Son yıllarda ülkemizin yaşadığı sıkıntılardan çıkış yollarını yazan birçok kitap ve makale okudum ve çözümlerini de bu köşemde yazdım. Tabi bunlar bizim için ayrı bir anlam taşıyor, bu ülkeyi seviyoruz. İstiyoruz ki bir an önce insanımız rahatlığı kavuşsun, dünya kaygısını yaşamadan sağlık ve huzur içinde yaşasın…
Prof. Mahfi Eğilmez’de bu bağlamda (17 Haziran’da) Türkiye'nin sorunlar envanterini hazırlamış. Kendisini NTV’deki ekonomi programlardan tanıyorsunuzdur. Kendine göre çözümlerde yazmış.
Kendisi kişisel web sayfasında Türkiye’nin önündeki sorunlar başlıkla bir dizi problemleri ana başlıklar halinde sıralamış ve dediğim gibi çözüm yollarını da ortaya koymuş. Güçlü Türkiye için neler yapılmalı? Sorusunun cevabı yaklaşık 10 sayfa kadar, ben unlar içinde bir ilk üç başlık olan hukuk, demokrasi ve eğitim konusuna aktarmak istiyorum.
Der ki: “Türkiye, bu listedeki sorunları çözmeden gelişmişlik yoluna giremez. Hukukun üstünlüğü sağlanabilirse bu listedeki çoğu sorun ya kendiliğinden çözülür ya da hafifler.”
Yazısının son bölümünde de çözüm yolunu da açıklayan Eğilmez “Bu sorunları ortadan kaldıramadığımız hatta tam tersine üzerlerine sürekli yenilerini eklediğimiz için Venezuela ve Arjantin’le birlikte dünyanın en riskli ülkeleri arasında yer alıyoruz.” Diyor.
SORUNLARI BİZ ÇOĞALTIYORUZ
İşte o yazıdan başlıklar: “Bizim en ciddi sorunlarımızdan birisi çoğunu kendi başımıza yarattığımız sorunları, sorun olarak görmemek ya da onları birer sorun olarak kabul etmemek. Öyle olunca da sorunları azaltma ve çözme çabası içine girmiyoruz. Bırakın mevcutları çözmeyi her gün bu envantere yeni sorunlar ekliyoruz. Sonuçta sorun sayısı sürekli artıyor. Sorunları çözmek için önce başlıca sorunların neler olduğunu yazalım. En başta Hukuk ele alınmış: Özetleyerek aktarayım: “…Bütün bu uygulamaların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada bulunduğu Hukukun Üstünlüğü Endeksinde toplam 128 ülke arasında 107’nci sırada yer alıyor)
İkinci sorun: “Siyasal Konular ve Dış Politika”
“Devlet yönetiminde üç büyük tehlike vardır: Yasamanın yürütme gücünü eline geçirmesi ya da tam tersi, yasa koyucuların kendi koydukları kurallara uymaması, yasa koyucuların kuralları kendi durumlarına göre yapması.” Bunu yazdıktan sonra da John Locke sözüne yer vermiş, demokrasi eksikliği ve seçim konusuna dikkat çekilmiş. Son not olarak; “Bütün bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada bulunduğu Siyasal İstikrar Endeksinde 194 ülke arasında 174’üncü sırada yer alıyor (https://www.theglobaleconomy.com/rankings/wb_political_stability/)
EĞİTİMDE EZBERCİYİZ
Mahfi Eğilmez, eğitim başlığına şöyle bir giriş yapmış; “Eğitimde sorgulayıcı, araştırıcı ve analitik bir yönteme dayanmak yerine ezbere dayalı yöntemlerin tercih edilmesi
Okullarda bilimin gerektirdiği eğitimin dinsel inanç süzgecinden geçirilerek biçimlendirilmesi, bilim ile din arasındaki konuların dinsel inanca göre kitaplara konulması veya konulmaması.
YÖK’ün demokratik ve özgür üniversite yapısını önleyici tutumu
Üniversitelerin kendi rektörlerini, fakültelerin kendi dekanlarını seçme hakkından yoksun bırakılması
Gereksiz üniversite ve bölümlerin varlığı ve bazı bölümlere ihtiyaçtan çok fazla öğrenci alınması, Bunların sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı OECD ülkeleri öğrencilerine uygulanan PISA testi sonuçlarına göre yeri 37 OECD ülkesi arasında 31’inci sıradır.
Çağdaş uygarlıklar düzeyini yakalamayı hedefleyen bir yapı değişikliği anlamında yapısal reform yapmak istiyorsak burada ele aldığım sorunları teker teker ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bu işe hukukun üstünlüğünü sağlayarak başlarsak attığımız her adımdan sonra Türkiye’nin risk priminin biraz daha düştüğünü görebiliriz. Hiç kuşkusuz asıl konu risk primini düşürmekten öte çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak ve halkına bunu verebilmektir. Risk priminin düşmesi çağdaş uygarlık düzeyine ilerlemenin bir yan ürünü olarak karşımıza çıkacaktır.”
Bu eleştiri ve önerilerin çoğuna bende katılıyorum, dolayısı ile sorunlarımızı bir yerden başlayarak çözmeye başlamamız gerekiyor. Acil.