Türkiye’de yıllardır yuvalanmış terör örgütleri var ve yıllarca bu terör örgütlerine karşı mücadele verilmiştir. Bu terör örgütleri içerisinde çoğu marjinal gruplar olarak ortada kalmış ve milletin hiçbir kesiminden destek görememiştir. Ama 21. Yüzyılda hiçbir örgütün başaramadığı bir başarıyı Fetö  terör örgütü sinsi plan dahilinde çok farklı yöntemleri uygulayarak bugün Türk milletine en büyük zararı vermiştir. Tuzun kokmaya başlamasına neden olan terör örgütü FETÖ’dür. Fetö terör örgütü önce din, İslam kisvesi altında ortaya çıkmıştır. Dini söylemlerle basın ve medya aracılığıyla adeta yüz binlerce insanları avuçlarına almışlardır. Sonra bu örgüt öyle dahice planlar yaparak halkın tüm katmanlarına yayılarak kendilerine yandaş bulmuşlardır.  Bu örgüt yapılanması bukalemun gibi hızla her platformda  kendine yer bulmuştur. Bunların en büyük kozu sabır olmuştur. Bunlar iş adamlarından -siyasilere, hukukçulardan- emniyet personellerine, askerlerden- öğretmenlere yani kısaca en etkili katmanlardan çok sayıda örgütlerine yandaş katmışlardır. Bu örgüt öyle ki her alanda başa oynamaya başlamıştır. Bunlar dünyada eşi benzeri görülmemiş entegre bir hareket modeliyle ülke içinde ve dışında büyük kamu oyu oluşturabilecek güce erişmişlerdir. Öyle ki siyaset alanında, yargıda, eğitim alanında, basın ve medya alanında, bankacılık sektöründe, Emniyet müdürlüğünde, TSK’da aklınıza hangi kurum gelse orada çil yavrusu gibi dağılmış Fetö teröristleri vardı. Bu Fetö terör örgütü kimleri kandırmadı ki? Siyasetçilerden dönemin Başbakanı, Bülent ECEVİT, Turgut ÖZAL, Süleyman DEMİREL, Necmettin ERBAKAN, Tansu ÇİLLER, Mesut YILMAZ, Bülent ARINÇ ve en son R.Tayyip ERDOĞAN’dı… Enteresan olan o dönemde bunların haşhaşi olduğunu fark eden tek siyasetçi  dönemin Başbakanı ERDOĞAN olmuştur. Buna rağmen bu terör örgütü yapılanmalarına ve eylemlerine devam edebilmeleriydi.  Fetöcü terör örgütü ifşa edilmesine rağmen bulundukları mercide çok iyi kamufle olabilmeyi  başarmışlardır. TSK’da yüzlerce subayların çeşitli darbelerle uzaklaştırmasına vesile olmuşlardır. TSK’nin Kozmik oda baskını,  Ergenokon ve Balyoz  baskınları ile TSK’yi maksimum seviyede  yıpratmayı başarmışlardır. Hemen akabinde Hükümet karşıtı vatandaşları organize ederek Gezi olayları ile Türkiye’ye ekonomik, asayiş, huzur ve itibarına büyük zaiyatlar vermişlerdir. 17-25 Aralık halk ayaklanmaları, ve en son 15 Temmuzda darbe girişiminde bulunmuşlardır.  Bu haşhaşiler ERDOĞAN’a rağmen Genelkurmay başkanı, Cumhurbaşkanı baş yaverliğine kadar yaklaşabilmeyi başarmış dünyanın en sinsi ve en profesyonel  bir örgütün varlığına şahit olduk. Tuzun tamamen kokutulduğu dönemi Fetö zulümlerini önce HSYK üyeleri, Hakim ve Savcılarıyla iyice hissetmeye başladık. Adeta yargıda, HSYK’da, bu FETÖ terör örgütü binlerce hakim, savcıyı nasıl kendi saflarına çekebilmişlerdir. Adaletin tecellisinde anahtar rol oynayan yargı nasıl bu hale getirilmiştir? Millet nezdinde Türk adaleti büyük güvensizlik erozyonu yaşamıştır.  Fetö terör örgütünün güvenlik kurumlarına nasıl sirayet edebildi bunu anlayabilmek hiç mümkün değil. Emniyet müdürlüğü bünyesinde binlerce polisi nasıl kendi saflarına çektiler? Hele TSK’da nasıl yuvalanıp kendi saflarına yüzlerce generalleri, binlerce subayı katabildiler bunu anlamak hiç mümkün değil!... Milli Eğitim bakanlığında Fetö terör örgütü on binlerce öğretmeni nasıl eğitim ordusuna katabildiler. Bunlar Türk neslini zehirleyen birer yılan gibi eğitim yuvasında nasıl yuvalandılar? Bu Fetö terör örgütü adeta Virüs gibi tüm kurumları ele geçirmeye başlamıştır.  Türk halkı tuzun koktuğu bir dönemden geçmiştir.  Hakimlerin, Savcıların, Generallerin nasıl oluyor da bu Fetö terör örgütüne katılıp milletine ve vatanına karşı ihanet içinde olmuşlardır. Bu tam bir akıl tutulmasıdır. Bu Fetöcülerin diğer ülkelerde de faaliyet gösteren teröristleri de  tutuklanmalıdır. Bu kadim millet tuzun koktuğu anda bir çıkış yolu bulabilecek sağ duyuya sahiptir. İlk sinyalini vermiştir. Vatan hainleri idam edilsin demiştir. Evet millet olarak İdamın tekrar getirilmesini istiyoruz. Bugün ABD’de bile idam var iken dört bir yanımızda, ordumuzda ve emniyetimizde teröristler cirit atarken bizde de İdam cezası tez elden geri getirilmelidir.  Tuzun tekrar kokmasına izin vermek istemiyorsak Genel kurmay başkanlığı Milli Savunma bakanlığına bağlanmalıdır. Askeriyede verilen eğitim sistemi Millet ve vatan odaklı olarak askeri eğitim ve doktrinler yeniden güncellenmelidir.