Çocukluğumuzda sıkça anlatılan ve çok uzun yıllar önce yazıldığı bilinen ama ne hikmetse bugüne “şak” diye denk gelen bir hikâye anlatacağım; “Tilkinin karnı çok acıkır gecenin köründe ava çıkar. Dolaşır ama bir şey bulamaz, sabaha karşı bir kümesin önüne gelir. Tam o sırada bir horoz çıkar karşısına, horoz bir “kütüğün” üzerinde ötmeye başlayınca tilki usulca yanına gider, yumuşacık şefkat dolu bir sesle; “Horoz kardeşi ne kadar iyisin, bu güzel sesinle herkesi çok güzel bir olay için uyandırdın tüm ormanda yaşayanlar sana minnettar, deyince Horoz: —Hayırdır ne oldu da minnettarlar?” diye sorar. Tilki: —Öyle deme kardeş, dün gece ormanda “barış” ilan edildi artık tüm hayvanlar birbirileriyle dost olacak arkadaş olacak kavgalar bitecek ormana huzur gelecek, demokrasi gelişecek. Az sonra da merasimler eğlenceler konserler şölenler düzenlenecek, ormanımız şenlenecek. Sense o güzel sesinle herkesi erkenden uyandırdın, “çağın barışına” büyük katkılar verdin sağol. Tilki biraz durduktan sonra; —Hadi şimdi sende güzelce giyin süslen ve çık dışarı beraberce o güzelim şölene yetişelim… Horoz, tilkiyi dikkatle dinledikten sonra; —Bana hayvanlar arasında sağlanan bu dostluk barışını haber verdiğin için çok teşekkürler ama hala haberi olmayanlar var izin verirsen bende dostlarıma haber vereyim, deyip evin dev gibi köpeğine “öterek” seslenir. Tilki kurnazdır, horoz seslenir seslenmez, tilki hızla toz olur kümesin önünden, çalılıkların arasında kaybolur gider. Dikkat edin burada horoz, tilkinin oyununa gelmemiş.
KEÇİ İLE TİLKİ Tilki, günün birinde, içinde su bulunan bir kuyuya düşmüş. Kuyunun içinde oraya buraya sıçramış; ama bir türlü yukarı çıkamamış. Bir süre sonra orada bir keçi görünmüş. Susadığı için hemen kuyunun başına gelmiş. Eğilip kuyunun içine bakmış. Bir de ne görsün? Aşağıda bir tilki duruyor. Keçi çok şaşırmış. Aşağıya seslenmiş: — Orada ne yapıyorsun tilki kardeş? Tilki serinkanlılıkla: — Ne yapacağım? Su içiyorum, demiş. Keçi, kuyuda su olduğunu duyunca çok sevinmiş. Tilkiye: — Su soğuk mu? diye sormuş. Kurnaz tilki: — Hem de buz gibi, demiş. Keçi: — Nasıl içebilirim bu sudan? diye sormuş. — Ondan kolay ne var? demiş tilki. Hop de, aşağıya atla. Atlamış kuyuya ve başına gelenleri de siz hiç sormayın… Keçi ise burada tilkinin oyununa gelmiş. Anlattığım bu hikayeler ile ilgili mutlaka farklı yorumlar yapacaksınızdır. Tilki gibi kurnaz, kuzu gibi uysal, keçi gibi inatçı, katır gibi güçlü, aslan gibi yırtıcı hayvanlar olduğu bilinmeli. Tıpkı insanlar ve toplumlar içinde de tilkilik yapanlar vardı. Efendimiz(sav) buyurur ki, Müslüman yaşadığı hatalardan ders çıkarır ve iki defa benzer hatayı yapmaz, buyurur. Bu hikayeyi birkaç arkadaşıma anlattım, tepkilerini aldım. Bir dostum, konuyu batı ile ülkemiz arasında ki gerginliklerle bağdaştırdı. Batılılar kendilerini uyanık, sinsi ve kurnaz biraz da güçlü görüyor, bu güne kadar her istediklerini yaptırmaya alışmışlar, şimdi de aynı şekilde kendilerinin menfaatlerini bu bölgede koruyalım istiyorlar. Batı tilkilik yapıyor ama ülkemiz horoz gibi uyanık olmalı, onların oyunlarına düşmemeli ve oyunlarını kafalarına geçirmelidir. Kalın sağlıcakla.