Üniversite sınav sonuçlarının açıklamasın ardındanGazeteci Bekir Doğan sert bir yazı kaleme alarak, “Üniversite sayısının çokfazla olduğunu, yeni açılacak üniversitelerden sonra, diplomalı işsizlersayısının daha da artacağını. Kendi çocuğunun da bu yıl ilk 20 bine girdiğini,bir çok üniversiteyi kazanabileceğini, ancak onun da büyük paralar harcandıktansonra işsizler ordusunun bir üyesi olacağını vurgulayarak, “ Bu kadarüniversite çok fazla, iş imkanı vermeyin üniversiteleri kapatmak gerek!”görüşünü savundu.

Peki üniversitelerin bazıları kapatılmalı mı? Çünkü O’nuniddiasına göre Tıp ve Dişçilik Fakültesi dışında diğer üniversite mezunlarınınistihdamı çok zor! Böyle olunca da, çok fazla üniversite olduğu için kıymet arzetmiyor, yeni üniversiteleri de bu nedenle açmanın  bir anlamı yok!”

Görüş böyle, katılırsınız veya katılmazsınız ki bendegörüşümü şimdi yazacağım.

Aslında bu bir babanın ferdayı. Açıkça diyor ki,üniversiteler öğrenciye istihdam sağlamalı, yoksa büyük paralar harcamanınkarşılığını alamıyorsunuz. Babalara yazık. Uzun süren bir eğitim sürecindegencimiz okulu bitirdiğinde yaş 25 oluyur tabi ayağı taşa takılmaz ise ki bu daayrı bir sorun. Sonra diploma alınıyor, genç kapı kapı iş arıyor, sonraaskerlik, dönüşte ise yaş belli bir kıvama eriyor. İş de bulabilirse evleniyor,bu arada gençlik bitiyor, hayatında bir anlamı kalmıyor….

Doğrumu? Evet çoğu doğru ancak konuyu biraz açmak gerek.Şöyle ki. Bekir Doğan’ın ferdayı aslında bir çok babanın feryadı. Çocuküniversiteyi kazansa ayrı bir ‘dert’, kazanmaza ayrı.

Peki olması gereken ne?

Diğer ülkeler bu sorunu nasıl halletmiş? Dedim ya açalım…

 

SORUN BÜTÜN ÜLKELERDE VAR

Amerikalı yazar Eğitim Bir Kitle İmha Silahı isimlikitabında, Dartmouth Üniversitesinde eğitim gören kızı Kristina’ya bir mektupyazar( s. 240) Der ki,(özetle) “Üniversitelerinsana sosyal ayrıcalık kazandıracağı lafı bir yanılmacaadan ibarettir…

Sonraüniversite başarılı bir hayatın temelidir derler. Bak sen en seçkin bir üniversitede öğretim görmektesin, evetonlar senin ihtiyaç duyduğun sırları verebilirler. Ama bahse girerim ki hiçkimse sana o üniversitelerde senin neyin doşüştüreceğini bugüne kadar tammanasıyla anlatmamışlardır. Dilersen, buna bir mucize ve inanç meselesi olarakbakabilirsin.

Oysa sen şuanda en prestijli bir üniversitede okuyorsun, nice arkadaşların ise böyle birokulu kazanamadıkları için çok kötü şeyler düşünüyorlar ve üzülmektedirler.Yani nice gençler hayal kırıklığına düşmüşlerdir.

Ben eğitiminönemsiz olduğunu iddia etmiyorum. Hatta çok önemli olduğunu söylüyorum… Benimsöylemeye çalıştığım şey, sadece üniversitenin sana ‘hayata en iyi hazırlanma’eğitimi veremeyeceğindendir. Onu yalnız sen elde edebilirsin…”

Bu bölümünsonunda ise yazar, hayata iyi hazırlanmanın yol ve yöntemlerini kızına anlatır.

 

ESASA GELELİM

Eğitimin hiç kötüsü olmaz, bir defa bu biline, mümkünolsa ülkemizdeki her insan üniversiteye gidebilse, bu da biline. Çünkü bilenlerle bilmeyenler bir olmaz.Kaldı ki iyi bir üniversite eğitimi almış insan, sosyal hayatta kendini  yer bulur.  İşte bulur. Fakat ABD’li yazar John TaylorGatto’unun belirttiği gibiüniversiteler insanı hayata hazırlamalı. Çok iyi bir eğitim vererek, niteliklehale getirmeli. Bunun için okullarımızda teorik ve pratik eğitimbirlikte verilmeli. İlkokulda yetenek ve ilgisine yönelik olarak yönlendirmeyapılmalı. Bunun içinde, orta okullar, liseler tamamen mesleki eğitimkurumlarına dönüşmeli…

Bekir Doğan bugünkü hali ile haklı, diplomalı işsizlerordusu yetiştirmenin bir anlamı yok, bu durum babalar kadar çocukları da yılgınyapıyor. Çünkü aynı şeyleri kendim de yaşıyorum…

Ama bugünlerde çok güzel gelişmeler oluyur, sisteminyenilenmesi ile ilgili, inşallah yeni bakanımız bu sorunuda temelden çözer.Nasıl yapılacağını soranlar olursa, anlatabilirim. Bunu şunun için yazıyorum,sorun olur ama çözümü içinde  değişimi öncezihnimizde gerçekleştirmemiz gerekiyor.

Kalın sağlıcakla.