biliyor.
Türkler, her yerde her zaman bozgunculara karşı mücadele etmiştir. Alperen olmuştur. Hem alp olmuştur hem eren olmuştur. Anadolu evliyaları Sarı Saltuklar, Gül Babalar tahta kılıçlarıyla ordunun yanında yer alır ve 'Evladım, sefere gittiğin yerlere nizamı alemi, nizamı ilahiyi götürüyorsun bunun bilincinde ol. Barışı götürüyorsun. Sen insanların barış içinde bir arada yaşayacakları bir düzeni kurmaya gidiyorsun, sen lalettayin bir asker değilsin, sen Hazreti Peygamberin övdüğü o 'Mehmetçik'sin.' derlerdi. Yani Muhammedi bir neslin kültürünü genlerimizde taşıyoruz."
DÜŞMANI, ITRİ'NİN SALAVATI İLE BARIŞA DAVET EDERDİK
Prof. Dr. Mim Kemal Öke, dünyanın hızla maddi ve manevi bir kıyamete doğru gittiğini ancak Türklerin kaybolmaya yüz tutan bu değerleri dünyaya aktarmaya çalıştığını söyledi.
Türk ordusunun, Itri'nin segah makamındaki tekbir ve salavatıyla düşmanı barışa davet ettiğini anlatara şunları kaydetti: "Sabahın erken saatlerinde bir bakıyorsunuz Türk ordugahında birdenbire bir ses yükseliyor 'Allah'u ekber Allah'u ekber' arkasından bir salavat, 'Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin' adeta kamışların kımıldaması gibi o neyler, müzik, ses. O zaman, 'Bunlar düşman olamaz. Bu kadar zarif, bu kadar ince, bu kadar hassas, bu kadar sanata düşkün bir milletin elinde ölmek değil, yaşamak lazım.' diyorlar.
Bugün Suriye'de aynı durum yaşanıyor. Suriye'deki çocuklar bizi kucaklıyorsa, bu bizim ruhumuzdan dolayıdır. Yani Türkleri Türk yapan içindeki ruhtur. Bunu da bize Cenabıhak lütfetmiştir, yani nuru Muhammediye. Her yere bu nefesle gidiyoruz. Dünyanın nefese ihtiyacı var. Keşke bu sadece Suriye'de kalmasa, bu nefesi her yerde işitseler. Bencilliklerinden, katılıklarından, kabalıklarından ve şiddet azmanı olan bir obeziteden kurtulsalar da iyilik senfonisine gelseler."
Türklerin dünyaya iyiliği hatırlattığını vurgulayan Öke, şöyle devam etti:
"Bu dünyadan Türkleri çekin; dünya, uluslararası güç ve iktidar çatışması yaşanır hale gelir ve Armageddon dediğimiz kıyamet savaşı başlar. İşte bu yüzden bizi sevmiyorlar. “
Yazının tamamını okumanız dileğiyde, selam ve saygılar…