Bayramdan önce küçük bir uyarı yazmıştım, millet olarak tüketim çılgınlığından vazgeçmemizkonusunda. Neden mi? Hemen cevap vereyim.

Bir kişi, aileveya toplum üretmeden tüketirse bir süre sonra bütçesi açık verir.

Kur’an da bu konuda çok kısa ama harika bir ayet var. “ Bir kimse enaz ürettiği kadar tüketmeli!”İsraf etmeyin, büs bütün cimri de olmayın!

Şimdi , herkes otursun, kendisinin, çocuklarının, eşininne kadar  gereksiz  harcama yaptıklarını . Bir yandan israf haramdiyeceksin, diğer yandan ha bire tüketeceksin. Allah’tan korkmak gerek. İktisat diye bir şey var değil mi?

Bakın ekonomist değilim ama iyi kötü ekonomiden anlarım. Birinsan ve aile yorganını ayağına göre uzatmıyorsa sıkıntı üstüne sıkıntı yaşayacaktır.

Bırakın devlet işlerini, kendimize bakalım. Kaçımızayağımızı yorganımıza göre uzatıyoruz? Hele hela şu bankalardan kullanılankrediler, insanın tüylerini ürpertiyor!

 

ÖZ KAYNAKLARAYÖNELMELİYİZ

Bayram alış verişine karşı değiliz, kazanıp kimsenin cebinede koymadık ancak gereksiz her harcama kaybedilen öz kaynak demektir.

Bayramda hiç mi harcama yapılmaz? Elbette yapılır ancakherşeyin bir hakkı ve hukuku vardır. Yememize, içmemize, gezmemize dikkat etmekdurumundayız.

Bir defa harcamalardaönce öz kaynağa yönelmemiz gerekiyor. Mesele ülke olarak kendi yer altıve yerüstü kaynaklarımızı değerlendirmeliyiz.

 Hatırlıyorum da TicaretLisesine giderken, öğretmenlerimiz kendi tarımsal ihtiyacımızı karşılayan yediülkeden biri olduğumuzu söylerlerdi. Hatta buğday başta olmak üzere kimi tarımürünlerini da ihracaata gönderdiğimizi anlatılmıştı.  Ne oldu da, tarım ürünleri ithal eder olduk?

Güzel gelişmeler de yok değil.  Birkaç gün önceydi, bor madenini artık ülkeolarak kendimizin işleyeceğini öğrendiğimde mutlu oldum, artık petrol aramasıyapıyoruz, keza doğal gaz taşımacılığında bir atılım yaptık yine kendi silahsanayimizi kurmaya başladık, rüzgar enerjisi başta olmak üzere, yeterli enerjikaynağı arayışındayız v.s . Bunlar güzel!

 Bir başka konu,  köylü ve çiftçi kardeşlerimiz üretmez oldular.Şehirde yaşayanlar gibi yaşamaya başladılar. Hani köylü şehirlinin efendisiidi. Efendilik üretmekle olur.

Diyeceğim şu ki, millet olarak da, fert olarak da çokçalışıp, araştırıp, üretmeden başarıyı yani gücü elde edemeyiz. Güç süzolduğunuzda da düşmanlar saldırır size, hatta dost bildikleriniz paranızla uçakvermezler.  Uzatmayalım; “Ya tembellik ve israfa girer esir olursunuzya da üretim, güçlenip vezir olursunuz o kadar!.

 

TOPLUMSAL ÇAĞRI

Diyanet İşleriBaşkanlığı da bu yıl ‘İSRAF OLMASIN” başlıklı bir tema ile tüketimçılgınlığımıza dur dedi.  GELECEĞİMİZİ,NİMETLERİMİZİ, ZAMANIMIZI VE DÜNYAMIZI İSRAF ETMEYELİM çağrısanda bulundu.

Adam emekli olmuş, tavlanın başından kalkmıyor. Kardeşimkalk namaza gidelim. Kur’an okuyalım, ya da dinleyelim.  “ Ben Kur’an bilmem diyor!

Gel sana Kur’an okumada yardımcı olayım, çok değerli imamhatipler var, parasız bu işi yapıyorlar diyorum. “ Bu yaştan sonra öğrenemem”diyor.

“Gel birine iyik yapmak için aracılık yapalım” diyorumyerinden kalkmıyor. Oysa Rabbim ömrümüzü nerede ve nasıl geçirdiğimizi soracakbize! İşte ömrün israfı!

Son söz şu; “Yeryüzünüimar etme maksadıyla Cenab-ı Hak tarafından bizlere verilen ömür, mühim birnimet ve sermayedir. Çoğu insan en büyük aldanış ve pişmanlığını, en büyüksermayesi ve imkânı olan ömür nimetini ve onunla doğrudan ilintili olan zamanınönemini idrak hususunda yaşamaktadır. Oysaki zaman ve mekânla sınırlı bir varlıkolarak insanın en büyük farkındalığı ve en yüksek şuuru, vaktin kıymetini veehemmiyetini bilerek yaşamak olmalıdır….”

Daha ne desinler.

Kalın sağlıcakla.