İlim Rab’bimiz en büyük isimlerinden biridir ve ilim öğrenmeyi yüce dinimiz farz kılmıştır. Nitekim ilim iyi insanlarda olursa hayra, kötü insanların elinde olursa şerre vesile olur. Bediüzzaman ilim güçtür, kuvvettir der ve ekler bir müslüman mutlaka ilim ehli olmalı ve güzel konuşmalı… Şükürler olsun bu beyanlar ışığında tefsir derslerimize devam ediyoruz, dün sabah Araf Suresinin son sayfasına geldiğimde Prof. Dr. Şadi Eren, bu ayetlerin tefsirini yaparken, Ulemâ-i Sû’un, yani kötü alimlerin durumunu anlattı. “Onlara (yahudilere), kendisine
âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku. Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik.
Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düsünürler. Âyetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmis olan kavmin durumu ne kötüdür!(Araf 175-76-77)) Eren hocam, kimi bilge insanların ya da alimlerin din ile dünya avına çıktıklarını, dini insanlara yanlış takdim eden insanlar olduklarını özellikle ahir zamanda madde peşinde olan alimler çıkacağını, makam ve mevki için ahiretini satabileceklerini örneklerini ile anlattı. Allah ondan razı olsun. Tabi bu ifadeleri okurken günümüzde de benzer hoca ya da alim görünümlü kimi kimseler aklınıza gelmiştir. İsimlerinin gereği yok. Neyse Allah şerlerinden emin kılsın diyelim. Konuyu şöyle biraz araştırdım. Özellikle bu tip alimlerin neden sapıttığı konusunu sizlerle paylaşayım istedim.
SAPITMA SEBEPLERİ İsmail Hakkı Bursevi(k.s.) (Ruhu’l Beyan Tefsiri: 5/188-191) eserinde; “Kötü âlimlerin en çok sapıtma sebebi, onların halkın elinde bulunanlara (maddî imkânlara) tama” etmeleridir. Dünyalık sevdasına kapılan kötü âlimler, (maddî imkânlara sahip olan kişilere) müdâhene (yağcılık) yapmaktadırlar. Ve böylece (o kişilerin istek ve arzularının doğrultusunda, dinî hükümleri değiştirerek) sapıtmaktadırlar. Âlimlerden müdâhene (yağcılık ve yaltaklanmanın) giderilmesinin yolu ve çâresi, (müdâhenin sebebi olan) tama’ kesmektir. (Âlimleri, yağcılıktan ve dolayısıyla sapıtmaktan korumanın ana sebebi onları
tok gözlü bir kültürle yetiştirmek ve onların halka muhtaç olmaktan korumakla olur…) DEMEK Kİ PARACI HOCALARDAN KAÇMALI “Ulemâ-i Sû (Kötü Âlimler) hakkında İmam Rabbânî (k.s.) hazretleri de Otuz üçüncü mektûbu. Lahor’lu Hacı Molla Muhammed’e gönderilmiş. Mektup, Dünya muhabbetinin esiri olan Ulemâ-i Sû (kötü âlimlerin) kınanmasının beyânı ve dünyadan yüz çeviren zâhid olan alimlerin medhi (övgüsü) hakkındadır: Der ki; “Muhakkak ki âlimlerden dünya muhabbeti ve onun (dünyanın) içindekilerine olan rağbetleri, âlimlerin güzel yüzlerinin üzerine bir lekedir. Her ne kadar kendilerinden mahlukatlar için faideler hasıl olsa da; lakin onların İlimleri kendileri hakkında faydalı (menfaatli) olmaz. Her ne kadar şeriatın te’yidi ve milletin (dinin) takviyesi, kendilerinin üzerine terettüp etmiş ise de; lâkin bunun üzerine itibâr edilmez. Zira muhakkak ki te’yîd ve takviye bazen fucûr ehlinden ve futûr erbabından da hâsıl olur. Nitekim, Peygamberlerin efendisi “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmât” hazretleri, fâcir kişinin te’yidinden haber verdi. Ve bu cihetinden buyurdular: -“Şüphesiz Allâhü Teâlâ hazretleri, bu dini fâcir bir adamla da te’yîd eder (destekler).” (Sahih-i Buhâri: 2834, Sahih-i Müslim: 262.)
Onlar (kötü âlimler), “Faris Taşı” gibidirler. Şu cihetle ki kendisine (bakırdan) pürüzsüz bir şey ve demir yapıştığında (dokunduğu)nda; altın olur. Kendisi (yine) taş olarak kalır. (Kötü âlimler,) çakmak taşında ve ağaçta tutuşturulmuş ateş gibidirler. Kendisinden âleme birçok menfaat (ve faydalar) hasıl olur; lakin hiçbir nasibi yoktur. Belki (hatta) derim ki, bu ilim kendileri hakkında zararlıdır. Çünkü bu ilim sebebiyle kendilerinin aleyhinde hüccet (delil) tamam oldu. Nebiy (s.a.v.) hazretleri buyurdukları gibi: -“Muhakkak ki kıyamet günü azab cihetinden insanların en şiddetlisi, Allâhü Teâlâ hazretlerinin ilmi kendisine menfaat vermediği âlimdir.(Kenzül’l-Ummâl: 29099) Ne diyelim Allah şerlerinden emin etsin.